Başbakanlık-Ankara!

BAKANLAR Kurulu toplantılarından sonra, ya da önemli açıklamalar yapılacağı zaman, Başbakan veya hükümet sözcüsü, bazen de yabancıkonuklar, Başbakanlık binasının arka bahçesine çıkıyor. Burada bu iş için özel bir yer (kürsü) yaptırıldı.

Kürsü, iri harflerle duvara çakılmış bir yazının tam önünde duruyor. Yazı aynen şöyle:

Başbakanlık

Ankara

Mektup veya telgraf adresi gibi!

Bütün devlet kurumlarında Türkiye Cumhuriyeti'ni simgeleyen TC harfleri varken, AKP döneminde yaptırılan levhaya bu harfler -her nedense(!) diyelim- bir türlü konulmadı. Bu konuda yazışmalar yapıldı, sözlü girişimler oldu ama Recep Erdoğan'dan onay çıkmadı.

Ben şimdi kendisinden istirham edeyim de, kendisinin de önünde konuştuğu bu yazının üstüne -eğer zahmet olmazsa- TC harflerini ekletsin.

Orada mektup veya telgraf adresi değil, devletin kurallarına uygun bir yazı olması gerekir.

Cumhuriyetin 80. yılında bu saygısızlığı derhal gidermek zorundalar.

HİÇBİRİNDEN SES YOK


Medya birkaç günden bu yana Ankara'da cumartesi günü oynanan referandum komedisini eleştiriyor. Bu rezaleti köşe yazarları yazıyor, haberlerde manşet oluyor.

Fakat ne acıdır ki, bu yasa tanımazlığa göz yuman Ankara Valisi suspus olmuş, ağzını bıçak açmıyor. YSK Başkanı Tufan Algan bu rezalet için önce 300 şişe seçim boyası vermiş, sonra geri almak zorunda kalmış. Gözünün önünde sergilenen hukuksuzluk ve yasa tanımazlık konusunda ses veremiyor.

Adamlar belediye depolarında bulunan seçim sandıklarını bile izinsiz çıkarıp kullandılar. Mahkeme kararları paspas gibi çiğnendi. Ortada açık suç var, Tufan Algan yine ağzını açamıyor.

Adamlar kamunun otobüsleriyle Kızılay'a bindirilmiş kıta sevkıyatı yaptılar, 7 yaşındaki çocuklara oy (!) verdirdiler.

Adalet Bakanı bile bu oyuna alet oldu, gidip oy (!) kullandı!

AKP Meclis Grup Başkanvekili Salih Kapusuz dünkü sözleriyle bu uygulamayı eleştiriyor, ‘‘Belediyelerin referandum yapma yetkisi yoktur’’ diyor.

Devletin başkentinde bir komedi oynanmış, hukuksuzluk sergilenmiş. Bu durum belgelerle, mahkeme kararlarıyla, görüntülerle, haberlerle kanıtlanmış.

Fakat Adalet Bakanı, YSK Başkanı ve Ankara Valisi susuyor.

Particilik ve olanları görmezden gelip susmak YSK'ya, valiliğe kadar sıçramış. Hayret bir şey ama bu kadarı çok ayıp. Hem de çok yazık.

KÜRTÇE İSİM


Birileri Türkiye'yi gerdikçe germeye, anlamsız işlerle yıpratmaya çalışıyor. Dün İstanbul ve Ankara gibi bazı illerimizde DEHAP isimli partinin mensupları mahkemelere dilekçeler verdiler:

‘‘Türkçe olan ismimizi yeni çıkarılan yasalar uyarınca Kürtçe isimlerle değiştirmek istiyoruz...’’

Bu konuda çıkarılan yönetmelik, anadilimizde olmayan x, w, q gibi harflerin kullanılmasını yasaklıyor.

Fakat bunlar inadına, içinde bu harflerin olduğu isimleri seçiyorlar ve dün onları almak için başvuruda bulunuyorlar. Örneğin ismi Hasan ise bunu Xasan olarak değiştirmeye kalkışıyorlar.

Bunlar kendi ülkeleriyle kavgalı. Bunlar için varsa yoksa Kürtçülük, varsa yoksa Türkiye düşmanlığı.

Yıllardır gölgesine sığınıp destek aldıkları, Türkiye'yi jurnal ettikleri AB ülkelerine gitsinler, isimlerini içinde ç, ş, ğ, ö, ü harfleri olan sözcüklerle değiştirmeye kalkışsınlar da, alacakları yanıtı bir görsünler.

Dünya tarihi kendi ülkesinden böylesine nefret eden, onu zor duruma düşürmek için çaba harcayan tipleri herhalde az görmüştür.

Amaçları belli: Yargıdan ret yanıtı aldıkları takdirde Avrupa'ya başvuracaklar, Türkiye aleyhine yine esip gürleyecekler, bizim medyadaki Karen Fogg çocuklarıyla birlikte AB ülkelerini devreye sokacaklar, sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açıp tazminat isteyecekler.

Bu vatanın, bu ülkenin ekmeğini yiyen bu gibilere yazıklar olsun.
Yazarın Tüm Yazıları