Başbakan'a açık mektup

Güncelleme Tarihi:

Başbakana açık mektup
Oluşturulma Tarihi: Aralık 30, 2003 00:00

SAYIN Başbakan, Günlerdir kamuoyu CHP Meclis Grup Başkan Vekili Ali Topuz'un kamuoyuna duyurduğu ve sadece sizi değil, laik cumhuriyeti, ulusumuzun geleceğini ve hem partinizin hem de sizin siyasi kimliğinizi çok ilgilendiren bir konuyla meşgul:Başbakanlık Müsteşarı Prof. Dr. Ömer Dinçer'in halen aynı görüşleri savunduğunu açıkladığı 19-21 Mayıs 1995 tarihli konuşmasından söz ediyoruz.Demokrasiler herkese görüşlerini özgürce ifade hakkı sağladığı ölçüde gerçekten demokrasi olurlar. O nedenle Sayın Dinçer'in üstelik bir bilim adamı sıfatıyla görüşlerini özgürce savunması saygı duyulacak bir durumdur.Ancak Sayın Dinçer şu anda Başbakanlık Müsteşarı'dır. Tüm devlet makinesinin en üst düzeydeki bürokratıdır. Sizin adınıza yetkiler kullanır, tasarruflarda bulunur. O nedenle konumu tüm sistemi etkilemeye müsaittir.İşte bu konumdaki bir insanın devletin temel ilkelerine karşı görüşü olamaz. Olursa o makamda oturamaz.Oysa Sayın Dinçer, geçen hafta (24 Aralık'ta) yaptığı açıklamada:‘‘Dokuz yıl önce, bir bilim adamı olarak ileri sürdüğü görüşlerin ve yaptığı analizlerin, aradan geçen süre zarfında dünyadaki ve Türkiye'deki gelişmelerle doğrulandığını ve bu nedenle gerek ülkemizde, gerekse yurtdışında pek çok araştırmacı ve bilim adamı tarafından da benzer sonuçlara ulaşıldığı kanısını bugün de taşıdığını’’ söyledi.Sayın Dinçer kısaca diyor ki: ‘‘Ben değişmedim.’’Peki değişmeyen görüşü ne imiş?Söyledikleri kısaca ‘‘O adam orada oturdukça bu ülkede kimse laik devletin güvencede olduğunu söyleyemez’’ dedirtecek kadar tehlikeli şeyler. Çünkü konuşmasının bütünüyle ‘‘Türkiye'de bir İslami rejim kurulmasını istediğini’’ söylüyor. Nitekim dünkü Hürriyet'te Sedat Ergin bunlardan hayli örnek verdi. Biz yer darlığı nedeniyle tek örnekle yetineceğiz. Sayın Dinçer, ‘‘Cumhuriyet ilkesinin zayıfladığını’’ vurguladıktan sonra:‘‘Cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerinin İslam'la bütünleşmesinin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. Böylece Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin, LAİKLİK, CUMHURİYET ve MİLLİYETÇİLİK gibi birçok TEMEL İLKENİN yerini daha çok katılımcı ve daha ademi merkezi, DAHA MÜSLÜMAN BİR YAPIYA DEVRETMESİ ZAMANININ GELDİĞİ DÜŞÜNCESİNİ TAŞIYORUM’’ diyor.Oysa Sayın Başbakan siz, Büyük Atatürk'ün 60'ıncı ölüm yıldönümünde, yani 10 Kasım 2003 günü aynen şunu söylemiştiniz:‘‘Atatürk'ten tevarüs ettiğimiz milli egemenlik, üniter devlet ve LAİKLİK kavramları, esas itibarıyla onun EN BÜYÜK ESERİM dediği CUMHURİYET'in sac ayaklarını teşkil etmektedir.’’Önceki gün de ‘Anayasal rejimi yaşatma’ kararlılığınızdan söz ettiniz.Sayın Başbakan şimdi sizden Ömer Dinçer konusundaki suskunluğunuzu bozmanızı ve kamuoyu önünde lütfen aşağıdaki soruyu yanıtlamanızı bekliyoruz:Sayın Ömer Dinçer'i siz oraya, ‘‘Laik cumhuriyeti daha Müslüman bir yapıya kavuşturması (İslami bir rejim kurması) için mi getirdiniz, yoksa Atatürk'ten bize miras kalmış dediğiniz temel ilkeleri koruması için mi?’’Eğer 10 Kasım tarihli konuşmanız ve son sözleriniz samimi düşüncelerinizi ifade ediyorsa, gereğini lütfen yapınız.Saygılarımla.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!