Başbakan’ın uçağına ne oldu

Birincisi, Trabzon'a giderken Gulfstream 4 tipi uçağın kokpit camı çatladı. İkincisi, Ata uçağının İstanbul kalkışından sonra kabin basınç sisteminde arıza belirdi ve geri dönüldü. Ancak iki sorun da gayet sıradan. İki standart sorun yaşandı diye Türkiye'nin en önemli bakım üssünü huzursuz etmenin mantığı yok.Çok önemli bir şey olmadı. Hava araçlarının her zaman başlarına gelebilecek standartlar içinde sıradan sorunlar yaşandı.Neydi bu sorunlar? Birincisi Başbakan Mesut Yılmaz'ı Trabzon'a götüren Gulfstream 4 tipi uçağın kokpit camı çatladı. Cama sabotaj organizasyonu yapılamayacağına göre bu son derece normal bir olaydı. ABD başkanlarının uçaklarının da camları defalarca çatlamıştı. Üstelik o uçaklar o ülkede imal edilen uçaklardı. Başbakan Mesut Yılmaz'ı götüren ATA uçağı Trabzon Havalimanı’na indiğinde sorulan sorular komikti.Uçakta panik çıktı mı?Çok korkutunuz mu?Sorulara Yaşar Okuyan cevap verdi.' Vallahi' diyordu 'Biz anlamadık'. Sorular sürüyordu. 'Cam patlayınca ne yaptınız?' Yaşar Bey ' Vallahi biz çok sonra öğrendik zaten'.Soruları soranların akıllarından geçen farklıydı. Onlara göre, cam çatlamış hatta otomobilin ön camı gibi patlamıştı. Başbakan kabinde uçuşmuştu. Herkes bir yerlere tutunmuş, bağrışlar, feryatlara karışmıştı. Uçak zar zor inmiş ve her zamanki gibi ölümden dönülmüştü.Kuşkusuz böyle bir şey olmamıştı. Uçağın kokpit camı beş kattı. Sadece bir katında çatlama olmuştu. Yukarıda eksi 50-60 bazen daha fazla soğumaya ,aşağı indiğinde 30-40 dereceden çok daha fazla ısıya dayanıklıydı bu camlar. İçinden ısıtıcılar geçiyordu. Ve bir katının hatta bir iki katının ne zaman çatlayacağını önceden kestirmekde çok güçtü. Pilotlar çatlağı farkedince irtifa değiştirdiler ve güvenle iniş yaptılar. Sonra da uçak yine çatlak camı ile gelip bakıma alındı.*İkinci sorun ATA uçağının İstanbul kalkışından sonra yaşandı. Kabin basınç sisteminde bir arıza belirlendi ve geri dönüldü. Sistemdeki arıza kapı contalarını yeterince şişirmemişti. Yer testlerinde sorun çıkarmamıştı, ama yüksek irtifada bunu yapmıştı. Her gün çok sayıda uçakta görülebilen bir sorundu. Hatta bir kaç hafta önce Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın eşini taşıyan Başkanlık uçaklarından birinde de benzer olay yaşanmıştı. Boeing 707 tipi uçakta tazyiklemede sorun çıktı. Pilot hemen irtifayı düşürdü ve normal bir iniş yaptı. Ne Hillary Clinton'ın ne de eşinin yani Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın sesi çıkmadı. Araştırmalar yapıldı. Arıza giderildi.Başbakan'ın kullandığı ATA uçağında çıkan iki standart sorundan sonra neredeyse bir sabotaj ihtimali gündeme taşınmak istendi. Başbakanımızın kardeşi uçakların bakımına daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini bile söyledi. Söylenenlerin hepsi bu uçakların bakımını yapan THY Teknik hangarındaki yüzlerce teknisyeni yüreğinden yaraladı. ATA ve GAP uçaklarının bakımları Türk Hava Yolları Teknik Bakım üssünde yapılıyordu. Bu üs, dünyanın verdiği önemli garantileri taşıyan bir üsdü. FAA yani Amerikan Sivil Havacılık Otoritesi ve JAR-145 yani Avrupa Sivil Havacılık Otoriteleri’nin sertifikalarına sahipti. Her iki uçağa da imalatçı firmanın talimatlarına uygun bakım yapılıyordu. Ayrıca aylık ve yıllık bakımlar imalatçı kontrölünde gerçekleştiriliyordu.Bu iki uçak yeterince uçmuyordu. Normal olarak kullanılsalar uçuş saatlerinin 6-7 bin saat civarında olması gerekirdi. Ama her iki uçakta 2 bin saatten biraz daha fazla uçmuşlardı. Yerde çok duran uçak gökyüzünde daha çok sürpriz yapıyor. Yer şartları gökyüzü şartlarına her zaman uymuyor. Bu yüzden de artık bu uçaklar zaman zaman boş uçurulacak.*İki stardart sorun yaşandı diye Türkiye'nin önemli bir bakım üssünü huzursuz etmenin mantığı yok. Oradaki her teknisyen uluslararası sertifikaya sahiptir. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın uçağına bakanlar G-4 uçaklarının özel eğitimlerini görmüşlerdir. Daha önce Turgut Özal zamanında G-3 tipi bir uçak gerçek bir tehlike atlatmıştı. Hata imalatçı firmada çıktı. Bir buket kabloyu tutan kelepçe gereğinden fazla sıkılmış olarak bulundu. Kabloları sıyırmış bir kısa devrenin oluşmasına yol açmıştı. Düşünün ki bu uçaklar 10 yıla yakın bir süredir THY teknisyenleri sayesinde güvenle uçuyor. Topu topu bir kaç kez sorun çıkarmışlar. Çıkan sorunlar yaşamı tehlikeye atacak cinsten de değil. Her zaman bir uçakta meydana gelebilecek standart sorunlar sınıfından.Beş santimetre kalınlığındaki bir camın bir santiminde çatlama oldu diye ya da kabin basıncında kısmi bir düşme görüldü diye uluslararası üne sahip bir bakım üssümüzü tartışmaya açmak ne derece doğrudur. Elbette, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanının kılına bile bir şey olmasına tahamül edemeyiz. Başbakanın bizzat şikayet etme hakkını nezaketle saklı tuttuğu bu iki olayda duyulan sesler gereksiz endişeleri alevlendirmiştir. Olayların birbirine karışmasına yol açmıştır. Böyle durumlarda bir Milli Kuruluşumuzu tartışmaya açmadan önce daha çok düşünmemiz gerekmez mi?
Yazarın Tüm Yazıları