Başbakan’a kimsenin söylemeyeceği şeyler

SAYIN Başbakan...

Galatasaray camiasına dünya çapında bir stat kazandırmak için elinizden geleni yaptınız.
Para harcanmasına ön ayak oldunuz, kolaylıklar sağladınız, iyi niyetinizi sonuna kadar gösterdiniz.
Türlü beceriksizlikler yüzünden uzun süredir tamamlanamayan stadın, kısa sürede hizmete hazır hale getirilmesini sağladınız.
Ve en sonunda “bir eser kazandırmanın haklı gururu” ile açılış törenine gittiniz.
İstediniz ki...
Bir teşekkür edilsin.
İstediniz ki...
“Allah razı olsun” densin.
Fakat o da ne?
Bırakın teşekkürü falan...
Adamlar resmen sizi protesto ettiler.
Islık çaldılar, yuh çektiler.

Sayın Başbakan...
Madem bizler, sizin meşhur öfkenizi anlamak için çaba sarf ediyoruz.
Yattığınız hapsi, yaşadığınız mağduriyetleri falan hesaba katıyoruz.
O halde lütfen siz de “nankörler” demeden önce...
Statta patlayan öfkeyi anlamak için biraz çaba sarf ediniz.
Çünkü...
Ancak böyle yaparsanız bir daha bu türden tatsızlıklara maruz kalmazsınız.

Sayın Başbakan...
Bugünlerde size kimse söylemiyordur ama ben söyleyeyim:
Lüzumsuz polemik, lüzumsuz protestolara yol açar.
Bulduğunuz her fırsatta toplumun bir kesimine, sanki bir lütuf bahşediyormuşsunuz gibi, “Senin hayatına karışan mı var birader?” diye üst perdeden seslenirseniz...
Toplumun o kesimi de bulduğu ilk fırsatta tepkisini koyar.
Yeri midir? Zamanı mıdır?
Hiç bakmaz.
Çünkü demokrasilerde ağızları torba gibi büzmek mümkün değildir.

Sayın Başbakan...
Türkiye sizin sandığınız gibi bir ülke değil.
Bu ülkede heykele “ucube” dediğiniz için sizi el üstünde tutanlar da yaşıyor, aynı gerekçeyle sizi sevmeyenler de yaşıyor.
Bu ülkede “Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar” dediğiniz için “Helal olsun Başbakan’a” diyenler de yaşıyor, aynı gerekçeyle fena halde kendilerini incinmiş hissedenler de yaşıyor.
Bu ülkede yaptığınız polemikler karşısında kendilerinden geçip size olan bağlılıkları artanlar da yaşıyor, aynı gerekçeyle sizden hızla uzaklaşanlar da yaşıyor.
Kısacası...
Son günlerde bilinçli ya da bilinçsiz giderek tırmandırdığınız çatışmacı üslubun, taraftarlarınızı harekete geçirmek gibi bir nimeti olduğu gibi, muhaliflerinizi de harekete geçirmek gibi bir külfeti oluyor.

Sanatçıyla kavga ediyorsunuz. Liberalle kavga ediyorsunuz.
Zaten sesini büyük ölçüde kısmış olan medyayla kavga ediyorsunuz.
Köşe bırakarak yaptığının bedelini ödemiş köşe yazarıyla kavga ediyorsunuz.
Muhalefet lideriyle “Kağıthane’yi bilmiyor” düzeyinde kavga ediyorsunuz.
Çevreciyle kavga ediyorsunuz. Diziciyle kavga ediyorsunuz.
Sayın Başbakan...
Biliyorum: Bütün bu kavgaların ardından toplumun önemli bir bölümünün gözünde büyüdükçe büyüyorsunuz.
Ama toplumun bir kesimi de size karşı nerede ortaya çıkacağı pek belli olmayan bir öfke biriktiriyor.
Ve o öfke, sizin gurur duyduğunuz bir eserin açılışında ortaya çıkıveriyor.

Bir de şu var Sayın Başbakan:
Memleketi duble yollarla donatsanız da... İleri demokrasinin şahikasını ortaya koysanız da... Gecenizi gündüzünüze katsanız da... Her şeyin en iyisini, en doğrusunu, en güzelini yapsanız da...
Yine de size “kaşının altında gözün var” diyenler çıkacaktır.
“Demokrasi” dediğimiz rejim, ne yazık ki bu türden “nankörlükler”e açık bir rejimdir.
Ağzı olan konuşur demokrasilerde...
Ayrıca “nankörlük” de sonuna kadar serbesttir demokrasilerde.
Lütfen bunu anlayın artık.
Hasan Cemal Abimizden ödünç alarak size sesleniyorum:
Lütfen biraz daha tahammül Sayın Başbakan.

Adnan Polat gibiler oldukça

BİZ Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Biraz tahammül edin” falan diyoruz ya...
Galatasaray Başkanı Adnan Polat gibiler aramızda yaşadıkça...
Başbakan’ın tahammüllü olması çok zor...

Olay şu:
Adnan Polat dün bir açıklama yaptı.
Stat açılışında meydana gelen protesto olayını tatsız ve üzücü bulduğunu söyledi.
Gayet güzel...
Ayrıca protestonun Galatasaray camiasına mal edilmemesi gerektiğini de söyledi.
Bu da güzel...
Ama ya bundan sonra söyledikleri?
Diyor ki:
“Stat kameralarından ve polis kameralarından protesto yapanları tespit edeceğiz. Onların bu stada girmesine izin vermeyeceğiz. Taraftarlıktan azledeceğiz.”
Bakar mısınız şu zihniyete?
Senin camianda bin türlü insan var.
Kimi Başbakan’ı destekler, kimi desteklemez. Kimi alkışlar, kimi de yersiz biçimde protesto eder.
Sen de kalkar camian adına tutum alır, özür dilersin.
Kameradan tespit, stada almamak, taraftarlıktan azletmek de neyin nesi?
Kulüp başkanlarının kraldan daha fazla kralcı oldukları bir memlekette Başbakan tahammülsüzlük yapmasın da ne yapsın?

Bacanakmış

NAMIK Kemal Zeybek Demokrat Parti’nin genel başkanı seçildi ya...
Haberi şöyle veriyorlar:
“Aydın Doğan’ın bacanağı Demokrat Parti’ye lider oldu... Aydın Doğan siyaseti dizayn ediyor.”
Yuh yani!
60’ların milliyetçi gençlik lideri...
70’lerin ünlü MHP’lisi...
12 Eylül’de hapislerde yatmış...
80’lerde ANAP’ın milliyetçi kanadında yer almış...
Özal’ın Kültür Bakanı...
Mesut Yılmaz’ın amansız rakibi...
MHP çizgisinin yılmaz savunucusu...
Tasavvuf alanında kendine özgü bir çizgi tutturan...
Orta Asya’da faaliyetlerde bulunan...
Koca Namık Kemal Zeybek’i...
Sırf bir medya grubunu birazcık örselemek adına...
Sadece “Bacanak” diye takdim ediyorlar.
Ya sabır... Ya sabır...

Lütfen övmeyin beni

İKTİDARA bir tane çakınca...
İktidar karşıtlarından yağmur gibi mesaj geliyor:
“Aferin Ahmet Hakan... İyi ki dönmüşsün... Bravo... İşte budur.”
Muhalefete bir tane çakınca...
Bu sefer iktidar yanlılarından yağmur gibi mesaj geliyor:
“Biz zaten senin değiştiğini düşünmüyorduk... Bravo... Son tahlilde bizdensin.”

Buradan iktidar yanlılarına da, iktidar karşıtlarına da sesleniyorum:
Lütfen, bana bu türden övücü mesajlar göndermeyiniz.
Sonra çok fena halde hayal kırıklığına uğrarsınız.
Bu tür mesajlarınızı...
İktidar yanlısı iseniz “İktidarın her yaptığını övenler”e, iktidar karşıtı iseniz “iktidarın her yaptığını yerenler”e gönderebilirsiniz.
Böylece...
Hayal kırıklığına uğrama ihtimaliniz sıfır olur.
Yazarın Tüm Yazıları