Barış’a mektup

SEVGİLİ kardeşim Barış Özbek; Eşin, dostun, akrabaların, hocan, yöneticin, takım arkadaşların kibar ve anlayışlı olabilir, seni üzmek istemeyebilir, durumu tüm netliğiyle anlatamayabilir.

Haberin Devamı

Ben sana yıllarca Galatasaray formasını taşıyamayıp göçmüş pek çok futbolcu görmüş bir ağabeyin olarak bir güzellik yapayım ve dobra dobra konuşayım.
Bak Barış Özbek kardeşim...
Umut veren bir futbolcusun. Ne eksiksin ne fazlasın. Umut verdiğin için Galatasaray’da oynuyorsun. Taraftar seni seviyor ama henüz tam anlamıyla güven vermiyorsun.
Yine de enerjin, dağınık olsan da pres yağma özelliğin, hırsın sayesinde sivriliyorsun; iyi de yapıyorsun.
Fakat yeter mi dersen, yezmez kardeşim.
Galatasaray’da oynuyorsun ve Galatasaray bu saydığımız özelliklerde oyuncu bulmakta pek sıkıntı çekecek bir kulüp değil.
Kalıcı olman için bu özelliklerinin yanına başka özellikler de eklemen gerekiyor.
Mesela aklını başına toplayarak oynamalısın.
Sarı kartın varken, henüz maçın 3’te 2’si oynanmışken, takımın zar zor geriden gelip öne geçmişken, zaten herkes yorgunken kafanın üstünden geçen topa elini kaldırarak zıplamayacaksın.
Söylediğim ağır gelmesin Barış Özbek kardeşim.
Senden bir umudum olmasa “Barış da kötü oynadı, enayice kırmızı kart gördü” der geçerim.
Takımını böyle önemli ve kendince zorlu koşullarda oynanan maçta bu kadar basit 10 kişi bırakmak (Etkisiz eleman Nonda’yı da yok sayarsak, 9!) hiç akıllıca değildi.
Bahaneler Diyarı’ndan durumuna uygun cevap aramakla yorulma...
Bir daha aynı amatörlüğü yapma yeter.
Bu da sana hiçbir yakınının vermeyeceği nasihattir.
Umarım faydası olur.

Haberin Devamı

Kewell

G.SARAY mühim bir galibiyet elde etti.Üst üste maç oynadığı bir dönemde Bükreş’ten gelip Diyarbakır’a geçmek ve geriye düştüğü maçı kazanmak ancak büyük takımların becerebileceği bir iş. Yorgunluğuna rağmen direnç gösteren Galatasaray’da övgüyü en fazla hak eden isim bence Kewell’dı.
İstatistikler ne der, yıldız tabloları ne gösterir bilemem. Benim gönlümde bu maçın ve bu dönemin (Derbi sonrası sendromu) atlatılmasında herkesten çok Kewell’ın hakkı vardır. Galatasaray böyle bir adam ve böyle bir futbolcuya sahip olduğu için övünmeli.

Leo’yu beklemek

ERMAN Toroğlu der ki; “İyi kaleci, sezonda belli sayıda maç kurtaracak...”
Sonuna kadar haklıdır.
Leo Franco, kalede duruyor fakat kaderine mahkum bir kaleci olarak duruyor...
Yenecek golü zaten yiyor sağolsun; kurtarılacak pozisyonlarda da elinden geldiğince, formu el verdikçe birşeyler yapıyor.
Fakat bir ekstrasını görmüş değiliz.
Haksızlık mı ediyorum acaba?
Yokluyorum kendimi.
Hayır, haksızlık filan etmiyorum.
“Ufuk geçsin pişsin... Aykut oynasın, eksiği mi var?” diye tribünde homurdananlara her maç daha fazla hak verir hale geldim.

Yazarın Tüm Yazıları