Bana en büyük ceza tekrar Adalet Bakanı yapmaktır

Güncelleme Tarihi:

Bana en büyük ceza tekrar Adalet Bakanı yapmaktır
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 02, 2009 00:00

Anavatan Partisi’nde kurucu olduğunda 1983 yılıydı. Aradan tam 26 yıl geçti, o hâlâ “Stabilize yolda dolmuş sürmek” diye tanımladığı siyasetin ön saflarında. 28 Şubat döneminde ANAP’tan ihraç edildikten sonra yolu Refah, Fazilet ve ardından Adalet ve Kalkınma Partisi’ne düştü. Yedi yıldır AKP hükümetinde. Önce Adalet Bakanı’ydı, şimdi de Başbakan Yardımcısı ve hükümetin değişmez sözcüsü.

ADIMI DEĞİŞTİRDİM

Asıl adım Efendi’ydi


Bizde ilk doğan erkek çocuğa dedenin ismi konur. Dedemizin ismi Mustafa Efendi. Amcamın oğlu benden iki ay önce doğunca adını Mustafa koymuş. Babam da bana “Efendi” adını koymuş. İlkokul ve ortaokul diplomam böyle. Önce İmam Hatip Lisesi’nde, sonra Yozgat Lisesi’nde okudum. Lise son sınıfta isim tashihi yaptırdım. Lise diplomamda Cemil ismi var. Bu isim benim tercihim.

HEDİYE

Babam kırmızı astarlı lastik aldı


Ortaokul için köyden 15-20 kilometre uzaklıktaki Yozgat’a geldim. 3-4 öğrenci bir evde kirada kaldık. Bizim için lambaya gazyağı almak bile zordu. Evin köşesinde bir elektrik direği vardı. O sokak lambasının ışığında ders çalışırdık. Kara lastik giyiyorduk. O lastikler suyun girmesini engeller ama ayağınızı sıcak tutmazdı. Babam “Sınıfı geçersen astarlı ayakkabı alacağım” dedi. Sınıfı geçince mükafat olarak bana içi kırmızı astarlı yeni lastik aldı. Astarlısı biraz daha iyiydi. Liseyi bitirdiğimde de iskarpin aldı. Altı kösele ayakkabıya ise üniversitede geçtim.

SAVCI FERHAT SARIKAYA’NIN İHRACI

Arada başka gelişmeler oldu


Devam eden başka sıkıntılar var. Onu başka bir zaman konuşuruz. Basın toplantılarını Bakanlar Kurulu biter bitmez yaparım. O gün biter bitmez yapmamışımdır. Arada bir kısım gelişmeler olmuştur. Bunları bu safhada aydınlatma noktasında olamayız. Zamana ihtiyaç var. Bakanlık olarak kanaatimiz ihracı yönünde değildi. Bir kınamaydı. O gün neden toplantı akabinde basın toplantısı yapılmadığı ipucu veriyor. Sözcü olmak kolay değil. Yanlış ya da doğru, söylediğim her fikrin arkasında benim hayatım var. Siyasette kalıcı olmamın sebebi budur.

HAYATIMIN EN’LERİ

En büyük korkunuz?
Yanlış anlaşılmak.
En çok neye dokunmaktan hoşlanırsınız? Torunlarıma.
En sevdiğiniz tatil kenti? Edremit
En sevdiğiniz yemek? Kuru fasulye. Kendim yaparım da onun için...
En sevdiğiniz tarihi kişilik? Son 25 yıl açısından düşündüğümde Özal başta gelir.
En sevdiğiniz film? Kovboy filmlerini çok severim. Bugünlerde Prison Break dizisini kaçırmam.
En sevdiğiniz (müzik) sanatçı? Bekir Sıtkı Sezgin, Bahadır Özüşen.
En iyi dostunuz? Abdülkadir Aksu, Ali Coşkun, Necati Çetinkaya.
En sevdiğiniz koku? Ihlamur.
YOLCULUK

Artık yorulmaya başladık

Seviyoruz ama artık yorulmaya başladık. Siyaseten de yorulmaya başladık, fiziki olarak da. Dışarıdan değil içeriden sesler geliyor yavaş yavaş belli bir yaşta.

DOSTLARIM

Arabamda fıkra kitabı taşırım

Abdülkadir Bey (Aksu) ve Ali Bey (Coşkun) ile iyi arkadaşız. Akşamları buluşuruz, her gün telefonlaşırız, bazı bayram tatillerini birlikte geçiririz. Arkadaşlığımıza başkaları da imrenir. Zaman zaman musiki fasılları yaparız. Ben söylerim. Ali Bey’in kendisine ait güfteleri vardır. Necati Bey (Çetinkaya) de şiirleriyle bu kervana dahil oldu. Ali Bey fıkra konusunda iyidir. Ben de fıkraları severim. Arabamda fıkra kitabı vardır. Benimle havaalanına giderseniz derim ki, “Sayfa numarası söyle”. Mesela 45. Açar o sayfayı okurum, bahtınıza ne çıkarsa. Bir de ilgimi bilenler fıkra gönderir. Ama çoğunu zaten bilirim.

EŞİM
/images/100/0x0/55eaf6d9f018fbb8f8a2178a

Başka hayat tarzı bilemedi

Avukat olmaya lisede karar vermiştim. İstanbul Hukuk’u birincilikle bitirdim. Eşimle Yozgat’ta avukatlık yaparken tanıştım. Altı sene öğretmenlik yaptı. Üçüncü çocuğumuza bakmak problem olunca kendi isteğiyle mesleğini bıraktı. Başlarda siyaset yapmamı istemedi. Sonra alıştı. Zaten başka hayat tarzını da bilmedi. Evlendiğimin ertesi günü ilçe kongresine gittim. Eşimin başı örtülü, kızımın ise başı açık. Evimde devletin istediği de var, milletin istediği de.

YOL AYRIMIM

Özal ile çalışmam


Hayatımın yol ayrımı Turgut Özal ile tanışıp, birlikte çalışmaya başlamamdır. Özal parti kuracağını açıklayınca Halil Şıvgın ile birlikte İstanbul’a gittik. Özal, “Seni kimden soralım?” deyince “Yozgat’ta avukatım. Şehrin telefon rehberini alın istediğinize sorun” dedim. Meğer tam Özal’ın mizacına uygun cevap vermişim. Özal siyasete girmeden evvel devleti tanıyordu; vatandaşı o kadar tanımıyordu; Başbakan Erdoğan ise aşağıdan geldi; önce halkı tanıdı, sonra devleti tanıyor.

GERİYE DÖNEBİLSEYDİM

Üniversitedeki heyecanı yaşamak isterdim


Ortaokul ve lise yıllarım çok sıkıntılı geçti. O sıkıntıya dönmek istemem. Ama üniversite kantinlerinde yaptığımız zevkli tartışmaları özlüyorum. 68 kuşağı diyorlar ya, biz o kuşaktanız. Bize göre Rusya Türkiye’yi komünist yapmaya çalışıyordu. Öbür tarafa göre Türkiye, Amerikan emperyalizmine çanak tutuyordu. Kavga henüz başlamamıştı. Soldan Celal Doğan ve Ertuğrul Günay’ı o günlerden tanıyorum.

RADYO

Bütün köy o sese koştuk


Bir sabah derenin öbür yanından gelen bir kadın sesi duyduk. Yanık bir uzun hava söylüyordu. Köy yerinde bir kadının sazlar eşliğinde türkü söylemesi olacak iş değil. Bütün köy, 100-150 kişi, herkes sesin geldiği tarafa koştuk. Gittik ki, bizim köyden okuyup öğretmen olan Ali Sapuk oturuyor. Yanında da çekmecevari iki şey var. O kadın sesi çekmecenin birinden geliyor. Önden baktık, arkadan baktık. Sonra öğretmen izahat verdi. Birisi aküymüş, diğeri radyo! Söyleyen de TRT sanatçısı Saniye Can’mış, Ankara’dan okuyormuş türküyü. Radyo ile öyle tanıştım.

ÖFKELİYİM

Bomba kondu geçmiş olsun demediler


Ben yargıya çok hizmet ettim. Ama bakanlığıma bomba konduğunda geçmiş olsuna gelen olmadı. Olay sabah oldu, öğleden sonra Yunanistan Adalet Bakanlığı’ndan telgraf geldi. Yargı organları başkanlarından bir geçmiş olsun gelmedi. Bakın, arası 50 metredir. Ne bir daire başkanı, ne öteki, ne beriki. Cumhurbaşkanı’ndan da gelmedi. Hayatımda en çok üzüldüğüm olaylardan biridir. Sonra Adalet Bakanı olmak istemedim. Bana verilebilecek en büyük ceza beni tekrar Adalet Bakanı yapmaktır. Bu kadar öfkeliyim. O gün büyük bir facianın eşiğinden dönmüştük.

SİYASİ KİMLİĞİM

Bu algılama meselesi


ANAP’tayken Milliyetçi Muhafazakâr diye tasnif ederlerdi. ANAP’tan ihraç edildikten sonra bu sefer de liberal deniliyor. Bu algılama meselesi. Algılayanlar da, ben de, aynı yerde durmuyorum. İdealist olduğum yıllar talebelik ve siyasetin ilk dönemidir. Hizmet idealimiz var ama şimdi daha realistim. Özal’ın “Çuvalı patlatmadan arabadan indirmek lazım” sözü benim açımdan siyasette her zaman altın kıymetindedir. Hizmet edecekseniz realist olmakta fayda var.

27 NİSAN

O gece neredeydiniz

Spiker olmakla içinde bulunduğunuz bir kararı açıklamak birbirinden farklıdır. Spikerlikten ibaret olsa yazılı açıklama yapardım, geçip giderdi. Biz spikerlik yapmadık. 27 Nisan’ın ayrıntılarını konuşmaya şartlar daha müsait değil. Kim benimle ilgili bir şey diyorsa, “27 Nisan gecesi neredeydiniz?” derim. Sabah ola hayrola deyip yorganı kafasına çekenlerin hiçbirinin bana bu konuda bir şey demeye hakkı yoktur.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!