Bakışlarımdan ve tipimden kaybediyorum

Güncelleme Tarihi:

Bakışlarımdan ve tipimden kaybediyorum
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 31, 2002 22:54

Zaza Enden, 2.05cm. boyunda ve 120 kilo ağırlığında ‘‘enine boyuna’’ dediğimiz türden bir arkadaş. Kendisi Fenerbahçe basketbol takımının kaptanı olmasına rağmen, kamuoyunda ‘‘hadise adam’’ olarak tanınıyor.

Tipine baktığınızda hafiften tırsıyorsunuz. Yüzüne baktığınızda, psi-psi-kopatım şarkısını söyleyesiniz geliyor. İnsanı delip geçen bakışları var. Bütün bunların o da farkında zaten; ‘‘tipimden kaybediyorum’’ diyor.

Sovyetler Birliği dağılınca, iç savaştan kendini kurtarmaya çalışan bir ailenin tek çocuğu o. Ortodoks olduğu için ailesi onu, henüz 14 yaşındayken Yunanistan'a göndermek istemiş ve karayoluyla Gürcistan'dan Trabzon'a yola çıkmış. Trabzon'da kaldığı birkaç gün içinde Türkleri çok sevmiş. 3-4 günlük İstanbul molasında Laleli'de yürürken Darüşşafaka'nın basketbol antrenörü tarafından keşfedilmiş. Şaka değil, aynen böyle olmuş. Niye habire arıza çıkarıyor? Gürcü mafyası mı? İntihar eden kız arkadaşının ölümünde sorumluluğu var mı? Jigolo mu? Bu soruları bir Gulliver'in karşısında sormak kolay değildi. Fotoğraf:

50 numara ayakkabı giyen biri olarak bastığınız yerden ses geliyor. Ama çıkan ses fazla gürültücü ve huzursuz. Ne zorunuz var? Niye hır çıkarıp duruyorsunuz?

- Bana kimse, tatu boş yere kavga çıkardı diyemez. Bana saldırılırsa ben de saldırırım. O kadar iriyim ki, yürürken bile birilerine zarar verebilirim. Bundan bile hır çıkaranlar oldu.

Kendinizde eleştirdiğiniz hiçbir şey yok mu?

- Sabah kalktığımda 1-2 saat lanet bir adam oluyorum. Bunun dışında bir falsom olduğunu sanmıyorum.

Peki niye belalar sizi buluyor o zaman? Ya siz belasınız, ya da bela sizi çekiyor. Hangisi?

- Bela beni çekiyor. Benim rahatlığım insanlara batıyor.

Reina'da çıkardığınız hadise de rahatlığınız yüzünden mi oldu?

- Reina'dan tam çıkmak üzereyken, adamın biri gözünün içine baktım diye, ‘‘ne var, ne oluyor’’ dedi. Tartışma çıktı. Bizi dışarı çıkardılar. Sonra benim tartıştığım insanların rahatlıkla oraya girdiğini öğrendim. Kavga ettiğim giriyorsa ben niye giremiyorum, gerekçesi var mı, diye sordum. 'Yerim belli, adresim belli, Fenerbahçe'nin takım kaptanıyım, bir şikayetiniz olursa Fenerbahçe orada' dedim. Başlatma Fenerbahçe'nin de senin de dedi, kapıdakiler. Benim iki ailem var. Bir kendi ailem, biride Türkiye'deki ailem, Fenerbahçe. Sekiz yıldır oradan ekmek yiyorum. Ne aileme, ne de Fenerbahçe'ye küfür ettirmem. Onlar sopaları çıkartıp, üzerime geldiler. Polis araya girdi. Keşke vursalardı, kameralar oradaydı herkes görürdü neyin ne olduğunu. Benim Fenerbahçe'ye hiçbir kavgaya karışmayacağıma dair sözüm var. Bana vursalardı bile ben karşılık vermeyecektim.

Ya hırçın, ya çatlak ya da şuursuz diye bahsediyorlar sizden. Kendinizi ifade zorluğunuz mu var?

- Gel benimle bir hafta dolaş, öyle olmadığımı görürsün. Beni yanlış anlıyorlar.

Özel hayatınız kırmızı kartlık faullerle dolu. Basketbol hayatınızın da bundan farklı olduğu söylenemez. İyi bir basketbolcusunuz ama orada da hırçınsınız.

- Basketbol sahası farklı, tabii hırçın olacağım, tabii döveceğim ki benden korksunlar. Sahanın içinde illa yumruk yumruğa kavga etmek gerekmiyor. Beni karşısında dövmeli, deli bakışlı biri olarak görünce çekiniyorlar. Rakiplerin gözlerinin içine deli deli baktığımı biliyorum.

STALİN KAHRAMANIMDI

Bu gözler sahada manyak bakarken, normal hayatta kuzu gibi mi oluyorlar peki?

- Bakışlarımdan ve tipimden kaybediyorum.

Stalin de Gürcü'ydü siz de. Ondaki sertlik size mi sirayet etmiş? Herşeyin sorumlusu genleriniz mi?

- Stalin benim kahramanımdı. Kendine güvenen insanları severim. Genlerimizin etkisi vardır mutlaka. Sonuçta Avrupalı değil, Asyalı'yız biz.

İnsanın aklına Gürcü mafyası olabileceğiniz bile geliyor. Mafya mısınız? - Gürcistan'da mafya olmadan yaşama şansınız olmaz. Niye Türkiye'de yaşıyorum sanıyorsunuz. Orada yaşasaydım belki şimdi ölmüş olurdum. Dayılarım cumhurbaşkanına yakın insanlar. Bir tanesi eski emniyet müdürü. Gürcistan'da en büyük mafya devlet ve polistir. Bizim ailemizde çok polis vardır.

Hani polis mafyaydı. Aileniz mafya mı? Polis mi? Yoksa her ikisi mi?

- Benim soyadım köklü bir soyadıdır. Aynı soyadını taşıyan kalabalık bir ailem var. Bu kalabalığın içinde polis de olur, mafya da olur. Onlar beni ilgilendirmez.

Bir de jigolo olduğunuzu söylüyorlar. Jigolo musunuz?

- Böyle iddia olur mu ya? Kanıtlasınlar her şeyimi vereceğim, Türk pasaportumu bırakacağım. Biriyle tanışıyorsun, bir hafta sonra ne mal olduğunu anlayıp uzaklaşıyorsun. Arkamdan i... diyemediği için jigolo diyor.

Haylazsınız, zamparasınız, koca adamsınız ama bir taraftan da annenizle oturuyorsunuz. Ana kuzusu musunuz?

- Hayat daha kolay oluyor. Annemle iyi anlaşıyoruz, o benim arkadaşım. Evde beni bekleyen olduğu zaman daha çok eve gidesim oluyor.

Sizin bir akıl hocanız var mı?

- Ben hiç annemi babamı dinlemedim. 13 yaşında ülke değiştiren, kendi kendine Türkçe öğrenen, Türkiye'yi tek başına çözen ve burada hiç akrabası olmayan biriyim ben. Böyle bir hayat zor. Herşeyi tek başıma yapmak ve karar vermek zorundaydım. Böyle olunca da yanlış dostlar ediniyorsun ve bol bol hata yapıyorsun. Herşey tecrübe benim için. 26 yaşındayım ve yaşamadığım birşey kalmadı. O kadar çok hata yaptım ki, bu hatalardan sonuç çıkarıp başkalarına akıl vermem lazım ama hala hata yapmaya devam ediyorum. Herkese güveniyorum. Ama artık kendimi motive ediyorum bu konuda. Ne kaybettiysem herkese güvendiğim için kaybettim.

Basketbolcü olmasaydınız, siz de ailenizdekiler gibi polis mi olacaktınız?

- Kesinlikte evet. Polis Akademisi’ne girmek isterdim. Şimdi de dışarıdan okumak istiyorum ama yaşım biraz geçti galiba. Başlarda Türkçe problemi yaşadığım için giremedim polis okuluna.

Bu olayın üzerinden iki yıl geçti varsa birşey niye ortaya çıkmadı?

Dövmenizi bir süre önce intihar eden kız arkadaşınız için mi yaptırmıştınız? Funda Baldaner'in intiharında sorumluluğunuz var mı?

- Suçum yokken iftiralar attılar bana. Karakola, adli tıbba, heryere götürdüler. Hiçbir delil yoktu. Uyuşturucu müptelasıymışım, seks kasetleri çekip şantaj yapıyormuşum, böyle bir şey olsa adaletten kurtulabilir miyim? Bu olayın üzerinden iki yıl geçti. Varsa böyle şeyler niye ortaya çıkmadı? Bir tanesi bile çıkmaz mı?

Gömüldüğü gün maça çıktınız. Çok mu kuvvetliydiniz, umursamadınız mı, ızdırapla mı oynadınız?

- O maç Koraç Kupası için oynadığımız maçlardandı ve mutlaka oynamalıydım. Beni kadroya yazın deyince şaşırdılar. Çünkü 84 saattir uyumuyordum. Ne olursa olsun o maça çıkmalıydım.

Mezarını hiç ziyaret ettiniz mi?

- Gömüldüğünün ertesi gün mezarını ziyaret etmek istedim. 'Seni linç ederler' diyerek gitmemi engellediler. Ailesi ne kırkına geldi, ne aradı, ne de sordu, dediler. O kadar iftira ettikten sonra onları niye arayım?

ZAZA'NIN DÖVMELERİ

Sağ omuzunda Gürcistan’ın amblemi koca bir kaplan kafası ve onun altında Gürcüce bir dize yazıyor: Ben ölsem benim gibi biri olmayacak, bir daha bu dünyada bir başka ben olmayacak. Sağ dirseğinin üzerinde yine basketbol topunun üstüne çıkmış bir kaplan, sol kolunda ise güneş var. Gürcüce annesinin adı güneş anlamına geliyormuş ve o güneşin içinde Çinlilerin zıtlığı temsil eden Ying Yang ablemi var. Yine sol koluna uyumayı sevmediği için yarasa dövmesi yaptırmış. Hemen onun altında TZE harfleri var. Bunlar Tatu Zaza Enden'in baş harfleri. Sol bileğinde ise ortasından kılıç geçen yaralı bir kalp var. Ve sol omuzunda bir süre önce intihar eden kız arkadaşı Funda'nın baş harfi var.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!