Bakanlığın adaleti

ADALET Bakanlığı’nın 26-27 Aralık 2007’de çeşitli aşamalardan geçen ’enteresan’ bir idari hákimlik mülakatına girdiğini ve elendiğini söyleyen bir okurumuz, bize "Bakanlığın adaleti’ başlıklı bir yazı göndermiş.... Yaşadığı olayı şöyle özetliyor:

Adalet Bakanlığı 2006 yılının ocak ayında 100 idari hákim alınması için sınav açacağını ilan ediyor. 2006 Ekim’inde yapılan yazılı sınava 8 bin aday katılıyor. En başarılı 482 aday mülakata çağrılıyor.

100 memur için neden 482 kişi mülakata alınıyor?

Genel kanı... Yazılıda çok başarılı olmayan kimi yandaşları işe alabilmek için...

Bunun üzerine Yargıçlar Savcılar Birliği (YARSAV), Danıştay’a gidiyor. Danıştay yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Mülakata ancak 150 aday çağrılabileceği hükmüne varıyor. Bakanlık da bu karara uygun olarak yönetmelik değişikliğine gidiyor ve alınacak kadro sayısının % 50 fazlasının (yani 150 kişinin) mülakata çağrılacağı hükmünü getiriyor. Buraya kadar her şey güzel.

Ne var ki, Adalet Bakanlığı ilk 150’ye giremeyen adamlarını göreve almakta kararlı. Danıştay’ı dinlemiyor. Yönetmeliğe bir geçici madde ekleyerek mülakata yine de 482 kişi çağırıyor. Bu seferlik böyle olsun, % 50 kuralı bundan sonraki sınavlarda uygulansın, diyor.

Mülakat 2007 Temmuz ayında yapılıyor. İlk 150 içinden 55 kişi, geri kalan 332 kişi içinden 45 kişi mülakatı kazanıyor. Kazanamayanlar tekrar Danıştay’a gidiyor. Danıştay kararını kısa süre önce veriyor. Geçici maddenin yürütmesini de durduruyor. Mülakatın ilk 150 arasında yapılması gerektiği kararını yineliyor.

HUKUKA AYKIRI

İşte bundan sonraki gelişmeler:

Adalet Bakanlığı, hukuka aykırılığı yargı kararıyla sabitlenmiş mülakatla aldığı kendi adamlarının hakkını korumak ve mülakatta elediği kişilerden mümkün olduğu kadar azını almak için hükümetle işbirliği yaparak bir hafta içinde bir kanun çıkarıp mülakatın yeniden yapılmasını sağlıyor. Bakanlık iyi niyetli mi; değil.

Şöyle ki; yönetmelikte, açılacak kadro sayısının % 50 fazlası mülakata çağrılacak derken (örneğin 100 hákim alınacaksa en başarılı 150 kişi mülakata alınacak), kanunda bunu bir katına çıkarıyor (yani 100 kişilik kadro için 200 kişi). Ayrıca yine kanunla yeni bir kural getirerek alınacak hákim sayısının % 80’i hukuk mezunu olacak; % 20’si ise diğer bölümler (siyasal, iktisadi ve idari bilimler vs.). Yazılı sınavı kazananların en az % 60’ından fazlası hukuk dışındaki bölümler... Bu kanuna eklenen diğer maddeyle, 2007 Temmuz’unda hukuka aykırı mülakatla alınmış hákim adaylarının hakları kazanılmış hak olarak belirtiliyor ve bunların eğitimleri kaldığı yerden devam eder, diyor.

KİMSEYE EYVALLAHI YOK

Çünkü o 100 kişiyi bakanlık 482 kişi içinden istediği gibi seçti. Bunlar bakanlığın kafasına en uygun kişilerdi. Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararında bu alınan 100 kişinin hakkı kazanılmış hak olarak değerlendirilmiyordu.

Bakanlık, yargı kararına göstermelik bir uyma ile bu kanun doğrultusunda, mülakatı 26-27 Aralık 2007’de yeniden yaptı. Mülakata ilk 200 içinden 124 kişiyi çağırdı. Sonuç yine hüsran... Bunlardan da sadece 20 kişi aldı. Neden? Çünkü bunları daha önce hükümetin kafasına uymadığı için bakanlık mülakatta elemişti ve yargı kararıyla yeniden yapılan bu mülakatı hazmedemiyordu. Bunlar eğer hákim olsalardı tarafsız bir şekilde görev yapacaklardı. Çünkü torpille değil, yargı kararıyla yeniden mülakata giriyorlardı ve kimseye eyvallahları yoktu.

Bizim beklentimiz bu kadar ’fırtına’dan sonra mülakata giren 124 kişinin tamamının alınması yönündeydi. Ama olmadı. İşin daha da acı yanı, 124 kişinin yeniden mülakata girmesini sağlayan, hakkını aramayı bilen yaklaşık 10 kişiden sadece bir veya ikisinin mülakatta alınması, çoğunun elenmesiydi.

YARGIYA GİDECEĞİZ

Hakkımızı yargı önünde aramaya devam edeceğiz. Sınav açılmasına neredeyse 2 yıl önce karar verilmiş. Ama sınav hálá sonuçlanmış değil... Durum, bileğinin hakkıyla yargıç olmayı düşleyen diğer gençleri de isteksizleştiriyor.

Adaletin merkezi sayılan Adalet Bakanlığı’nda manzara bu mu olmalıydı?

GÜNÜN SÖZÜ

"Kötüler Tanrı’yı, Tanrı ise iyileri kullanır!.."(Giordano Bruno)

Biliyor musunuz

GAZETECİ İrfan Ülkü’nün, ’Özbek kökenli eski MİT mensubu ve MHP yöneticisi’ Enver Altaylı ile ilgili ’Büyük Oyundaki Türk-Enver Altaylı’ kitabının ’Türkiye ve dünyaya bakışınızı, bugüne kadar bildiklerinizi değiştirecek, hem geçmişe hem de geleceğe yeni bir bakış açısı getirecek’ olarak tanıtıldığını...

ERZURUM’da ’Göktürk’ Gazetesi’nin sahibi Yücel Akbaş’ın, belediyenin bazı gazetelere verdiği tam sayfa yılbaşı kutlaması ilanının aynısını izinsiz ve belediyenin bilgisi dışında bastığı ve gönderdiği 250 YTL’lik ilan faturasının ödenmemesi üzerine belediyeyi basıp Basın Bürosu sorumlusu Sayıl Narmanlıoğlu’nu, "Akşam senin kafanı kırmazsam şerefsizim" dediğini ve olayın savcılığa intikal ettiğini...

’Fakir fukaranın vali babasıyım’

ELAZIĞ Valisi Muammer Muşmal, ’Kömürle uçmuş ülke var mı? (4.1.2008) başlıklı yazımız üzerine arayarak ’kömürcü vali’ yorumları üzerine şu açıklamayı yaptı:

"Ben Ankara’da 5.5 yıl vali yardımcılığı yaptım; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na baktım. Ankara’da evsiz ve kimsesizler yurdunu kurdum. Hiç kimseyi dondurmadım, açıkta bırakmadım.

Yenimahalle’de madde bağımlılarıyla ilgili olarak AMETEM tedavi merkezini de kurdum. Fakir fukaranın halini iyi bilirim. Bu benim tabii halimdir. Elazığ’a atanırken basın ’Fakir fukaranın babası Elazığ’a geliyor’ diye yazdı. Başbakan’ın sözleri sırasında, ben Elazığ’a getirilen kömürün tozlu olması yolundaki şikáyetler üzerine denetime gitmiştim. Yoksa kömür torbasını falan kucaklamadım; tozlu olup olmadığına bakıyordum. Ben 10 bin ton kömür dağıttım; tabii ki denetlemek bizim görevimizdir."

10 Ocak 1846 tarihinde İstanbul, Yeşilköy’de bulunan Ayamama Çiftliği’nde o zamanki adıyla ’Ziraat Mektebi’ olarak kurulan ve tarih kayıtlarımıza ilk zirai eğitimin yapıldığı okul olarak geçen tarım öğretimi kurumuyla başlatılan tarımsal üretim serüveninin 162. yıldönümü etkinlikleri için İzmir Ziraat Mühendisleri Odası’nın hafta başından itibaren dört gün süreyle bilimsel toplantılar düzenlediğini... (0232-422 00 68; izmir@zmo.org.tr)
Yazarın Tüm Yazıları