Bakalım Sezer bu kez ne yapacak

İSTANBUL Üniversitesi'nde rektörlük seçimini Kemal Alemdaroğlu kazandı.

Hem de en yakın rakibine yüzlerce oy fark atarak. Şimdi ne olacak?

YÖK, seçime katılan 6 adaydan 3'ünün ismini Çankaya'ya bildirecek. Bu adaylar doğal olarak, en yüksek oy alanlar olacak. Yani Kemal Alemdaroğlu ile ikinci oyu alan Mesut Parlak'ın isimleri Çankaya'ya gidecek.

İş burada kopacak... Çünkü yüksek oy alan üçüncü bir aday yok.

Sonuçta Sezer ya Alemdaroğlu'nu, ya da Parlak'ı tercih edecek.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken konu, Alemdaroğlu'nun büyük fark atmış olması. Cumhurbaşkanı bunu herhalde gözardı etmeyecek.

* * *

İstanbul Üniversitesi'nde önceki gün yapılan seçim, çok ciddi bir olaydır. Kurulan sandıklarda bilinçli insanlar oy kullandı. Orada ilgisiz kimseler mahalle muhtarlığı seçimi yapmadı.

Oy verenlerin tamamı profesörler, doçentler ve yardımcı doçentlerdi.

Onlar İstanbul Üniversitesi'ne bağlı çeşitli fakültelerde ders veren, öğrenci yetiştiren öğretim üyeleriydi.

Kaldı ki, Cumhurbaşkanı geçmişte, ‘‘oy çokluğuna’’ verdiği önemi sergilemişti.

Örneğin geçen İzmir 9 Eylül Üniversitesi'nde yapılan rektörlük seçiminde YÖK, en yüksek oy alan iki adaya listesinde yer vermemişti. Sezer bu duruma itiraz edip listenin değişmesini sağlamış ve sonra, üniversiteden en yüksek oy alan adayı rektör seçmişti.

* * *

Kemal Alemdaroğlu, özellikle şeriatçı kesim tarafından hedef tahtası yapılmış bir rektör. Şeriatçılar, ikinci cumhuriyet soytarıları, Kürtçü takımı, yıllardan beri Alemdaroğlu için söylemedik şey bırakmadılar.

Alemdaroğlu uzun süredir o makamda oturuyor. Yanlışları, hataları elbette olmuştur.

On binlerce öğrenci ve binlerce öğretim üyesi barındıran Türkiye'nin en büyük üniversitesini yönetmek kolay iş değildir ve bunu hatasız yapacak bir kul, henüz anasından doğmamıştır.

Ama bir olay var ki, Alemdaroğlu hep onurla ve şükranla anılacaktır:

Türban olayına İstanbul Üniversitesi'nde son vermeyi başarmış, devletin ve Cumhuriyet'in kurallarını ödün vermeden uygulamıştır.

İşte bu nedenle, özellikle şeriatçı kesimin boy hedefi olmuştur.

Cumhurbaşkanı, ikinci oy alan diğer adayı seçtiği takdirde, türbanı üniforma olarak kullanan gerici kesim bayram edecek ve İstanbul Üniversitesi bu açıdan kurtarılmış bölge olacaktır.

İçeriye türbanlılar dolacak, bu kesime Çankaya tarafından büyük bir zafer armağan edilmiş olacaktır.

Nitekim dünkü yayınlarında, ikinci gelen adaya övgüler düzülüyordu.

Gerisi de arkadan gelecektir.

* * *

Cumhurbaşkanı Sezer, üniversite öğretim üyelerinin büyük bir çoğunlukla destek verdiği Alemdaroğlu'nu seçecek mi, seçmeyecek mi?

YÖK'ü sevmiyor. Daha doğrusu, bugünkü YÖK yönetimini sevmiyor. Kemal Gürüz ve ekibinden hiç hoşlanmıyor.

Ama bu kez kişisel duygularını bir yana bırakması gerekiyor.

Şimdi önünde iki seçenek var:

Önümüzdeki günlerde vereceği kararla ya Türkiye Cumhuriyeti'nin en amansız düşmanı olan kesimlere bayram ettirecek, ya da öğretim üyelerinin tercihine saygı gösterip Alemdaroğlu'nu yeniden rektör seçecek.

Akıl ve yurtseverlik çizgisinden ayrılmamasını dilerim.

* * *

Burada bir konuya daha dikkat çekmek gerekiyor. Önceki gün Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde de rektör adaylarının seçimi vardı. Şimdiki rektör Engin Ataç, yapılan seçimde diğer adaylara daha da büyük bir fark attı.

Ataç, üniversitede türban yasağını ısrarla uygulayan rektörlerden biri. Anadolu Üniversitesi'nde türban diye bir olay yok. Türbanlı da yok, kapılarda atraksiyon yapan, gerçek amaçlarını gizleyip kendilerini acındırmak için gösteri yapmaya kalkışan kimseler de yok.

O kadar ki, açıköğretim sınavlarına bile türbanla girmek yasak.

Önceki gün İstanbul ve Eskişehir Anadolu üniversitelerinde yapılan rektör seçimleri bize bir şey gösterdi:

Üniversite hocaları türbana karşı. Türban oyununun içyüzünü kavramış durumdalar.

Türban olayının üniversitelerde nasıl bir üniforma olarak kullanılmak istendiğini görmüşler, biliyorlar. Bunun arkasında kimlerin ve hangi kesimlerin olduğunu da biliyorlar...

Çünkü onlar, olayları birebir yaşıyorlar. Oynanmak istenen oyunları, bu amaçla kullanılan genç kızları ve onları siyasal amaçla sömürmeye çalışan tipleri gözleriyle görüyorlar.

Hiç endişe etmeyin, Türkiye bu alanda da hep iyiye doğru gidecek. Yeter ki birileri, bu işin neferliğini üstlenenlere taş koymasın.

Şimdi başlıktaki soruyu bir kez daha sorayım:

‘‘Bakalım Sezer bu kez ne yapacak?’’
Yazarın Tüm Yazıları