Bahçelievler Katliamı’nın 30. yılı

8 Ekim 2008 günü (Yarın) Bahçelievler Katliamı’nın 30. yıldönümünde, 7 TİP’li (Türkiye İşçi Partili) genç, kitlesel katılımlarla anılacak.

Bilindiği gibi, 8 Ekim 1978 tarihinde Ankara’nın Bahçelievler semtinde, TİP (Türkiye İşçi Partisi) üyesi, bilinçlerinden ve partilerinden başka silahı olmayan 7 genç öğrenci, kaldıkları eve baskın yapan MHP yanlısı Ülkü Ocakları örgütünden bir grup tarafından öldürülmüşlerdi. Bu katliamda hayatlarını kaybeden Látif Can, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses evde kurşunlanarak, Osman Nuri Uzunlar telle boğularak öldürülmüşler, Salih Gevenci ile Faruk Ersan’ın iple bağlanmış cesetleri ise Eskişehir Yolu’nda, başlarından kurşunlanmış olarak bulunmuştu. Serdar Alten, ağır bir şekilde yaralanmış olmasına karşın, sekiz gün daha yaşamış, bir bölümünü koma halinde geçirdiği bu süre içinde; katliamı yapanların kullandığı aracın tipi, markası, pláka numarası ile katillerin eşkállerini, kullandıkları siláhlarla ilgili bilgileri vererek, olayın aydınlanmasını sağlayacak ipuçlarını bildirmişti.

Bahçelievler Katliamında yargılanan, Halûk Kırcı, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, 7’şer kez ölüm cezasına mahkûm edilmişler, ölüm cezalarının kaldırılması üzerine bu cezaları ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çevrilmişti. Sanıklardan Ercüment Gedikli ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış, diğer sanıklar Mahmut Korkmaz, Duran Demirkıran ve Ömer Yavuz Hacıömeroğlu ise çeşitli cezalara mahkum edilmişlerdi. Sanıklardan İbrahim Çiftçi ise, Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz’ün öldürülmesi olayından, Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde dört kez ölüm cezasına çarptırıldıktan sonra beraat etmiş, bu karara paralel olarak Bahçelievler Katliamı davasında da beraat etmişti.

KIRCI VE ÇATLI

Ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası almış olan Haluk Kırcı, avukatlarının infazın Terörle Mücadele Yasası kapsamında yapılmasına ilişkin itirazlarının Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesi tarafından haklı görülmesi üzerine serbest bırakılmış, ancak TİP’li gençlerin ailelerinin avukatı Erşen Sansal’ın Salihli Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazı üzerine tahliye kararı kaldırılmış, yurtdışına kaçmış olan Haluk Kırcı Ukrayna’nın başkenti Kiev’de yakalanmıştı.

Bahçelievler Katliamı’nı gerçekleştiren ülkücü grubun başında ’Reis’ lakabıyla anılan Abdullah Çatlı bulunuyordu.

Katliamın bugüne uzanan öyküsü uzun... Davanın müdahil avukatlarından Av. Erşan Şansal "Dava hukuki olarak bitti ama siyasi olarak tazeliğini koruyor" diyor.

Katliamın 30. yıldönümünde yitirilen gençler yarın başta Ankara olmak üzere Bursa, Çorum ve Kırklareli’nde mezarları başında anılacak.

Ankara Belediyesi, 400 bin kişiye nasıl bakıyor

ANKARA Büyükşehir Belediyesi 400.000 muhtaç aileye her ay yiyecek, kömür, giyecek yardımı yapıyormuş.

Yani 400.000 aileye bir nevi Melih Gökçek bakıyor.

Her ailede ortalama 4 oy veren çıkar ise 1.600.000 oy cepte demektir. Herhalde bu kadar garanti oyda tekrar seçilmesi için yeterlidir.

Yanlız su parası, doğalgaz parasını bizlerden çok karlı tahsil eden belediye bu paralar ile 400.000 aileye bakmıyor mu?

Bizlerden helallik alması gerekmiyor mu?

Ben yiyecek yardımı yapılırken bazı yanlış kişilere dağıtım yapıldığını gözlerimle gördüğüm için, benden yüzde 100 pahallı su, doğalgaz, vergi alındığı için verene de alana da hakkımı helal etmiyorum

Mehmet DEĞİRMENCİ-

ANKARA

Yutturmacalar daha ne kadar sürecek

SAYIN
yazarlar... Size sorularım var:

Soru 1- Sizler gerçekten AKP hükümetinin ülkemizi hala AB’ye tam üye yapmak gibi bir niyeti olduğunu düşünüyor musunuz?

Çünkü, AB, bir ortak hukuksal düzen, normlar, bir ortak bütçe ve ekonomik işbirliği projesi...

Deniz Feneri yolsuzluğunda Alman yargıçların önerileri ve çağrıları kendisine sorulduğunda ülkemizin Adalet Bakanı’nın cevabı ise şu şekilde; "Bana ne yav... Benim ülkemin dışında suçu işlemişler, cezalarını da almalar."

Bu düşünce tarzı, bu bakış acısı mı bizi AB üyesi yapacak?

Yani aynı birliğin üyesi olacağız, aynı normlara tabi olacağız, aynı bütçeden pay alacak, katılımda bulunacağız sonra da senin ülkende olan yolsuzluktan bana ne diyeceğiz, öyle mi? Bu sizce mümkün mü?

Soru 2- Daha ne kadar bu ülkenin insanlarına yalan söylemeye, kendinizin de inanmadığı bir süreci yutturmaya çalışacaksınız? Daha ne kadar?.. Hiç mi yurt sevgisi yok, sizin içinizde? Ayıp, yazık, günah değil mi?

Zeki KIRLI
Yazarın Tüm Yazıları