Bağımsız gelir idaresi lafta kalıyor

UZUN zamandır ‘Bağımsız Gelir İdaresi’ özlemi vardı. Hem vergici bürokratlar, hem de diğer ekonomik birimler, vergi politikası ve idaresinin siyasi kararlarla sık sık değişmesinden, rasyonel sistem kurulamamasından rahatsız olmuşlardır.Bu nedenle günlük siyasi kararlardan bağımsız, teknik bir gelir idaresi kurulması, sağduyulu herkes tarafından istenmiştir.Bağımsız Gelir İdaresi, birçok benzer kurum gibi, ancak IMF ve Dünya Bankası’nın bastırmasıyla gündeme geldi. IMF uzun zamandır bağımsız bir gelir idaresi kurulmasını istiyordu ve sonunda yeni stand-by için, bu idarenin oluşumunu şart koştu.Neredeyse bir yıldır Gelir İdaresi Yasa Taslağı üzerinde çalışılıyor. Yoğun tartışmalar sonucunda bir taslak metin çıktı ama bu bile son metin olmadı. TBMM’de kurulan Alt Komisyon, bugün Yeminli Mali Müşavir ve muhasebecilerin örgütü TÜRMOB’un görüşlerini dinleyecek ve artık bu hafta içinde taslağın normal komisyona getirmesi gerekecek.Şu anda IMF için gereken düzenlemelerde, en çok işi kalan Gelir İdaresi düzenlemesi. Diğer yasa tasarılarının TBMM’ye gönderilmesi yeterli görülürken, gelir idaresi yasasının çıkması şart koşuluyor. Bu nedenle biran önce hızlandırılması gerekiyor.Peki, taslak gerçekten bağımsız bir gelir idaresi öngörüyor mu?Bizce, kesinlikle hayır. Bir sürü ayak oyunu yapılıyor, bürokrasinin kendi içindeki gruplar arasında çatışmalar sürüyor, protestolar yapılıyor, buna göre bazı değişiklikler yapılmaya çalışılıyor ama anlayış aynı. Hemen hemen hiç kimse, taslağı hazırlayanlar bile, çıkarılacak yasa ile gerçekten bağımsız bir gelir idaresi kurulmasını beklemiyor, bunun için çalışmıyor.Yani IMF şartları yerine gelsin diye, ‘adet yerini bulsun’ diye bir yasa çıkacak.Taslağın bu haliyle çağdaş bir gelir idaresi kurulup, verginin tabana yayılması, kayıtdışı ekonominin kayda alınması, tabanın genişletilmesi sağlanabilecek mi?Bizce bu sorunun yanıtı da, kesinlikle hayır. Zaten tartışmalara bakarsanız, kimsenin derdinin vergi tabanının genişletilmesi, acil hale gelen kayıt dışı ekonominin kayda alınması, çağdaş, politik kaygılardan uzak bir gelir idaresi kurulması olmadığını görürsünüz. Tartışmalar hangi grup yeni idarede etkin olacak, hangi grubun mensupları daha fazla maaş alacak, kim başkan ve başkan yardımcısı olacak gibi konularda yoğunlaşıyor.Bunları göre göre, IMF’in bu taslağa onay vermesi de, ayrı bir fiyasko...BÜROKRATLARIN SORUMLULUĞUMaliye Bakanlığı’ndaki vergi idaresi ile ilgili mevcut bürokratların, taslağın bu şekilde oluşmasında büyük sorumluluğu var. Tabii ki, bakan ve üst düzey bürokrasinin görüşlerinin dışına taşmadığı görülen Vergi Konseyi’nin sorumluluğu da var. Yani ‘üstadların el çaka yer çaka oyunu’ ile, göstermelik olarak ‘sivil toplumun da görüşü’ alınmış oluyor...Hadi IMF Türkiye’nin gerçeklerini göremedi, siyasiler de IMF için gerekiyor diye bu yasayı kerhen çıkartıyor diyelim, yıllardır bu işin içinde olan, aksaklıkları gören, siyasilerden hep baskı gören bürokratlar da mı bunu göremiyor, bu taslağa razı oluyorlar.Herkes biliyor ki; şu anda hakim olan vergi yönetimi, çağdaş, kayıtdışını önlemeyi, vergi tabanını yaymaya amaçlayan bir yönetim görüntüsünden uzak. Kalıcı, çağdaş bir vergi politikası ve uygulaması kurmak yerine, gelir eksik kalınca sigara, içki, akaryakıta zam yapan, düzenlemeleri mahkemeden dönen, bir düzenlemeyi yıl içinde bile 4-5 kez değiştirmek zorunda kalan, ‘salma’ yöntemiyle bir anlamda mükellefleri korkutarak vergi almayı tercih eden bir anlayış..Böyle olunca, ‘sistem yok ama tahsilat çok’ oluyor. Tahsilat çok olunca da, vergi tabanı ne kadar genişliyor, ne kadar sağlıklı denetim yapılıyor, kimsenin buna baktığı yok...AB yolundaki Türkiye’de böyle bir vergi anlayışı olamayacağı açık. Mevcut yönetim vizyon koyamayıp, ‘günlük’ anlayışla bu işi götürmeye çalışınca, bürokrasi için, ‘birileri istedi diye çok iş yapıyorlar, ileride başları ağrıyacak’ söylentileri de giderek artmaya başlıyor. Siyasiler hep aynı da, bürokratlar da günlük, popülist anlayışa girince kötü oluyor...
Yazarın Tüm Yazıları