Ayşe'nin gözlüğü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Şehriyeler ve Gaddar Gülten

Sevgililer Günü’nü yaşamayı, yazmaya tercih ettiğinden ve bademcikleri şiştiğinden yazarımızın bugünkü yazısını yayınlayamıyoruz. Çünkü yazarımız hasta. Oysa bünyesi kuvvetlidir. Ama bugün iki seksen yatağa devrilmiştir. Sebebi tabii ki sersemliğidir. Kendini üşümeyen İngiliz kızlarından zannedip incecik kıyafetlerle sokaklarda gezinmesidir. Öğrenmiş bulunuyor: Türk kızları üşüyor! Anlıyorsunuz değil mi, bugün onsuz idare etmeniz gerekmektedir. İyileşince herşey normale dönecektir. Yoksa, tüm bunlar bahane midir? Kesinlikle değildir. Şu an bir şehriye çorbası içebilmek için ah bilseniz neler verecektir. Aklı fikri o şehriyelerdedir. Yardımcısı Gaddar Gülten şehriyeleri almak için bakkala gitmiştir ama gitmeden şartlarını, acımasızca belirtmiştir:

1) Bana bak Ayşe, ben eve ve bu kediye bakmak için para alıyorum. Anlaşmamızda senin hasta olacağın ve benim sokağa çıkıp şehriye peşinde koşacağım yoktu. Dolayısıyla çorbanı yaparım ama sana pahalıya mal olur: Yanı cepli o siyah pantolonunu alırım, haberin olsun. Ne zamandır gözüm vardı.

2) Sen ve o Zafer diyet yapacaksınız diye buzdolabına soktuğun domuz bugün bu evden gidecek! Ben her buzdolabını açışımda o domuzun iğrenç sesini duymaktan bıktım. İstifa ederim ona göre. (Kastettiği o tatlı pembe şey Gonca Karakaş arkadaşımın bana yılbaşı hediyesi. Muhteşem bir buluş! Buzdolabına yerleştiriyorsunuz ve her açtığınızda, o minik domuz ışıktan etkilendiği için iğrenç bir ses çıkarıyor: İİİİİİĞĞĞĞĞĞĞHHHHHHHHKKKKKK! Ve herkes sizin buzdolabıyla bir halt karıştırdığınızı anlıyor. Benden çok Zafer için gerekli. Çünkü geceleri kafası sürekli o buzdolabının içinde. Geçen gece neden bu domuzcuk hiç çığlık atmadı, demek Zafer hiç buzdolabına dadanmadı diye düşünürken, acı gerçeği farkettim: Domuzcuğumu birileri aluminyum folyoyla sarmış, ışık alamasın ve sesini çıkaramasın diye! Artık kim olduğunu siz tahmin edersiniz...)

3) Kaç kere söyledim, bu eve çamurlu ayakkabılarla girilmeyecek diye. Senin gibi kolay mı kazanıyorum parayı zannediyorsun, belim kopuyor benim o halıları silerken.

4) Son olarak da, iki de bir duş almanız beni hiç ilgilendirmiyor ama her seferinde ayrı bir havluyla kurulanmanız ilgilendiriyor! Farkında mısın bilmiyorum bu evde çamaşırları ben yıkıyorum. Ve artık sıkıldım. İnsan aynı gün içinde üç kere yıkanıyorsa zaten kafadan hastadır ama her seferinde ayrı bir havlu kullanıyorsa, durumu daha da fenadır, bilmem anlatabiliyor muyum? Tabii ki psikolojik analizinizi yapacak halim yok zaten bunun için de para ödemiyorsunuz ama benden söylemesi, siz rahatsız insanlarsınız. Bu arada, sen eskiden bu kadar yıkanmazdın. Bu adam sana yaramadı. Kafasında saç kalmamasının sebebi bile bu sebepsiz yıkanmaları. Aman bana ne canım. Hem ben mi evleneceğim onunla. Neyse sen o Zafer'e de söyle havluları yere atmaktan vazgeçsin... Yoksa ben sizin ikinizden vazgeçeceğim.

*

Gaddar Gülten, postasını attı.

Çıktı gitti, şehriyelileri almaya.

Ben kaldım yatakta, hasta mı hasta.

Bugün aslında Cuma, Sevgiler Günü iki gün sonra.

O zamana kadar ayağa kalkabilecek miyim acaba?

Yazarın Tüm Yazıları