Ayşe'nin gözlüğü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Kadınların hayatlarını değiştiren aletler

Kadınların hayatını iki şey değiştirebilir:

a) Mehmet Yalçın'ın burnu

b) Elektrikli ev aletleri

Aslında hayatımızı değiştiren tabii ki elektrikli ev aletleri ama değişmiş hayatımızı değiştirebilecek, tek burun da Mehmet Yalçın'ınki.

Burun deyince...

HAMİŞ: Bu kısmın yazıyla alakası yoktur. Ama n'olur ki? Ahmet Rasim de böyle yaparmış, yazının ortasına alakasız, notlar, bilgiler sıkıştırırmış. Benimki saçmalık. Ama olsun. Bugün neşeliyim.

Ben burundan zaten dertliyim. Hayatımda bir Zafer'in burnu var.

Zafer'in burnu, Kabataş Lisesi'nde okurken, Ayancıklı bir arkadaşından Ayancık nezlesi kapmış. Demek istiyorum ki, sürekli kırmızı bir burun, elde mendil, burun kapatılıyor. Hatta, hapsediliyor ki, hapşurmaya fırsat kalmasın. Bilimsel adı alerjik rinit olabilir ama bizimki ısrarla ‘‘O zamanlarda kaptığım Ayancık nezlesinin devamı’’ diyor.

Bizim hayatımızda o burun Abdülhamit'inki kadar önemli.

Pek haşmetlidir!

Ama Zafer, yemin billah ediyor ki, çocukken küçükmüş.

Ayancık nezlesinden sonra büyümüş, yani Ayancık nezlesi hormon yerine geçmiş ve sonuçta o muhteşem burun meydana gelmiş.

Bu arada o burun herşeyin kokusunu alır...

*

Mehmet Yalçın'ın burnunun bizim hayatımızı değiştirmesi ise kan kokusu yüzünden oldu. Electrolux'ün son icatlarını yerinde görmek için Londra'ya gittik. Seda, ben, Akadur ve Mehmet Yalçın. Mehmut Yalçın, Sabah grubunda Gurme Dergisi yayın yönetmeni, whisky uzmanı ama çok kötü bir aspirin kullanıcısı. İngiltere gibi bir yerde, eksiksiz hammaddeli iki asprin alıp, üzerine de o güzel şaraplardan dökünce (demek istiyorum ki içince) o gece burnu musluk halinde...

Yatak o gece kanlar içinde...

Ben Mehmet Yalçın'ın yatağını filan görmedim!

Ne münasebet!

Aradı, söyledi, ona inandım ve çok üzüldüm.

Ben de G7 İletişim Hizmetleri'den arkadaşım Lale Filoğlu'nu aradım. Mehmet'le aramızda iletişim kurması için. Lale çok iyi kızdır, ben uyumaya devam ettim, o kaptığı gibi Mehmet Yalçın'ı hastaneye götürdü.

HAMİŞ: İngiltere'de yaşamak varmış. Sağlık sorunu diye bir şey yok. En iyi hastanede, pasaportunu bile göstermek zorunda kalmadan, hiçbir ücret ödemeksizin tedavi olabiliyorsun! Devletin sağlık sorununu halledişine bakar mısınız: Onlarda da kuyruk var ama asla hastanelerde perişan olup kalmıyorsunuz. Üstelik Mehmet Yalçın'ı uçağa bineceği için ambulansa koyup bir başka hastaneye gönderip daha derin kontrollerini yaptırıp 24 saat uçağa binmemesi konusunda uyarmışlar. Ama Mehmet Yalçın, tüm bunları yazma diye beni uyarmadı!

Uyarılmadan hiçbir şey yapmıyorum, biliyor musunuz...

*

Mehmet Yalçın'ın burnu Londra'daki hayatımızı belli bir süre için değiştirdi. Ama Electrolux sadece bizim değil, bütün kadınların hayatını değiştirme konusunda son derece iddialı. Kadınların evlerine kapanıp kalmamaları, ev işlerininin altında ezilip gitmemeleri gibi aslında sosyolojik bir faciayı engelliyorlar.

Kadın olmayan bilmez...

Bir elektrik süpürgesiyle normal bir yonca süpürgesi arasındaki fark en azından bir üç saattir. Yarım saatte evi temizleyip kendimizi sokağa atabiliyorsak bu ev aletlerini icat eden arkadaşlara teşekkür etmek gerekiyor, değil mi ama?

Gerçi bu sorun beni doğrudan ilgilendirmiyor ama...

Sigara içmeyi sevdiğimden ve sevdiğim şeyleri yapmayı ihmal etmediğimden, ben sevdiklerimi ihmal ediyorum. Hep. Demek istiyorum ki, sürekli balkon kapısını açıp Ayancık nezlesinden muzdarip adamı iyice hasta ediyorum. Dolayısıyla Electrolux'ün hava temizleme aletiyle yakından ilgilendim.

Bir de buharlı fırınlar.

Bir buharlı fırınları, bir de yandan çarklı vapurları severim!

Gerçekten.

Biri yemekleri kurutmadan, sulu sulu yapabilmek için mükemmel bir aracı ve yardımcı.

Öteki?

Onu tarife ne hacet var!

Bu gezide gördüklerimiz arasında mükkemmel olan sadece Electrolux ürünleri değil, aynı zamanda onları bize tanıtan Electrolux-AEG Türkiye Genel Direktörü Henrik Lundberg ve Elecrolux- AEG Türkiye Genel Müdürü Nazım Çınar'dı.

HAMİŞ: Yine de ben aslında en çok Londra'nın İstanbul'a dönüşlerini seviyorum. Bir de ben döndüğümde Ayancık nezleli adam Londra'ya gitmeye kalkışmasaydı. Ben o gitti diye sokaklara çıkmasaydım, arabama çarpmasalardı, cep telefonu çalınmasaydı, Tekila'ları fazla kaçırıp midemi bozmasaydım, demek istiyorum ki bozulan midemi güzelim çantama boşaltmasaydım, iki adet güzel röportaj teybim mahvolmasaydı, Tekila kokmasaydı...

Üffffffffffffff neyse.

Annem zaten kurşun döktürecek!

Ve eminim bir an önce yine ‘‘ev kızı’’ olmam için dua edecek.

Yazarın Tüm Yazıları