Ayşe'nin gözlüğü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Pusudaki Ten

Başlığı dikkatimi çekti...

‘‘Pusudaki Ten’’.

Bir numara daha:

‘‘Ten’’ lafının yanına, hani kitap sayfalarında olur ya, bir yıldız koymuşlar.

Hemen açıklamasını aradım.

‘‘Sel Yayıncılık’’ yazıyordu.

Zarif buldum.

Kapaktan insan böyle yakalanır işte.

* * *

Anlayacağınız üzere bir kitaptan söz ediyoruz.

Oraya buraya taşırken sonunda kazayla çamurlara düşürdüğüm bir kitap:

Mehmet Ergüven'in denemeleri.

Tenin pusuya yatmış olması fikri beni yakaladı.

Kol derimden!

Şimdi biliyorsunuz by-pass'larda bile kol makbül.

Bacak demode.

Gerçi ben kolumu by-pass'ıma saklıyordum ama kaptırdım işte...

* * *

Pusudaki cümlelerden biri:

‘‘Erotik fantezileriyle yüz göz olmayı göze alanlara adanan bu kitap her ne pahasına olursa olsun,yazılmak zorundaydı, yazıldı.’’

Tahrik edici bir cümle.

Meydan okuyor.

İnsana sorduruyor:

- Olabilir misin?

- Fantezilerinle yüz göz olabilir misin?

Ağır bir soru.

Doğrudan sorulduğunda, herkes ‘‘evet’’ diyemez ya da dese bile ‘‘hayır’’ anlamındadır. Bir şık da ‘‘Sana ne?’’ şeklinde soruya soruyla cevap verme yönetimine başvurmaktır.

* * *

Durumu idare ettikten sonra kendi kendine kaldığında, bazen kendine bile itiraf edemediğin fantezilerle karşılaştığında ne yapacağın ya da kendinden nasıl kaçacağınyolunda çok ilginç gözlemlere yol açabilir.

Biri de...

Ellerinle yüzünü kapayıp ama iki parmağını biraz fazla açıp, gizlice kendini gözlemektir.

Yaptım.

Ben onu da yaptım.

Kendimi gizlice seyrettim.

Ve kendimi fantezilerimle yüz göz olmaya ikna ettim.

Ben bu kitabı bu yüzden okudum...

Siz okuyacaksanız...

İyice düşünün!

Kitabın içinde ayıp sözcükler var, gündelik hayatta ve hatta belki yatakta bile duymaya alışık olmadığınız sözcükler var.

Ben baştan uyarayım dedim.

18 yaşından küçükler okumasın...

Büyükler de XXX uyarısını dikkate alarak okusun.

(XXX uyarısının ‘‘çok müstehcen’’ olduğunu yazmama gerek yok herhalde!)

* * *

‘‘Tenin yenilgilerinden esas çıkar sağlayan ruhtur. Tenin sırtından zenginleşir, teni talan eder, acılarına sevinir; haydutlukla geçinir. (...) Porno yazarlarındaki sözlü açık saçıklık çoğu zaman aşırı edeptendir; 'ruh'larını sergilemenin, özellikle de adlandırmanın utancından kaynaklanır: Hiçbir lisanda bundan daha müstehcen bir kelime yoktur. /E. M. Cioran’’

* * *

Gördüğünüz gibi Mehmet Ergüven kitabına açık açık sizi neye davet ettiğini ilan ederek giriyor.

Üstteki alıntıdan bedenden çıkar sağlayan ruh tanımlamasını çok sıkı bulduğumu, bana çok iyi geldiğini itiraf etmeliyim.

Bundan sonra asla bedenimi değil...

İçinde sıkışık, çömelmiş oturan sinsi ruhumu suçlayacağım.

Aslında birilerini mutlaka suçlamak zorunda mıyım bilmiyorum.

Bildiğim bir şey varsa, o da, cinsellik söz konusu olduğunda bir mekanizmanın insana mutlaka vicdan azabı, suçluluk duygusu yüklediği.

Haz alınıp sindirilinceye kadar asla önüne geçilemeyen o mekanizma, o rahatlama anıyla birlikte derhal devreye girip aldığı hazzı burnundan getiriyor.

İşte, Ergüven denemeleri de bu yüzden önemli.

En azından birileri bu konuları deşiyor.

İnsanları bu konularla yüz yüze getiriyor.

Bu ne benim ne sizin ne de Ergüven'in gerçeği...

Bu hayatın gerçeği.

Her genç kızın, her genç erkeğin başına gelir.

Hayatın gerçeğiyle bu hafta boyunca sık sık karşı karşıya kalmanız dileğiyle... İyi haftalar!






 








Yazarın Tüm Yazıları