Ayşe'nin gözlüğü

Yataktan arayan adamBiri size telefon açıp aynen şöyle derse...- Bakın hanımefendi, fazladan bir şeyi olsaydı, Tanrı onu öyle yaratmazdı! Fazlasının kesilmiş haliyle doğardık bizler. Ama öyle doğmuyoruz. Buna karşılık ne yapıyoruz? Sürekli insanların bedenlerine müdahale ediyoruz, edilmesine izin veriyoruz. Bari 18 yaşına gelsin kişi kendi kararını kendisi versin. Bilir misiniz, ben küçükken altı ay öncesinden bunun yasını tutmuştum. Çok seneler geçti tabii. Bu arada, yasının tuttuğum şeyin İngilizcesi Foreskin, Fransızcası Prepusce, Latincesi Prepitsae, genel kültür olsun diye söyledim. Dahası tüm memeli hayvanlarda bu böyle, Foreskin'in parfümsü bir dokusu var aslında. Yazık o da gidiyor. Neyse, ben öylesine aramıştım, bunun bir vahşet olduğunu söylemek için.O an bir kaç şey birden düşünüyorsunuz:a) Bu ne cüret beyefendi, bana ne sizin pipinizden demeyib) Gerçekten mi? Gelin bu konuda bir röportaj yapalım sizinle, isminizi verin, fotoğrafınızı çektirin gerisini bana bırakın diyerek gülmeyic) Hiçbir şey söylemeden küt diye telefonu adamın suratına kapatmayıd) Yoksa sizin Kemal Özkan'a gareziniz mi var diye espri yapmayıe) İşiniz gücünüz yok mu sizin, benim var sizinle uğraşamayacağım demeyif) Şu an öyle sıkılıyorum ki, iyi ki aradınız, siz hayatta ne tuhaf şeylere ilgi duyuyorsunuz, kimsiniz, nesiniz, başka nelere kafayı takarsınız diyerek muhabbete devam etmeyi...***Ben f) şıkkına uygun davrandım.O da devam etti:- Bir de, bu ülkedeki gazeteler katlanmıyor, bu aralar çok gazete okuyorum, yataktayım da. Bizim Vahe Bey var, kağıt tüccarı ona sordum. Niye katlanmıyor bunlar, sen bilirsin dedim. Elektrik toplanırmış meğer gazete kağıtlarında, bilir miydiniz? Aynı kutuptan yüklendiği için de, ne olurmuş, birbirini iter kolay katlanmazmış. Avrupadaki gazetelerde bu yok dedim. Onlar bir makineye sokup elektriği temizliyor dedi, bizde yapmazlar ekstra masraf diye de ekledi. İlginç değil mi?Sadece evet ilginç dedim.Bu aşamada da şunları düşünüyorsunuz:a) Günün bu saatinde bu adam neden yatakta yatıyor?b) Pipilerden söz edip yataktan beni araması hiç iyiye işaret değil!c) Bu adamın yaşı kaç?d) İşini, gücünü, hayattaki amacının ne olduğunu sorayım, kendimi emniyete alayıme) Yine de anlattıkları ilgimi çekiyor, hikayenin gerisi dinleyeyim.***Bu sefer de d) ve e) şıkkına uygun davrandım.- Ben aslında resim tahsil etmek isterdim. Olmadı. Mühendis oldum. Bir de yükseği var önünde. Ama ‘‘Deli Sait’’ kadar olamadım! Espri yapıyorum sakın ciddiye almayın, çünkü ben babamın halasının oğlu Sait'i çok ciddiye alırım. Gerçi bizim ailede adı deliye çıkmıştı. Nasıl çıkmasın? Rakı içer, orada burada, düşüp kalkar, evlenmez, Rum kadınlarına aşık olurdu. Aile büyükleri için tüm bunlar delilikti. O zavallı da bayramdan bayrama gelirdi bizim eve, cesaret edemezdi babamın yanına çıkmaya, ‘‘bey dayı’’ derdi babama. Adaya hayrandı, sonradan yazılar, mazılar, kitaplar yazdı. Bir bakmışız Sait Faik Abasıyanık olmuş. Bilirsiniz onu değil mi? Benimse Galatasaray'da okumama karşın, yine de edebiyata çok ilgim olmadı. Teorik mekanik severim ben. Siz buhar makinasının nasıl çalıştığını hiç merak ettiniz mi? Çok üzülüyorum çünkü kızlarım da etmedi. Ama bunu bir türlü anlayamıyorum. Yani bir insanın mekaniğin teorisine ilgisinin olmamasını. Fizik aslında nedir biliyor musunuz? Bir zeka oyunudur. Kaideleri siz koyuyorsunuz, tabiatla karşılaştırıyorsunuz, zihninizde yarattığınız dünya ile o yaptığınız uyuyorsa, doğrudur diyorsunuz. Mekaniğe neden mi ilgim var? Hiç düşünmedim, bundan daha ilginç bir şey bulamıyorum ki hayatta! Düşünsenize adam oturduğu yerden ayın yarı çapını, kitlesini hesaplayabiliyor. Tamam aya gitmek önemli ama bunu bir insanın gitmeden yapabilmesi bence daha önemli...***Aynen onun yaptığı gibi.Adını bilmiyorum.Onu kati surette tanımıyorum.Ama bu adamı, uzaktan, şimdiden seviyorum ve sanki tanıyorum.Ha beni aydan aramış, ha Ulus'taki evinden...İkisi de aynı etkiyi yaratıyor.Uzak yakın farketmiyor, o bana kendisini yakınımdaymış gibi hissettiriyor, böyle bir adam, yanınızda bile olmadan sizi etkileyebiliyor.Üstelik hesapları da yatağından yapıyor...***Bir çırpıda kimleri okuduğunu, neden okuduğunu anlatıyor.Bu adam herşeyi okuyor, herşeyi biliyor. Ama bilgisayardan hazzetmiyor, lafından bile, çünkü bilgi sayılabilecek bir şey değil diyor. Kova burcu olduğunu söylüyor. İstanbul'da doğdum, inşallah burada ‘‘şey olacağım’’ diyor. Gülüyor. Ve ekliyor:- Ama bizim aile çok uzun yaşar. Ölmez bir türlü kimse. Annem 92 yaşında düşünün artık!Birden onun yaşını sormayı akıl ediyorum:Oley!75.Ve bu kadar da hayata bağlı...Bana telefonda bile enerji veriyor. Bir de çaktırmadan flört ediyor. Saçımın rengini beğendiğini söylüyor. O doğal sarı değil mi, anne tarafının genleri diyor. Hayır ne münasebet diyorum. Allah Allah hangi boyayı kullanıyorlar da bu rengi elde ediyorlar diyor. Diyorum ya o tuhaf şeyleri merak ediyor. Gazetenin kuaförüne sorarım diyorum. Arabamı sattım, bir gün gelebilseydim oraya, mesela üstü açık bir arabayla, bir yazınızda yazmıştınız ya, tehlikesiz bir hayal olurdu, hem görüşmüş de olurduk, değil mi diyor.Üstü kapalı bir arabayla gelin diyorum.Ya da ben geleyim...Mümkün değil ki diyor. Ben portakal sandığının içinde yaşayan adamlar gibiyim. Boynumdan aşağı hiçbir yerim tutmuyor, söylemeyi unuttum, ondan yataktayım, beni bu halde görmenizi istemem diye de ekliyor.Sessizlik.***Bu aşamada pek bir şey düşünemeyeceğiniz varsayılsa da...Düşünüyorsunuz.a) Bir sersem beni buldu, kesinlikle dalga geçiyor!b) Olamaz...c) Yoksa, doğru mu söylüyor?Hepsini birden soruveriyorsunuz.O da hayır dalga geçmiyorum diyor, ama hala gülüyor, yavrucuğum benim dalga geçecek halim mi var diyor. İnsanın sadece kalp damarları tıkanmaz, beyin damarları da vardır, aklınızda olsun, tıkanmaya hazır ve nazır!Peki o zaman neden bu adam, aşağıda yazacağım şıklardan hiçbirine uymuyor. Benim de aklım bunu bir türlü almıyor.a) Bu durumda olan biri hayatla ilgisini keserb) Yaşama ve Allah'ın belası herşeye küserc) Ölmek isterd) Gazete-mazete okumaz, televizyon seyretmez, deli gibi kitap okumaz, okuduklarını, öğrendiklerini paylaşmak istemez, mutlaka İslamcı radyoları dinleyin çok eğlenceli demez, karım ‘‘tek çalışan yerimin beynim olduğunu, bunun da ona problem yarattığını söylüyor’’ diyerek hayatla ve kendisiyle dalga geçmez.***Şıkları-mıkları boşveriyorum.Portakal sandığı-mortakal sandığı, mümkün değil, benim sizinle tanışmam gerekiyor, öğreneceğim tonla şey var diyorum.Ve ona gidiyorum. Yataktan arayan adama...Konyak ikram ediyor.Konyak bu aman ha, kanyak değil diyor!
Yazarın Tüm Yazıları