Aynı hata olmasın

YURTDIŞI piyasalarda başlayan hareketliliğin tetiklediği döviz kuru ve yüksek çıkan mayıs enflasyonu sonucunda hazine bonosu ve devlet tahvili bileşik faizleri yüzde 13.5 seviyesinden yüzde 19-20'lere kadar yükselmiş bulunuyor.

Piyasalarda görülen bu dalgalanma üzerine artan döviz fiyatları nedeniyle genellikle bankaların kur riski üzerinde durulmaktadır. Oysa, BDDK’nın mayıs ayına ilişkin aylık bülteninde verilen rakamlara göre Mart 2006 tarihi itibarıyla bankaların sektör bazında döviz pozisyon açığı, yok denecek kadar azdır.

Buna göre sektör, kur riski taşımamaktadır.

Oysa faiz cephesine baktığımızda durum aynı değildir.

2.6.2006 tarihi itibariyle sektörde Alım-Satım Amaçlı ve Satılmaya Hazır Menkul Değerleri 98.4 milyar YTL tutarındadır. (Sektörün toplam menkul değerler cüzdanı 150 milyar YTL civarındadır.)

Düşük faizli (konut, taşıt vb.) tüketici kredileri toplamı ise 41.2 milyar YTL'dir.

Artan faizler nedeniyle bono ve tahvil fiyatları yüzde 30’a varan oranda aşağıya inmiştir. Diğer bir ifadeyle, bankaların aktif değerlerinde önemli bir azalma gerçekleşmiştir. Bono ve tahvil faizlerine paralel olarak artan mevduat faizleri de bankaların kaynak maliyetini artırmaktadır.

Düşük faizle verilen tüketici kredileri geri ödemelerinin de kaynak açığının kapatılmasına yeterli olmayacağı açıktır.

Sonuç olarak, mali piyasalardaki olumsuz gelişmelerle bankacılık sektörünün aktif kalitesi hızla bozulmakta, buna karşın kaynak maliyeti artmaktadır.

Hatırlanacağı üzere, Kasım 2000'de artan hazine bonosu ve devlet tahvili faizleri nedeniyle bir banka ödeme güçlüğü içerisine düşmüş ve bu gelişme zamanın para otoritesi ve IMF tarafından iyi yönetilemediği için 2001 krizinin çıkmasının başlıca etmenlerinden biri olmuştur.

Piyasalardaki dalgalanmanın ciddi bir krize dönüşmemesi için bu kez, sektörün aktif yapısının iyi izlenmesi ve aynı hataların tekrar yapılmamasını dileriz.

M. Yüksel EĞİNLİ

Merkez Bankası

(E) İşçi Dövizleri Genel Müdürü     

 

 GÜNÜN SÖZÜ

 

"Milli Eğitim Bakanlığı’nın hemen bütün birimlerinde Avrupalı bir uzman görev yapıyor. Yıllardan bu yana Türkiye’den umudunu kesmiş olan insanlara her gün görmeleri gereken ‘pembe bir rüya’ gibi empoze edilen AB, ülkemizin en temel unsurlarından olan Milli Eğitim'i tam anlamıyla işgal etmiş bir konuma gelmiştir."

(Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı)

 

 Toprak yoksa ekmek de yok

 

BUGÜN, BM Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü... TEMA, günü 'Çöllerin Güzelliği-Çölleşmeye Meydan Okuma' ana temasıyla kutluyor ve "Çölleşme yoksulluğun hem nedeni, hem sonucudur. Toprakları çölleşen bir ülkenin temel sorunu açlık, susuzluk, işsizlik ve iç göçtür... Toprak yoksa hayat yok, soruna el koyun" sloganı ile Ardahan, Hatay, Erzurum, Kastamonu, Kırklareli, Konya ve Şanlıurfa'da toplam 10 köyde kırsal kalkınma projelerini hayata geçiriyor.

 

MİTİNG İPTAL EDİLDİ

 

¦ TEKİRDAĞ'ın Saray İlçesi'nde yapılmak üzere 20 Haziran'da ihaleye çıkılacak termik santrala karşı tepkiler büyüyor. Trakya'nın oksijen deposu olan Istranca Ormanları'nı, 50 kilometre çapındaki 1. sınıf tarım arazilerini etkileyecek santralın yapımına karşı, Bergamalılar gibi direnç göstereceklerini belirten çevre dostları, bugün Saray'da 'Ülkemizi Seviyoruz, Termik Santral İstemiyoruz' mitingi düzenleyecekti. Ancak miting son anda valilik kararıyla iptal edildi.

 

THY'de iki 'vaka'

 

¦ THY camiasından ismi bizde saklı bir okurumuz aradı; duyduğu bir olayı anlattı, "Ülke bu hale geldi" dedi.

THY'ye stewart olarak işe giren bir genç ağlayarak kaptan pilotun yanına gidip, "Efendim ben içki servisi yapamam. Günahtır" demiş.

Kaptan, "Oğlum sen işe girerken bu durumu bilmiyor muydun?" diye sormuş.

Genç sesini çıkartmamış, sonra başını kaldırmış: "Efendim, başkaları dağıtsın içkiyi, ben dağıtmasam olmaz mı?"

Bu görevse o iş yapılacak; sonunda yapmış da...

¦ BİR başka olay... Bir yolculuk sırasında bir kadın THY çalışanı personelden dinledik:

"İdari bölümlerden birine yeni bir memur geldi. Âdettir, hayırlı olsun diyerek elimi uzattım, ancak elim havada kaldı."

THY'ye alınan 'yandaşların' fotoğrafı ne yazık ki bu.

 

Özensiz ve beceriksizler

 

GÖZTEPE Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde enfeksiyondan ölen 4 bebek olayını duyunca üzüldüm.

Bebek ölümlerine sebep olan bakterileri yok eden ve İngiltere'den ithal ettiğim, tüm özel klinik (Pastör-Fransa dahil) raporları mevcut el dezenfeksiyon jelini, tüm bebek odalarına özel 1 litrelik pompaları ve yedekleriyle birlikte hibe etmek için gittiğim hastanede, üst düzey yöneticilerinin toplantıda olması sebebiyle hiç kimse teslim alma zahmetinde bulunmadı.

Ben işimi bıraktım, depomu açtım, malları yükledim ama bir muhatap bulamadım. "Yarın telefon etsin, randevu alsın" diye mesaj gönderdiler. Yedekleriyle birlikte ücretsiz vereceğim ürünleri, en azından çocuklar şu günleri sağlıklı geçirsinler diye alacaklarına ellerinin tersiyle ittiler.

Atilla ÇEKER

 

MESAJ PANOSU

 

¦ İŞİTME Engelliler Milli Futbol Takımımız bugün saat 16.00'da Yenibosna Bahçelievler Stadyumu'nda Güney Kıbrıs ile eleme maçı oynayacak. Daha önce dünya şampiyonu ve dünya beşincisi olan takımımız Güney Kıbrıs'ı elerse Portekiz'de yapılacak finallere katılacak. (Melike Argis 0-555 328 22 69)

¦ KIRIK bardak, soğuk çay ve bayat poğaça kahvaltı hevesimi kırdı. Deniz kenarında son derece güzel bir mekan ama hizmet çok kötü. Sayın Kadir Topbaş Büyükşehir'e ait Sosyal Tesisleri hiç denetlemiyor mu? Böylesi güzel mekanlar daha iyi işletilmeli diye düşünüyorum. Deniz GENÇ

¦ DİVRİĞİ'nin sorunlarıyla hükümet ilgilenmiyor. Şikâyetlerimize yanıt bile verilmiyor. Mursal Barajı'ndan su alamıyoruz. İhalelerde partizanlık yapılıyor. Sonunda sorunlarımızı yarın Divriği'ye gelecek Deniz Baykal'a anlatacağız.

Mehmet AYDIN-DİVRİĞİ

 

Biliyor musunuz

 

¦ ÖĞRETMENLER, STK temsilcileri ve Validebağlılar’ın bugün 13.00'te Validebağ Öğretmenevi arazisinin Üsküdar Belediyesi'ne verilmesini protesto etmek için öğretmenevinin bahçesinde buluşucaklarını...

¦ İSTANBUL Özürlüler Merkezi Tiyatro Bölümü'nün önceki gün 'Kral Oidipus' adlı oyunu Harbiye Muhsin Ertuğrul'da sahnelediklerini...

 

KÖŞEMİZDEN İNTERNETE TAŞIDIĞIMIZ YAZILAR

 

Krizin faturası emekçilere çıkartılıyor

 

Maaşımız 614'den 530 dolara düştü

 

TRT'de örgütlü HABER-Sen Sendikası bir bildiri ile ek zam talebinde ısrar ederek "Türkiye, her geçen gün biraz daha uçurumun kenarına itiliyor. Nedeni, IMF politikaları, sorumlusu da AKP hükümetidir. AKP hükümeti, kumar borcunu ödemek için çocuklarına mendil sattıran babaları andırıyor. Sıkı mali politikalar, yüksek vergiler ve düşük ücretlerle bizi daha da yoksullaştırıyor" diyorlar.

"Sermaye kesiminin, vergi imtiyazlarıyla, teşviklerle, kısacası bizim paramızla servetini katlıyor" denilen açıklama özetle şöyle:

"2005 yılı toplu sözleşme görüşmelerinde hükümetin "Kamu emekçilerini enflasyona ezdirmeyeceğiz" sözlerinin bir aldatmaca olduğunu gördük.

Bugün ortaya çıkan gelişmeler de gösterdi ki; uygulanan ekonomik politikalar, döviz kurlarındaki artışlar ve izlenen yeni faiz politikalarıyla, ücretler düşmeye, emekçiler yoksullaşmaya devam edecek.

KESK-AR’ın araştırmalarına göre 16.1.2006'de ortalama bir kamu emekçisinin ücreti 614 $ düzeyinde iken, 9.6.2006 tarihinde 530 $ düzeyine düştü.

Demek ki, kamu emekçisinin ücreti enflasyon karşısında, şimdiden %2 düzeyinde erimiştir. Araştırmamızda çıkan sonuçlara göre:

 Kamu emekçisinin ilk altı ay için aldığı %2,5 artış, Mayıs ayı itibarıyla

%4.53 çıkan enflasyonun altında kaldı. Oysa hükümet yıllık enflasyon oranını %5 olarak öngörmüştü.

- Merkez Bankası'na göre, yıl sonu enflasyon beklentisi, %8-12 düzeyinde gerçekleşecek. Bu verilere göre kamu emekçilerinin ücreti %3-6 oranında eriyecek. Yani, kamu emekçisi 1994 ve 2001 krizlerinden sonraki en büyük yoksullaşma dalgasının mağduru olacak.

Dolayısıyla TRT yönetiminden ek zam talebimiz haklıdır ve meşrudur.

Hükümet sesimize kulak versin."

 

 Yunanlılar, Niğde yöresindeki yemekleri sahipleniyor

 

TÜRKİYE Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı tarafından Türkçe basılan 'Kapadokya Lezzetleri' kitabını okuduğumda Rumların, Gaziantep baklavalarını sahiplenmeden önce Niğde yemeklerini 'Rum yemeği' olarak tanımladığını görerek şaşırdım. Niğde Bor İlçesi anlatan 'Bor Şehri' kitabımda halen Niğde yöresinde yenilen yemekleri derlemiştim. Sula Bozis tarafından yazılan 'Kapadokya Lezzetleri' kitabında ise bu yemeklerin bölgede yaşamış Rumların yemeği şeklinde sunulduğunu gördüm. Öyle ki Niğde’nin Uluağaç köyünde doğmuş Anastasia Tanasoğlu tarifi ile 'Deveci Pilavı' yapılışı anlatılıyor. Mantarlı bulgur Niğdeli Rumların günlük yemeklerindendi, deniyor.

Tahinli pide dahi Rumların böreklerinden sayılıyor.

İşte yemek tarifleri verilerek, Hıristiyanların dini ve özel günlerde Kapadokya'da yaptıkları ve Rumlara mal edilen yemekler: Yoğurtlu çorba, köfteli çorba, domates çorbası, tahinli çorba, et çorbası, kuzu ciğeri

çorbası, acılı Salata, mercimek salatası, güveçte yumurta, mantarlı yumurta, pastırmalı yumurta, kaygana, un köftesi, çılbır, kuru bakla yemeği,

mercimek köftesi, lahana dolması, patlıcan dolması, kavurmalı börek, tahinli pide, yağlı bohça böreği, bakla dolması, mantarlı bulgur, nohut köftesi, kırmızı mercimekli bulgur, deveci pilavı, çömlekte mercimekli nohut yemeği, çömlek kebabı, sulu mantı, ayva dolması, kuru kayısı ve erik dolması, keşkek, koyun kaburga dolması, kaymaklı kadayıf, yoğurt tatlısı ve bu yemekleri tatlıları birer anlatı ile hangi özel dinsel günde yendiğini de kitapta yer veriliyor.

Kitapta yöresel kültür düğün v.s gibi kimi özel günler ile gelenek görenek olarak halen yaşananlarda kısmen Rumların yaşamı içinde aktarılıyor.

Bu kitap Tarih Vakfı'nca Türkçeleştirilirken, Kapadokya bölgesinde acaba bu yemeklerle ilgili bir inceleme yapıldı mı? Keza Yunanistan’da basılan bu kitap gibi Türkiye'ye göç edenler de, Yunanistan'daki kimi özellik yada yemekleri sahiplenen bir kitap yazsalar, bunu Yunanistan’da bir vakıf yayınlar mı? Acaba bu kitapta Rum yemekleri anılan yemeklerin tamamı Yunanistan'da halen de en geçerli yemek mi, yoksa Kapadokya’da mı bu yemekler devam ediyor?

Soruları uzatmak olası ama görünen o ki bu topraklarda yaşayanların ortak kullandıkları kimi özellikler bir yerde Yunanlılarca kendilerine mal edilmeye çalışılıyor. Oysa kitabın adında 'Kapadokya Lezzetleri' Kapadokyalı Rumların yemek kültürü yazılarak o bölgede yaşayan herkesin ortak yemekleri bir yerde Rumlarca tek taraflı sahiplenilmesini sanki Türkçe basım ile Tarih Vakfı'nca onaylanır gibi.

Düşündüren de bu!!

Ömer Fethi GÜRER

Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları