Ayıp değil mi yorgo?

Doğan ULUÇ
Haberin Devamı

George Stephanopoulos kitap turunda. Amerika'da 25 şehirde Clinton'ın başkanlığını hikaye eden kitabının promosyonu yapıyor. TV programlarına çıkıyor, gazete muhabirleriyle buluşuyor ve her konuşmasında ‘‘Bu benim için tarihi bir görev’’ diyerek yaptığı işin ‘‘kutsal’’lığını (!) vurguluyor.

New York'ta Rum Ortodoks Holy Trinity Katedrali'nin başpapazının oğlu George, Bill Clinton'ın başkanlık yarışına çıktığı 1991'den başlayıp dört yıl süreyle Clinton'ların yanında bulunmuş. Bill Clinton başkanlığa seçilince George'u Beyaz Saray'a almış, hem de başdanışman olarak. Clinton nerde, George orada. Başkanlık ofisi ‘‘Oval Room’’ yanında George'a oda verilmiş. Kabine toplantılarında, önemli davetlerde, kurşun geçmez limuzinlerde George hep Bill Clinton'ın yanı başında. Lider ülkenin yöneticisiyle adeta deri-kemik gibi bütünleşmiş. Niye olmasın ki? Milyonlarca dolarlık alışverişin kontrat imzalanmadan el sıkışarak noktalandığı bir güney eyaletinden gelen Clinton oğlu yaşında üstelik papaz oğlu George'un sadık, güvenilir kişi olduğuna inanmış.

Neticede Yorgo'nun George, Mihal'in Michael olduğu Amerika'lı Yunan toplumunda yaşından çok genç gösteren George Stephanopoulos kısa zamanda rüyasında görse hayra yormayacağı şöhret ve nüfuza kavuşmuş.

Amerika Başkanı'na devlet politikası hakkında akıl veren, Clinton'ların aile mahremiyetine dahi giren George bundan başka ne isteyebilir, öyle değil mi ? Başkan hakkında açılan soruşturmaların yoğunlaşması ve Hillary'nin sadakatinden şüphe duyması üzerine istikbal kaygısına düşerek 1996 da Beyaz Saray'daki görevini terkediyor.

İktidardaki başkanın eski başdanışmanına ilgi gösteren Columbia Üniversitesi'nden gelen bir hocalık teklifine olumlu yanıt veren, ABC TV'ye de yorumcu olarak alınan eski başdanışman ardından bir de kitap yazmaya başlıyor. Whitewater, Paula Jones, Monica gibi skandallara hedef olan Amerika Başkanı'na yakın bir kişinin anlattıklarının ‘‘best-seller’’ olacağı düşüncesiyle yayınevi George 2.5 milyon dolar peşin para ödüyor. Yeni milyoner George'un geçen hafta satışa çıkan kitabından iki alıntı:

‘‘Beyaz Saray'da yemek odasında Bill Clinton kahvaltı masasında. Hillary tepesine dikilmiş parmağını sallayarak öfkesini saçıyor. Clinton içine süt dökülmüş kaseye kapanmış tahılları ağzına doldurmaya devam ediyor’’

‘‘ABD Başkanı'nın yatak odasındayım. Hillary önümde kıyafet değiştirirken Clinton benimle konuşuyor. Rahatsız oluyorum ama dinliyorum’’. Kitabında Başkan ve eşi hakkında gereksiz dedikodu, suçlama ve kötülemeler var. Time Dergisi son sayısında kafa resmi altında ‘‘Neler Gördüm’’ başlığıyla George'u kapak konusu yaptı.

Sayesinde para, pul, şöhret ve unvan sahibi olduğu devlet başkanının özel hayatını, aile sırlarını kamuoyu önüne dökmesi çeşitli çevrelerde hoş karşılanmadı. Beyaz Saray'da adının geçmesi yasaklanan George TV yorumcuları, köşe yazarlarının ‘‘hain, nankör, arkadan hançerleyen ’’ nitelemelerine hedef oldu.

Oysa kitapta Clinton'lardan çok George'u öğreniyoruz. Washington'da bini bir para olan kongre personeli arasından sıyrılıp bugünkü konumuna ulaşan George'un gerçek karakterini 1994 de anlayan Hillary ''Sen bize hiç inanmadın. Artık sana güven duymuyorum.'' dediğini naklediyor. Basın sözcülüğünde stresten yüzünde çıkan sivilcileri sakal bırakıp kapattığını, gecede 10-12 kez uyandığını, depresyona girip psikiyatriste gittiğini, Monica'nın flört yaklaşımını açıklıyor.

Başpapaz oğlu Yorgo (George) henüz 38 yaşında. Güvene hıyanet yoluyla milyoner olduğu gibi Clinton'ların yıldızı sönene kadar TV'deki işinden de milyonlar kazanacak. Bekar Yorgo'yu muhtemelen zengin bir Rum kızıyla da başgöz edecekler. İstikbalinde parasal sorunu olmayacak. Ama öbür dünyaya göçene dek kimliğine yapışmış ‘‘hain, nankör, arkadan bıçaklayan’’ sıfatlarıyla birlikte yaşayacak.

Yazarın Tüm Yazıları