Ayı ile yatağa girmek!

GEÇEN hafta kaybettiğimiz Erdal İnönü’nün babası, büyük devlet adamı İsmet Paşa, 1960’lı yılların sonuna doğru, Amerika ile aramız açılınca şöyle demişti:

"Büyük devletlerle ilişki kurmak, ayı ile yatağa girmeye benzer!"

Dost bile olsa ayı, yatakta insanı ezer mi, tırmalar mı, ısırır mı, belli olmaz! Büyük devletlerin de çıkarları bozulunca ne yapacağı belli değildir. Şimdi Amerika ile Türkiye’nin durumu da İsmet Paşa’nın kırk yıl önceki sözlerine benziyor.

Amerika bir yandan "PKK ortak düşmanımızdır" diye sırtımızı sıvazlarken, bir yandan da,aba altından sopa gösterip "Sakın haa!.. Sakın Kuzey Irak’a girip askeri harekát yapmaya kalkışmayın. Ancak ben izin verirsem, göstereceğim yerlere bazı küçük, nokta operasyonlar yapabilirsiniz. Büyük operasyon olmaz, bozuşuruz ha!" diyor.

* * *

Başkan Bush limon gibi ekşi!

Boşuna uğraşmayın. Hiçbir limonu tatlılaştıramazsınız.

Ne kadar çaba gösterirsek gösterelim, Bush’un Türkiye’ye tatlı bakacağını ummak saflık olur. 1 Mart Tezkeresi’nin reddinden sonra durum bu hale geldi. (Tezkerenin reddinde Başbakan Erdoğan’ın hata payı yüksektir. Bu ayrı bir konu.)

Kinci Amerika şimdi 1 Mart reddinin intikamını alıyor.

Bush, Amerika’nın çıkarı olduğu sürece rol yaparak gülümseyecek ama "Bunlar kendilerini hálá stratejik ortak sanıyor" diye içinden bizimle dalgasını geçecek!

Bush-Erdoğan görüşmesinden alınan sonuç Türkiye açısından zayıftır. Bush, PKK’yı "ortak düşman" şeklinde nitelerken, sınır ötesi büyük operasyona kesinlikle karşı olduğu mesajını verdi. "PKK ortak düşmanımızdır" lafı herkesin hoşuna itti ama Bush dünyanın gözü önünde terör örgütüne sahip çıkacak değildi ya...

Görüşmenin özeti şu: Türkiye, ABD’nin izni olmadan, Kuzey Irak’ta büyük-küçük hiçbir bir operasyon yapamayacak. Hepsi ABD’nin iznine bağlı!

PKK kamplarının kapatılması, örgüt liderlerinin teslimi gibi konular da rafa kaldırıldı.

"Üçlü askeri mekanizma" gibi yuvarlak laflar eden Bush’un ısrarla "istihbarat paylaşımını" vurgulaması, oyalama taktiği!

Tayyip Bey, Oval Ofis’te Bush’la tokalaştıktan sonra parmaklarını saydı mı? Hepsi yerinde duruyor mu acaba?

Alınan sonuç, Türkiye’nin istekleri doğrultusunda değil ama ufak bir ilerleme var. Ancak, "Hamdolsun istediğimizi aldık" gibi laflarla durumun halka "zafer" gibi gösterilmesi milleti enayi yerine koymak olur!

* * *

İçinde bulunduğumuz durum "Kurt ve Turna" hikáyesini hatırlattı bana.

Öldürdüğü zavallı bir hayvanla kendisine ziyafet çeken kurdun boğazına kocaman bir kemik parçası saplanmış. Büyük acı içinde kıvranan kurt rastladığı bir turnaya:

"Boğazımdaki bu kemiği çıkarırsan sana istediğin ödülü vereceğim. Ne olur bana yardım et" diye yalvarmış.

Kurdun acı içinde kıvranmasına dayanamayan turna, uzun boynunu kurdun ağzına sokup kemiği çıkardıktan sonra kurda, kendisine nasıl bir hediye vereceğini sormuş.

Az önceki yalvarmalarını unutan kurt:

"Hediye mi istiyorsun?" diye haykırmış. "Seni gidi haddini bilmez kuş seni! Ben, başını kurdun ağzına soktuğunu ve kurdun da seni yemediğini torunlarına anlatman için hayatını bağışladım. Sen ise benden hediye istiyorsun ha? Fikrimi değiştirmeden çabuk git, gözümden kaybol!"

Kıssadan hisse: Dünyada iyiliğe iyilik sadece bir hikáyedir. Başkalarına güvenerek hayal kuranları ise tek şey bekler: Hayal kırıklığı!
Yazarın Tüm Yazıları