Aydın Candabak: Ustalarla birlikte olmanın zevki






Aydın CANDABAK
Haberin Devamı

İNSANIN öğretmenleri sadece okulda olmuyor.Hayatın her döneminde, müthiş dersler alacağı hocaları, ustaları hep bulunuyor.

İnsan yeter ki, ‘‘öğrenciliğe’’ açık olsun, ‘‘daha bilmem gerekenler vardır’’ gerçeğini kabul etsin.

Cumartesi akşamı, duygu dolu bir akşam geçirdim.

Meslekteki ilk hocalarımla, ustalarımla birlikte olma fırsatı yakaladım.

Eski Milliyet çalışanları diyorduk birbirimize.

Bugün farklı farklı kurumlarda çalışıyor da olsak, hepimiz ‘‘Eski Milliyetçi’’ydik.

Gözler nemlendi, yürekler sevgiyle attı.

Pek çok usta, pek çok dost, aynı duyguları yaşadı.

*

Sevgili Savaş Ay, 1954'ten bu yana kesintisiz olarak Milliyet'te yönetici ve yazar olarak çalışan duayenimiz Sami Kohen'in yanında, ‘‘eşantiyon’’ gibi beni de mikrofona çağırınca, ayaklarımın titrediğini hissediyorum.

O, mesleğe başladığında, ben daha doğmamıştım bile. Onun ardından ne denebilirdi ki...

Usta, konuşmasını yapıyor:

‘Hálá hergün gazeteye giderim. Dış Haberler Servisi'ne, Yazıişle-ri'ne uğrar, bir havayı koklarım. Sonra gider yazımı yazarım.’’

Günümüzün gelişen teknolojisinde, evinde içkisini veya kahvesini yudumlarken yazısını geçebileceği halde, 46 senedir gösterilen iş disiplinini görüyor musunuz?

Kalktığım masaya bakıyorum. Hasan Yılmaer ve İsmail Sivri ustalar sanki ne diyeceğimi bekliyor.

Yan masalarda Doğan Heper, Orhan Tokatlı, Halit Kıvanç, Vasfiye Özkoçak, Seraceddin Zıddıoğlu, Hasan Pulur, Altan Öymen, Tufan Türenç, Çetin Altan, Emin Çölaşan, Orhan Duru, Mehmet Ali Birand, Reha Muhtar, Yılmaz Çetiner, Özer Oral, Özer Yelçe, Yener Süsoy ve daha lise sıralarında örnek aldığım, gazetecilik eğitimi alırken ders gibi izlediğim büyük gazeteci Abdi İpekçi'nin ailesi oturuyor.

Ağzımdan ancak şu sözler dökülüyor:

‘‘Bu kadar usta arasında yetişmiş biri olarak, bugün anlıyorum ki, birazcık da kabiliyetim olsa, daha iyi yerde olurdum. Çok şey borçlu olduğum siz ustalarıma saygılar sunarım.’’

*

Üstad Çetin Altan, Hürriyet'i ‘‘Babıáli'nin salonu’’ olarak tanımlamıştı.

Milliyet de, benim için ‘‘Babıáli'nin mutfağı’’.

O mutfakta pişenler, yüzlerinin akıyla bugün salonları dolduruyorlar.

Yazarın Tüm Yazıları