Ayar bir kere bozulmasın...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Buna bir suikast teşebbüsü derseniz abartılı olur. Nitekim Trabzon Emniyet Müdürlüğü, olayın ‘‘suikast’’ lafını ağza almayı gerektirmeyecek kadar önemsiz olduğunu vurgulayan bir açıklama yaptı.

Ama Trabzon'un Araklı İlçesi'nde dün Başbakan Mesut Yılmaz'ın katılımıyla yapılacak bir tören yerinde şüpheli bir paket bulunduğunu ve bunun ‘‘patlatıldığını’’ da inkâr etmedi.

Böyle bir olayda yapılan değerlendirmeler genellikle çelişkilidir. Çünkü kimi abartır, kimi küçültür.

Galiba içinde bulunduğumuz ortamda asıl önemli olan Araklı'daki paketin içinden ne çıktığı değil. Böyle özü itibariyle küçümsenebilecek bir olayın bile bizi ne kadar tedirgin edebildiği...

Daha doğrusu Susurluk kazası sonucu ortaya çıkan gerçekler hepimizin kafasını öylesine allak bullak etti ki, devletin güvenlik güçlerinin bu tür kirli işlerden uzak olduğuna inandığımız, devlet içinde yuvalanmış çetelerin kökleriyle birlikte sökülüp atıldıklarından emin olduğumuz güne kadar biz bu ruh halini yaşamaya devam edeceğiz.

Nitekim Mesut Yılmaz'ın ‘‘Susurluk’’ konusunda ikide bir iman tazeleyip gerçekleri ortaya çıkarmaya kararlı olduğunu söylemesi ardından meydana gelen -belki de tamamen tesadüfi- olaylar dikkati çekiyor: Örneğin Yılmaz'ın önce helikopteri, sonra da uçağı son 20 gün içinde üç defa arıza yapıyor.

Ardından yukarıda sözünü ettiğimiz bombalı paket olayı yaşanıyor.

Ve hemen insanın aklına eski ‘‘çete’’ hikâyeleri geliyor:

İsterseniz bazılarını anımsatalım:

Taksim'deki 1 Mayıs 1977 katliamı sizce nasıl bir olaydı? Yani siz bunu o tarihin eli silahlı gençlerinin veya onların bağlı bulunduğu amatör terör örgütlerinin mi yaptığını sanıyorsunuz, yoksa devlet içindeki gizli güçlerin mi?

Bülent Ecevit'e 1980 öncesinde İzmir'in Çiğli Havaalanı'nda yapılmak istenen suikastın gerçek failleri ortaya çıkartılabildi mi?

Turgut Özal'a suikast yapmaya kalkan Kartal Demirağ'ın bu işi bireysel bir kararla yaptığına kaç kişi inanır?

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'i devirme teşebbüsünde bulunanların Türk devleti içinde yuvalanmış kişiler olduğunu bilmeyen kaldı mı? Dahası... Bir bakanın bu olaydaki rolü unutuldu mu?

İstanbul'daki Gaziosmanpaşa katliamı açıklanabildi mi?

Mesut Yılmaz'a geçen yıl Budapeşte'de yapılan saldırının arkasında devletle bağlantılı kişilerin bulunduğu yolundaki haberleri siz inandırıcı bulmuyor musunuz?

Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu suikastları ve Eşref Bitlis Paşa'nın ölümüyle ilgili sorulara verilmiş resmi yanıtlardan hiçbiri sizi tatmin etti mi?

Bu kadar olaydan hiçbirini aydınlatmayan -veya adınlatamayan- devletin o olayların suç ortağı gibi algılanmasında yadırganacak ne var?

Yılmaz'a geçmiş olsun, ama önce devletin içini temizlesin...



Yazarın Tüm Yazıları