Türkler ne diyor?

Farklı kesimlerden politikacıları dinliyorum.
“Onlarla konuşulmaz” diyenler var.
“Muhatap alınmaz” diyenler var.
Aşırı sağcı, ırkçı, yabancı ve İslam düşmanı neonaziler ile sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) yandaşlarının önünü çektiği Pegida gösterilerine sıradan vatandaşların da katıldığını savunup, “Konuşmak gerekir” diyenler de var.
Hata Pegida gösterilerine katılanların bazılarıyla diyalog başlatan politikacılar da var.
Alman meslektaşların ve Alman politikacıların en çok merak ettiği şey ise hem Türkiye Türklerinin, hem de Almanya’da yaşayan Türkler ile Türk kökenlilerin bu gelişmelerle ilgili olarak neler düşündüğü.

* * *

Rastladığım Alman politikacılar “Was sagen die Türken zu Pegida?” diye soruyorlar.
Yani “Türkler Pegida’ya ne diyor, Pegida hakkında ne düşünüyor?” diye soruyorlar.
Basın Merkezi’nde koridorlardan geçerken, bürolarında çalışan Alman gazeteci arkadaşlar da aynı şeyi soruyorlar.
Katıldığım televizyon ve radyo programlarında da öyle.
Türkiye’deki Türklerin Almanya’daki gelişmelerden endişe duyduklarını söylüyorum.
“Almanya’daki Türk vatandaşları ve Türk kökenli insanlar tedirginlik duyuyorlar” diyorum.
“Huzursuzlukları arttı” diyorum.
“Hatta korku duyuyorlar” diyorum.
Ve bunun da çok insani bir refleks, insani bir duygu ve tutum olduğunu söylüyorum.
Tabii özellikle de şunun altını çiziyorum...

“Almanya’da barış içinde birlikte yaşamı dinamitleyici nitelikteki bu gelişmelerden Türkler, Türk kökenliler ve diğer göçmen kökenliler değil, ilk planda sağduyulu Almanlar tedirgin olmalı” diyorum.
Çünkü bu tehlikeli gelişme yalnız çok büyük bir bölümü Müslüman olan Almanyalı Türklerin değil, bu ülkede yaşayan hepimizin sorunudur.
Özellikle de Almanya’nın, Almanların, Alman toplumunun sorunudur.
Bu gelişmelerden ilk planda Almanya, Almanlar ve Alman toplumu huzursuzluk duymalıdır.
Endişe duymalıdır.
Tedirginlik duymalıdır.
Hatta korku duymalıdır.

* * *

Hem Alman politikacılar hem de Alman medya mensupları “Türk hükümeti bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyor?” diye soruyorlar.
Onlara her devlet gibi Türkiye Cumhuriyeti devletinin de, iktidarda bulunan hükümetlerin de yurtdışında yaşayan vatandaşlarına, soydaşlarına sahip çıkmasının çok doğal olduğunu, olması gerektiğini hatırlatıyorum.
Onlarla dayanışma sergilenmesinin yadırganacak bir yönü olmadığını söylüyorum.
Ancak Almanya’daki tüm gelişmelerden bu ülkede iktidarda bulunan hükümet partileri ile muhalefetin sorumlu olduğunu hatırlatıyorum.
Bu sorunun Türkiye’nin değil, Almanya’nın sorunu olduğunu söylüyorum.
Bu ülkede yaşayan Türk vatandaşı Türklerin Almanyalı Türkler olduğunu söylüyorum.
Yani bu yurdun yurttaşları...
Bu ülkede yaşayan ve sayıları 1.5 milyonu bulan Türk kökenli insanın Alman vatandaşı olduğunu hatırlatıyorum.
Yani bu ülkenin vatandaşları...

* * *

İşte bu yüzden Alman politikacılar da, Alman medya mensupları da, İslam düşmanlığı yapan ve halkı bu ülkede, hatta Avrupa’da yaşayan Müslümanlara karşı kışkırtan Pegidacılara karşı kararlı bir tutum sergilemelidir.
Onlara gittikleri yolun doğru olmadığını göstermelidir.
Çok açık bir biçimde yanlış yoldasınız demelidir.
Hem de hiç zaman kaybetmeden.
Farklı dinden, farklı milliyetten, farklı etnik kökenden, farklı dilden ve farklı dilden insanların barış içinde birlikte yaşamalarının dinamitlenmesini beklemeden.