Nereden nereye

Güncelleme Tarihi:

Nereden nereye
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2014 10:33

TD-IHK kısa adıyla tanınan Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası’nın 10’uncu yıldönümü vesilesiyle Salı akşamı Berlin’de bir etkinlik düzenlendi.

Haberin Devamı

Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği’nde düzenlenen bu etkinlikteki tablo beni

Nereden nereye
birden 1960’lı yıllara götürdü.

Türklerin, 30 Ekim 1961 tarihinde Türkiye-Almanya arasında imzalanan İşgücü Sözleşmesi ile başlayan göçü düşündüm.
Sirkeci’den kalkan kara trenlere binip, ellerinde tahta bavullarla Münih’e inen kadınlı-erkekli Türk işçilerinin neler çekip, neler yaşadıklarını düşündüm.
Dortmund’daki, Duisburg’daki, Bochum’daki, Gelsenkirchen’deki, Herten’deki ve Almanya’nın başka kesimlerindeki maden ocaklarında yerin binlerce altında çalışan kara Türkleri düşündüm.
Krupp’ta, Mannesmann’da, Thyssen’de kızgın ateşin karşısında, hatta içinde çalışan Türkleri düşündüm.

* * *

Daimler-Benz (Mercedes), Volkswagen, BMW, Audi, Opel ve Ford işletmelerinde gün boyunca durmasını bilmeyen yürüyen bantta çalışan, zamanla yarışan, daha fazla para biriktirmek için saatlerce fazla mesai yapan Türkleri düşündüm.
Almanca bilmedikleri için yumurta almak istediklerinde horoz gibi öten, et almak için kuzu gibi meleyen Türkleri düşündüm.
Ama Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği’nde gördüğüm bu tablo çok farklıydı.

* * *

400’e yakın konuğun çok büyük bir bölümünü Almanya’nın çeşitli kesimlerinden gelen Türk kökenli işadamları oluşturuyordu.
Onlar gastarbeiter (misafir işçi) değil, işverendi.
Ama çok büyük bir bölümü misafir işçi çocuğuydu.
Almanya’da onlar gibi 95 bine yakın Türk kökenli işveren var.
Onlar, 460 bine yakın kişiye istihdam sağlıyor ve Almanya’nın ekonomik olarak daha da gelişmesine, güçlenmesine katkıda bulunuyorlar.
50 yıl önce kimin aklından geçerdi böyle bir tablo?
Kimsenin...
O tablonun başka boyutları da vardı...

* * *

Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Genel Başkan Yardımcısı ve Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz oradaydı.
SPD’li Berlin Çalışma ve Uyum Senatörü Dilek Kolat da.
Aynı partiden Federal Meclis milletvekili Gülistan Yüksel de...
Yeşiller Partili Federal Meclis milletvekilleri Ekin Deligöz ve Özcan Mutlu da...
Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Merkez Karar Yürütme Kurulu Üyesi ve Berlin Sağlık Senatörlüğü Müsteşarı Emine Demirbüken-Wegner de...
Kimin aklına gelirdi böyle bir tablo bundan 50 yıl önce?
Kimsenin...
Bu, ileriye dönük olarak umut verici bir tablo...
Bu iç açıcı bir tablo...

* * *

O tabloda “Ben de Almancı çocuğum” diyen Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu vardı...
O tabloda kızı Stuttgart’ta başkonsolosluktaki görevi sırasında dünyaya gelen ve “Kızım tam bir Süebyalı” (Schwabe) diyen Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır da vardı...
Hollanda’da doğup büyümüş, kendisini Türkçe iyi ifade edemediği için “Türkçem yamuk” diyen piyanist Karsu Dönmez vardı o tabloda.
Türkçe parçalar çalıp söyledi...
Hem de Laz şivesiyle bile...

* * *

İşte bu tablo bana Almanya’daki, Avrupa’daki Türk kökenli toplumun nereden nereye geldiğini düşündürdü...
TD-IHK’nın Başkanı Rolf A. Königs, ileriye dönük olarak çok olumlu bir tablo çizdi.
Hem de haklı olarak...
Büyükelçilikteki 10’uncu yıl etkinliğinde TD-IHK’nın ilk Başkanı Kemal Şahin vardı...
Ama gözler TD-IHK’nın yıllarca başkanlığını yapan Dr. Rainhard Freiherr von Leopaechting’i de aradı...
Ama yoktu...
Von Leopaechting’in yokluğu da tablodaki eksiklikti...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!