Milli Marş, oy ve uyum

Güncelleme Tarihi:

Milli Marş, oy ve uyum
Oluşturulma Tarihi: Haziran 25, 2018 10:37

Alman Futbol Milli Takımı’nın Türk kökenli oyuncuları Mesut Özil ve İlkay Gündoğan’ın Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Londra’da buluşmaları, Alman toplumunun hemen hemen her kesimi tarafından eleştirilirken, uyum tartışmalarını da yeniden gündeme getirdi.

Haberin Devamı

Milli Marş, oy ve uyum
SAĞ popülist Almanya İçin Alternatif’ten (AfD), Yeşiller’e, Sol Parti’den Sosyal Demokrat Parti’ye (SPD), muhafazakar Hıristiyan Demokrat Birlik Parti’den (CDU) Hıristiyan Sosyal Birlik Parti’ye (CSU), liberal geçinen Hür Demokrat Parti’ye (FDP) kadar hepsi de Türk kökenli bu iki oyuncuya ateş püskürdüler.
Bu ülkenin şekillenmesinde söz sahibi politikacılar, “Nasıl olur da Alman Milli Takımı’nda forma giyen bu oyuncular, demokratik değerleri ayaklar altına alan diktatör Erdoğan’la fotoğraf çektirip, seçim kampanyasına alet olabilirler?” diye fırtına kopardılar.
“Bunların Alman Milli Takımı’nda yeri yok” diyenler oldu.
“Atın bunları Alman Milli Takımı’ndan” diyenler de.
Radyosundan televizyonuna, gazetesinden dergisine kadar Alman medyası da benzer bir tutum izlemeyi yeğledi.
Ama Alman Milli Takımı’nın Teknik Direktörü Jogi Löw, bu çatlak seslere aldırış etmedi.
Bildiğini ve doğru olanı yaptı.
Mesut Özil ile İlkay Gündoğan’ı kadroya aldı.
Ama Alman Milli Takımı’nın Meksika karşısında aldığı yenilgi üzerine gözler yeniden Mesut Özil ile İlkay Gündoğan’a çevrildi.
İlkay Gündoğan, takımda yer almadı.
Mesut Özil ise nerdeyse Meksika yenilgisinin tek suçlusu ilan edildi.

Haberin Devamı

***
Evet, Mesut Özil, Meksika karşısında varlık gösteremedi.
Beklenen performansı sergileyemedi.
Ama saha da Mesut Özil’in dışında 10 futbolcu daha vardı.
Onlara pek dokunan olmadı.
Ancak Mesut Özil’in Alman Milli Marşı’nı söylememesi yine sorun haline getirildi.
11 kez U 19’da, 16 kez U 21’de ve 91 kez Alman A Milli Takımı’nda milli forma giyen Mesut Özil’in Almanya ile bütünleşemediğini, Almanya’ya uyum sağlayamadığını bile ileri sürenler oldu.
Her ne kadar öyle çok da futbol tutkunu olmasam da, karşılaşmaların çoğunu televizyondan izledim.
Kendi ülkelerinin milli marşları çalınırken bazı futbolcuların da sessiz kaldıklarını gördüm.
Bunlar arasında bio Fransız, bio Arjantinli, bio Brezilyalı, bio Nijeryalı futbolcular da vardı.
Ama kimse de bunların neden milli marşlarını söylemediklerini sorgulamadı.

Haberin Devamı

***
Aynı durum Türkiye’de dün yapılan Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri seçimleri öncesi Almanya’daki Türk vatandaşlarının sandık başına gidip oy kullanmalarıyla ilgili haber ve yorumlarda da dikkat çekti.
Yayınlanan röportajlarda ve haberlerde, geçen yıl Türkiye’de yapılan referandumda Almanya’da yaşayan Türklerin, Türkiye Türklerinden daha yüksek oranda “Evet” oyu verdiklerine dikkat çekilerek, “Kendileri demokratik hukuk devletinin tüm imkanlarından yararlanan ‘Almanya Türkleri’ neden böyle davranıyorlar acaba?” sorusu hep ön plana çıkarıldı.
Aynı röportaj ve haberlerde, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceklerini söyleyenlerin demokrasiyle de, demokratik hukuk devleti anlayışıyla da sorunları olduğuna yer verildi.
Tabii, bu durum genelde Almanya Türklerinin yaşadıkları ülke ve topluma uyum sağlayamadıkları ve uyum sağlamak istemedikleri şeklinde yorumlandı.

Haberin Devamı

***
Almanya’da 24 Eylül 2017 tarihinde yapılan genel seçim sonuçlarına bakıyorum.
61.5 milyon seçmenden yüzde 76.2’si, yani 46 milyon 515 bin 492’si oy kullanmış.
Bu seçmenlerden 5 milyon 878 bin 115’i ırkçı, İslam düşmanı sağ popülist AfD’ye oy vermiş.
Türk kökenli Alman seçmenler değil, bio Almanlar, AfD’yi üçüncü güçlü parti olarak Federal Meclis’e taşımış.
Neonazilerin oluşturduğu aşırı sağcı Almanya Nasyonal Demokrat Parti (NPD) aynı seçimde 170 bin 20 oy almış.
Bunlar resmî veriler.
Federal Seçim Kurulu’nun verileri.
Bu partiler, Almanya’daki demokratik hukuk devleti ilkelerine meydan okumakta, devre dışı bırakmayı hedeflemekte.
Ama nedense Alman politikacılar da, Alman medyası da bu partilere destek veren, oy veren milyonlarca Alman seçmenin bu ülkeye uyumunu daha doğrusu uyumsuzluğunu, çoğulcu demokratik değerlere saygısızlığını görmezden, duymazdan gelip, gündeme getirmemektedir.
Bizce Almanlar suçu hep diğerlerinde arayacaklarına, işe önce kendi kapılarının önünü temizlemekle başlamalıdır.

BAKMADAN GEÇME!