Japonya’ya ‘Gastarbeiter’ (misafir işçi)

Güncelleme Tarihi:

Japonya’ya ‘Gastarbeiter’ (misafir işçi)
Oluşturulma Tarihi: Nisan 08, 2019 09:45

Japonya, 127 milyon nüfuslu Büyük Okyanus’ta takımadalardan oluşan bir Doğu Asya ülkesidir. Dünyada ekonomik güç olarak üçüncü sırada yer almaktadır. Yaşam süresi beklentisi sıralamasında da öyle. Ortalama yaşam süresi erkeklerde 81’e, kadınlarda 87’ye ulaşmaktadır.

Haberin Devamı

Japonya’ya ‘Gastarbeiter’ (misafir işçi)
BU sürenin önümüzdeki yıllarda sistematik olarak artacağına kesin gözüyle bakılmaktadır.
Ama bu aynı zamanda Japonların yaşlanan bir toplum olma yolunda hızla ilerlediğini de göstermektedir.
1989 yılında 65 yaş üstündekilerin oranı yüzde 11.6 olduğu halde 2017’de bu oran yüzde 28.4’e ulaşmıştır.
Yani Japonya’da neredeyse her üç kişiden biri 65 yaşın üzerindedir.
Ve 2060 yılında 65 yaşın üzerindekilerin oranının yüzde 48’i bulacağından hareket edilmektedir.
Tabii nüfusun yaşlanması iş piyasasına da yansımaktadır.
Nitekim daha şimdiden ülkede çalıştırılacak işçi ve uzman eleman bulma sıkıntısı yaşanmaya başladı bile.
İşte bu darboğazı aşabilmek için hükümet başta komşu ülkeler Çin, Vietnam, Filipinler ve Endonezya olmak üzere yurt dışından işçi getirmek için harekete geçti.
Nisan ayı itibariyle uygulama da başlatıldı.
Hedef, önümüzdeki yıllarda 345 bin ‘Gastarbeiter’ (misafir işçi) getirmek.
İlk etapta ise yaşlı bakımı, tarım, gastronomi ve inşaat dallarında çalıştırılmak üzere kadın ağırlıklı 47 bin eleman getirilmesi hedefleniyor.
Ama en çok 5 yıl süreli çalışma vizesi verilecek.
Ve eş ile çocukların gelmelerine ise kesinlikle izin verilmeyecek.
5 yılını dolduran geldiği ülkeye geri dönecek.
Önümüzdeki yıllarda da, inşaat ve gemi yapımında çalıştırılmak üzere bu alanlarda eğitim görmüş ‘uzman eleman’ getirilmesi hedefleniyor.
Onlar için de ilk ‘çalışma vizesi’ 5 yıl ile sınırlı olacak.
Ama eş ve çocuklarını yanlarına alma izni de verilecek.
5 yıllık süreyi dolduran ‘uzman elemanlar’, istemeleri halinde Japonya’da süresiz çalışma ve ikâmet etme hakkına sahip olabilecek.
İşte tam da Almanya’nın 1955 yılında İtalya ile başlatıp, 1961’de Türkiye ve daha sonraki yıllarda diğer ülkelerle sürdürdüğü ‘Gastarbeiter’ (misafir işçi) getirme uygulaması.

*

Haberin Devamı

Aslında yıllar sonra Almanya’da da benzer sıkıntılar yaşanmakta.
Bertelsmann Vakfı adına yapılan bir araştırmaya göre, önümüzdeki 40 yıl içinde Almanya’nın her yıl 260 bin göçmen iş gücüne ihtiyacı olacak.
Ve bu ihtiyaç kesinlikle Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden geleceklerle karşılanamayacak.
Bu yüzden 2035 yılına kadar yılda AB üyesi olmayan ülkelerden 146 bin iş gücü sağlanması kaçınılmaz olacak.
2036-2050 yılları arasında bu rakam 170 bini, 2051-2060 yılları arasında da 200 bini bulacak.
Almanya’da emeklilik yaşı 70’e yükseltilse bile göçmen işçiye hep ihtiyaç duyulacak.
İleriye dönük olarak emeklilerin finansmanı için bu kaçınılmaz olacak.
Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine göre Almanya’da ortalama yaşam süresi şu anda erkeklerde 78.9’u, kadınlarda 83.1’i bulmaktadır.
Bu sürenin önümüzdeki yıllarda sistematik olarak artmasına kesin gözüyle bakılmaktadır.
Ayrıca 1950 yılında 65 yaşında Almanya’da emekli olan biri ortalama 13 yıl emekli aylığı alırken, bugün emekli olanların ortalama 20 yıl emekli aylığı almalarından hareket edilmekte.
2060 yılına kadar bu sürenin daha da artmasına kesin gözüyle bakılmakta.
1955 yılında çalışan her 5 kişi bir emekliyi finanse ederken, günümüzde çalışan her 2 kişi bir emekliyi finanse etmektedir.
Yani çalışan 34 milyon 600 bin kişi 17 milyonun üzerinde emekliyi.
2060 yılında çalışan 100 kişinin 57 emeklinin finansmanını üstlenmesinden hareket edilmektedir.
Bu da önümüzdeki yıllarda emekli aylıklarının finansmanında çok ciddi sorun ve sıkıntılar yaşanacağını göstermektedir.

*

Haberin Devamı

İşte bu yüzden, nesiller arası adaletsizlikler yaşanmasına meydan vermemek için, ‘kontrollü göç’ yolunda gereken yasal düzenlemeler şimdiden hayata geçirilmelidir.
Tabii buna paralel olarak Almanya’da farklı kesimlerde artan yabancı düşmanlığına karşı kararlı bir mücadele de verilmelidir.
Çünkü şu anda olduğu gibi bundan sonra da Almanya’nın göçe de göçmenlere de göçmen kökenlilere de yabancılara da ihtiyacı olacaktır.
Hem de her zamankinden daha fazla.

BAKMADAN GEÇME!