‘İçimiz hep vatan diyor’

Güncelleme Tarihi:

‘İçimiz hep vatan diyor’
Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 2019 12:53

Belçika’ya 1964’te gelen, maden ocakları ve otomobil fabrikasında çalıştıktan sonra kendi müzik derneğini kurarak saz dersleri vermeye başlayan İsmail Erdoğdu, 55 yılın ardından hâlâ Türkiye hasretini canlı tutuyor.

Haberin Devamı

ESKİŞEHİR’de 1947’de doğan ve Hatice Erdoğdu ile evliliğinden 3 çocuğu, 5 torunu olan İsmail Erdoğdu, 55 yıllık gurbet hikayesini anlattı. Erdoğdu, Türkiye ile Belçika arasında 1964 yılında imzalanan anlaşmanın ardından amcasının yardımıyla maden ocaklarıyla isim yapmış Limburg bölgesine geldi. Belçika’ya geldiğinde henüz 17 yaşında olan Erdoğdu, “Amcam beni Belçika’ya okusun, adam olsun diye getirdi ancak lisan yetersizliği nedeniyle okuyamadık. Okuyamayınca işçi oldum” dedi.

‘İçimiz hep vatan diyor’

600-700 METRE YERİN ALTINA İNİYORDUK
Belçika’ya ilk geldiğinde 8 yıl boyunca maden ocaklarında çalıştığını belirten Erdoğdu, şunları söyledi: “1965’te madene başladım. Yaşım küçük olduğu için işe almadılar. 18 yaşımdan gün alınca, haftada iki gün okul, üç gün işe gittim. Sonra devamlı çalışmaya geçtim. Maden ocaklarında 660-735 metre yerin altına iniyorduk. Toz, toprak, pislik, hepsi mevcuttu. Madene girdiğimin ilk günüydü, lisan yok. Getir, götür diyorlar anlamıyorsun. İşten çıkınca elimiz yüzümüz kapkara, birisi İsmail diye bağırıyor, sesi tanıdım ama yüzlerimiz o kadar siyahtı ki amcamın bana seslendiğini anlayamadım. İşimiz kolay değildi. Ağır işler vardı. Belçikalılar bizi boşuna çağırmadı. Ülke ekonomisini kalkındırmamız için çağırdılar. Bizim de burada çok büyük katkımız oldu. Ne iş verdilerse çalıştık.”

Haberin Devamı

‘İçimiz hep vatan diyor’

‘SİNİRLENİNCE ‘EY TÜRK’ DERDİ’
“Maden ocaklarının ardından da 25 yıl Ford otomobil fabrikasında çalıştım. İlk zamanlarda çok iyi çalışma arkadaşlarım vardı. Ancak bazı ırkçı söylemlerle de karşılaşıyorduk. Bir çalışma arkadaşım öldükten sonra da Belçika’da kalıp kalmayacağımı soruyordu. Bir başka arkadaşım iyi geçindiğimiz zamanlarda İsmail derdi, kızdığı zaman ‘Ey Türk, ey Türk’ diye seslenirdi. Çok iyi anlaştığı Belçikalı arkadaşlarım da oldu Bize gelince börek çörek ikram ediyoruz. Onlar da ‘Bizim Waffle’ımız var’ diyorlar. Öyle anlaşıyorduk.”

Haberin Devamı

‘MADENCİ AMCA’DAN İSMAİL HOCA OLDUK’
“Emekli adama, ‘Zamanı olmayan adam’ derler. Belçika’ya gelirken sazımla geldim ve hiç sazımı bırakmadım. 2000 yılında emekli oldum. Şimdi hocalık yapıyorum. Müzik derneği kurdum. İlk geldiğimde bana ‘Eskişehirli terzi Hasan’ın yeğeni’ dediler. Düğünlerde müzik çalmaya başlayınca ‘Çalgıcı İsmail’ dediler. Sonra kaset çıkardım. Orada ekmeğimizi kazandığımız maden ocaklarını anlattım. Dışarda beni görenler ‘Madenci Amca’ (Charbonnieres Amca) diye seslenmeye başladı. Şimdi de İsmail Hoca olduk. Sık sık nereye defnedilmek istediğimi düşünüyorum. Belçika’ya mı Türkiye’ye mi? Çocuklarımız, torunlarımız Türkiye’ye gittiğinde aile mezarlığına pek gitmiyorlar. Mezarlığa da gidip bir dua okumak lazım. Burada defnedilsek, o nasıl olur? Ne olursa olsun, içimiz hep vatan diyor.”

BAKMADAN GEÇME!