Basın özgürlüğüne ‘JA’, karalamaya ‘NEIN’

Güncelleme Tarihi:

Basın özgürlüğüne ‘JA’, karalamaya ‘NEIN’
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2019 10:10

Düşünceyi ifade ve basın özgürlüğü ile ilgili Alman Anayasası’nın 5. maddesinde, “Herkesin düşüncesini söz, yazı ve resimle serbestçe açıklayıp yayma ve herkese açık kaynaklardan hiçbir engele uğramadan bilgi edinme hakkı vardır. Basın özgürlüğü ile radyo ve film aracılığıyla haber verme özgürlüğü güvence altındadır. Sansür uygulanamaz” denilmektedir.

Haberin Devamı

Basın özgürlüğüne ‘JA’, karalamaya ‘NEIN’
HER türlü özgürlüğü savunan bir birey olarak basın özgürlüğüne “JA” diyorum. Hem de sonuna kadar. Ama insan onuruyla oynanmasına ve karalamalara, çamur atmalara da aynı kararlılıkla “NEIN” diyorum.
Alman Devlet Televizyonu Birinci Kanalı ARD’de ‘ttt’ kısa adıyla tanınan ‘titel-themden-temperamente’ programında, bu ayın başında Dersim İsyanı’yla ilgili ‘Unutulan Katliam-Atatürk Alevileri Nasıl Öldürdü’ başlıklı ‘sözde bir belgesel’ yayınlandı.
Bu, adeta Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e dönük bir karalama kampanyasıydı.
Atatürk için, “Tek milli devlet, tek lider, tek dil, tek din için kelimenin tam anlamıyla cesetleri çiğneyerek geçti” denildi.
“Dersimli Alevilere karşı ne kadar vahşice bir tutum sergilediği Türkiye’de yeni bulunan bir belgeyle ortaya çıktı” denildi.
İnsan iskeletleriyle dolu görüntülere yer verilirken, “Ağırlıklı olarak kadın ve çocuk kemikleri. Bu mağara Tunceli’dedir. Türkiye’de eski adı Dersim. 1937-1938 yıllarında birçok katliamın gerçekleştiği bir bölge” denildi.
“Resmî verilere göre 13 bin Dersimli Türk askerleri tarafından öldürüldü. Tahminlere göre 50 binin üzerinde. Bununla Türk devleti eritmek (asimile etmek) için Alevilere bir ders vermek istedi” denildi.
Berlin’deki Türk Büyükelçiliği aracılığıyla Türkiye’nin nazi Almanya’sına 20 ton zehirli gaz siparişi verdiğini içeren Atatürk imzalı bir belge ekrana getirilirken, Dersim’de, Alevilerin bu zehirli gazla katledildiği ileri sürüldü.
“Atatürk Türkiye’yi modern bir milli devlet yapmak istiyordu. Bu yüzden de Nazi rejimiyle işbirliği yaptı. Almanların zehirli gazı vardı, Atatürk’ün de buna ihtiyacı vardı” denildi.

Haberin Devamı

Basın özgürlüğüne ‘JA’, karalamaya ‘NEIN’

*
O dönemle ilgili araştırmalar yapan tarihçi yazar Sinan Meydan, “Sözü geçen belgenin varlığı çoktan biliniyor. Yeni bir şey değil. Ama Almanya da İngiltere de Türkiye’ye zehirli gaz satmamıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar Türkiye’de kimyasal gaz yok” diyor.
Acaba olmayan zehirli gaz Dersim’de nasıl kullanılmıştır?
Zehirli gaz siparişini içeren yazıyı bulan ARD, acaba nazi Almanya’sının Türkiye’ye bu zehirli gazı gönderdiğini gösteren belge veya belgeleri neden bulamamıştır?
Yoksa araştırmış, ama olmadığı için bulamamış mıdır?
Nazi rejimiyle işbirliği yaptığı çamuru attıkları Atatürk, nazi zulmünden kaçan Ernst Reuter, Ernst Hirsch, Bruno Taut, Fritz Baade, Erich Auerbach, Clemens Holzmeister, Paul Hindemith’in de aralarında bulunduğu birçok Alman aydına kucak açmıştır.
Altı dakika süren programda etnik ve dinsel ayrımcılığa yer olmayan Türkiye Cumhuriyeti devletinin temellerini atan Atatürk’ün özgürlük, laiklik, kadın-erkek eşitliği politikasına karşı çıktıkları için Dersim bölgesindeki aşiret reislerinin, ağalarının, derebeylerinin Türk devletine karşı savaş açtıklarından hiç bahsedilmemiştir.
İktidarlarının ellerinden gitmekte olduğunu gören aşiret ağaları ile reislerinin, derebeylerin ve adamlarının Ruslarla, İngilizlerle Fransızlarla işbirliği yapıp Türk devletine savaş açtıklarından da.
Çıktığı televizyon programlarında Dersim’le ilgili olarak Atatürk’e haksızlık yapıldığını hep dile getiren Cem Vakfı Genel Başkanı ve Alevi Vakıfları Federasyonu Onursal Başkanı İzzettin Doğan’ın, “Alevileri Atatürk’ten uzaklaştırmak, Alevilerin Atatürk sevgisini azaltmak için ortaya atılan iddialardır bunlar” sözlerine ARD kulaklarını tamamen tıkamıştır.
*
UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu), Atatürk’ün doğumunun 100’üncü yıldönümü olan 1981 yılının tüm dünyada ‘Atatürk Yılı’ olmasına karar vermiştir.
Gerekçe olarak da, “Atatürk, uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişi, olağanüstü reformlar gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşan ilk lider, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün hayatı boyunca insanlar arasında renk, din ve ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz bir devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur” denilmiştir.
Bu dünyada bir ilktir ve tekildir.
ARD buna da yer vermemiştir.
Ama asıl üzüntü verici olanı ise Almanya’da 3 milyonun üzerinde Türk vatandaşı ve Türkiye kökenli insan yaşadığı halde, kendilerinin de ödedikleri harçlarla ARD’nin bu ‘karalama ve tarihi çarpıtma kampanyasına’ Köln, Berlin, Hamburg gibi bazı kentlerde düzenlenen çok düşük katılımlı protesto gösterilerinin dışında, doğru dürüst tepki gösterilmemesidir.
Yazık.
Hem de çok yazık.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!