Aşırı sağcılar çıldırdı

Güncelleme Tarihi:

Aşırı sağcılar çıldırdı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 26, 2019 11:30

Demokrasinin yerleşik olduğu ülkelerde demokratik hukuk devleti ilkeleri geçerlidir. Bu, hem Avrupa ülkesi hem de Avrupa Birliği (AB) üyesi olan Avusturya için de geçerlidir. Avusturya Anayasası’nın 18. maddesinde “Tüm devlet, kamu yönetiminde temel hukuk ilkelerini esastır” denilmektedir.

Haberin Devamı

Aşırı sağcılar çıldırdı
ANCAK 2017 yılında yapılan genel seçimlerinin ardından Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ile aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) kurduğu koalisyon hükümetiyle durum değişti. 

Adı “Özgürlük” olduğu halde, tüm özgürlükleri devre dışı bırakmayı hedefleyen FPÖ, demokratik hukuk devletinin temel ilkelerini yok etmek için harekete geçti.
FPÖ, Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyen ve çoğu Avusturya vatandaşı olan Türkiye kökenlilerin Avusturya’yı terk edip, “Erdoğan’ın ülkesine” gitmelerini istedi.
FPÖ, Türklere ve Müslümanlara karşı yıllardır sürdürmekte olduğu ırkçılığı daha da artırdı.
Hatta geçen yıl FPÖ’nün sosyal medyada paylaştığı bir videoda, “Yeni yıl itibariyle kullanıma girecek sigorta kartlarında fotoğraflar da yer alacak. Böylece yasa dışı işlemler yapılması engellenecek” denirken, ‘Ali’ ve ‘Mustafa’ isimleri kullanıldı.
Yani çok açık bir biçimde Türklere ‘çamur atıldı’, ırkçılık sergilendi.
İşte şimdi de FPÖ’lü Avusturya İçişleri Bakanı Herbert Kickl, ülkede suç işleyen sığınmacıların mahkemelerde yargılanmadan ve yargılama sonuçlarını beklemeden sınır dışı edilmeleri gerektiğini savundu.
Hatta, “Ben politikanın hukuka değil, hukukun politikaya uyması gerektiği şeklindeki temel ilkeden yanayım” diyerek, demokratik hukuk devleti ilkelerini benimsemediğini gizlemedi.
Yani demokratik hukuk devleti ilkelerinin devre dışı bırakılmasından yana olduğunu söyledi.
*
Fransa’da da aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) öyle.
Eski adı Ulusal Cephe (FN) olan aşırı sağcı Ulusal Birlik’in lideri Marine Le Pen, “Avrupa’nın en büyük düşmanı AB’dir” diyerek ‘Medeniyetler Projesi’, ‘Demokrasi Projesi’, ‘Dayanışma Projesi’ olarak nitelenen AB’ye adeta savaş açtı.
Marine Le Pen, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Almanya Başbakanı Angela Merkel’le imzaladığı Fransız-Alman dostluğunun ve her alanda iş birliğinin pekiştirilmesini içeren ‘Aachen Sözleşmesi’ ile Fransa’ya ait Alsas bölgesinde hakimiyetin Almanlara geçtiği ‘yalanıyla’ iki tarafa da çamur attı.
Hatta Cumhurbaşkanı Macron’u “Fransa’nın çıkarlarını satmak ve Fransa’ya ihanet etmekle” bile suçladı.
*
Almanya’da sağ popülist parti ‘Almanya için Alternatif’ (AfD) de öyle.
AfD de Macron’u “Almanya’nın parasına göz dikmekle” suçladı.
AfD, bu hafta bir utanca daha imza attı.
Bavyera Eyalet Parlamentosu’nda 22 Ocak’ta Nazi kurbanlarını anma töreninde Almanya Yahudi Cemaati’nin eski Başkanı olan Münih İsrail Kültür Toplumu Başkanı Charlotte Knobloch’un AfD’yi “Anayasa düşmanı bir parti” olarak nitelemesi üzerine sağ popülist AfD mensubu milletvekillerinin çoğu oturum salonunu terk etti.
Charlotte Knobloch’un, “Bu sözde Almanya için Alternatif’in politikasının temeli kin ve dışlamadan oluşuyor. Bu parti bizim demokratik anayasamızın temel ilkeleriyle bağdaşmıyor” demesi AfD’lileri küplere bindirdi.
Charlotte Knobloch, 1932 yılında Münih’te doğmuş.
Babası Yahudi kökenli bir avukatmış.
Evlerinde hizmetçi olarak çalışan bir Alman kadının “Evlilik dışı çocuğum” diyerek sahip çıkması sayesinde Naziler tarafından Theresienstadt Toplama Kampı’na götürülmekten kurtulmuş.
Babası Nazi Toplama Kamplarında ‘köle işçi’ olarak yıllarca zorla çalıştırılmış.
Ama yine de hayatta kalıp kurtulmayı başarmış.
Aslında AfD’li milletvekillerin bu ‘demokrasi ayıbı’ beni hiç de şaşırtmadı.
AfD Thüringen Eyalet Teşkilatı Başkanı Björn Höcke, “Biz Almanlar, yani bizim halkımız, başkentlerinin kalbine utanç anıtı (Holokost-Yahudi soykırımı anıtı) diken dünyanın tek halkıdır” diyerek Nazilerin Yahudi soykırımını adeta yok saymıştır.
AfD Genel Başkanı Alexander Gauland, “Hitler ve Nasyonal Sosyalistler dönemi, bin yıllık Alman tarihinde sadece bir kuş pisliğidir” diyerek Yahudilere girişilen soykırımı yok saymıştır.
*
İşte Avusturya’da, Fransa’da, Almanya’da ve daha birçok Avrupa ülkesinde aşırı sağcılar ve sağ popülistlerin bu tutumu sağduyulu herkese “Aşırı sağcılar çıldırdı, tamamen çıldırmış bunlar” dedirtiyor.

BAKMADAN GEÇME!