Herkesin Cumhurbaşkanı

Güncelleme Tarihi:

Herkesin Cumhurbaşkanı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 18, 2015 00:00

Almanya’nın 8’inci Cumhurbaşkanı olarak 1999-2004 yılları arasında görev yapan ve 2006 yılında yaşamını yitiren Johannes Rau’yu ilk kez 1970’li yılların ikinci yarısında Bochum Ruhr Üniversitesi’nde öğrenim yaparken tanıdım.

Haberin Devamı

Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Bilim ve Araştırma Bakanı’ydı o zamanlar.

Birkaç yıl sonra NRW Eyalet Teşkilatı Başkanlığını da üstlendiği Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Merkez Karar Yürütme Kurulu üyesi olarak Bochum kent merkezinde düzenlenen bir seçim kampanyası etkinliğine katılmıştı.

Herkesin Cumhurbaşkanı


Tabii o günlerde 45’ini aşmış Johannes Rau’nun sonradan Almanya’nın Cumhurbaşkanı olacağı da, yollarımızın Düsseldorf’ta, Bonn’da ve Berlin’de kesişeceği de aklımın ucundan bile geçmemişti.

1978-1998 yılları arasındaki NRW Eyalet Başbakanlığı döneminde Rau ile birkaç kez söyleşi yaptım.

Her seferinde de 800 bine yakın Türk vatandaşının da yaşadığı eyalette yabancıların uyum sağlamalarının gerçekleştirilmesi için neler yapılması gerektiği konusunda gerçekten kafa yorduğunu saptadım.

* * *

1993 yılında 28 Mayıs’ı 29’u Mayıs’a bağlayan gece aşırı sağcı, yabancı düşmanı neonaziler tarafından Solingen’de tek suçları Türk olmak olduğu için beş yurttaşımızın cayır cayır yakıldıkları binanın kalıntılarının önünde aynı sabah yüzünden gerçekten acı çektiği gözlenen bir Eyalet Başbakanı Rau’ya değil, insan Rau’ya tanık oldum.

Üzgündü...

Hüzünlüydü...

Acı, öfke ve utanç doluydu...

Johannes Rau, daha sonraki günlerde yaptığı açıklamalarında, o korkunç tablo karşısında aklından istifa etmeyi bile geçirdiğini hep dile getirdi.

Politika yapmaktan özel hayatına yeteri kadar zaman ayıramadığı veya hayalindeki ideal kadını daha önceleri bulamadığı için olacak, 1931 yılında doğan Johannes Rau, ancak 1982 yılında 50’sini geçtiğinde evlenebildi.

Bir dönemler Almanya’nın Cumhurbaşkanlığını yapan Gustav Heinemann’ın torunu Christina Delius (Rau) ile yaptığı bu evlilikten Anna Christina ve Laura Helene isimli iki kızı ile Philipp Immanuel adını verdikleri bir erkek çocukları dünyaya geldi.

Rau, Eyalet Başbakanı iken çocukları Wuppertal’da, Cumhurbaşkanı iken de Berlin’de normal vatandaşın çocuklarının gittiği okullarda eğitim gördü.

* * *

Johannes Rau, Almanya’da akredite yabancı medya mensuplarıyla eyalet başbakanı iken Bonn’daki NRW Eyalet Temsilciliği’nde yaptığı bir sohbet toplantısında, sınıf arkadaşları Türk çocukların kendi çocuklarının doğum günü partilerine katılmamalarından yakındı.

Yıllar sonra Berlin’de yaptığımız bir söyleşide bu durumun olumlu yönde değiştiğini ve Türk çocukların da kendi çocuklarının doğum günü partilerine katılmaya başladığını söyledi.

Tabii eşiyle birlikte bundan memnuniyet duyduklarını da.

Herkesin Cumhurbaşkanı


Johannes Rau, 23 Mayıs 1999 tarihinde Cumhurbaşkanı seçildikten sonra yaptığı ilk konuşmasında, “Ben bütün Almanların Cumhurbaşkanı olacağım. Almanya’da yaşayan ve Alman pasaportu olmayan insanların da her zaman bana başvurabilecekleri bir partneri” dedi.

Ancak göreve başlar başlamaz da “Ben bütün Almanların ve bu ülkede yaşayan yabancıların da cumhurbaşkanıyım” diyerek, Alman pasaportu olmayanların da gönüllerinde taht kurdu.

Johannes Rau, görevi boyunca ülkede yaşayan yabancılar ve göçmen kökenlilerle de sık sık biraraya geldi.

Zaman zaman onları işyerlerinde, okullarında ziyaret etti.

Zaman zaman da Bellevue Sarayı’nda konuk etti.

Uyumun anahtarının Almanca olduğunun altını hep çizdi.

Politik partilere de uyumu içeren bir yol haritası verdi.

Alman politikacıların önemli bir bölümü bu yol haritasını hayata geçirmemekte direndiği halde Rau, 5 yıllık görevi boyunca Almanya’da yaşayan herkesin cumhurbaşkanı olduğunu gösterdi.

* * *

RAU Baba

Berlin’deki Cumhurbaşkanlığı köşkü olarak bilinen Bellevue Sarayı’nda düzenlenen çeşitli etkinliklerde Johannes Rau’yla biraraya geldim.
Birkaç kez de söyleşi yaptım.

Bir kez de İstanbul Hürriyet’ten Ayşe Arman’la birlikte Johannes Rau ve eşi Christina Rau’yla bir söyleşi yapmıştık.

Rau, Ayşe Arman’ın, “Türkler valla herkese yapmazlar! Ama size ‘Rau Baba’ diye seslenebilecek gücü buluyorlar. Ne yaptınız da Türklerin ‘Rau
Babası’ oldunuz?” sorusuna şu yanıtı vermişti: “Hoşuma gidiyor böyle anılmak! Kuzey Ren Vestfalya’da 20 yıl Başbakanlık yaptım ben. Sözünü ettiğim yer de, Türklerin ‘misafir işçi’ olarak ilk geldikleri eyaletlerden biri. Onlarla ilgilendim. Gerçekten ilgilendim. İstedim ki, hep birlikte, huzur içinde yaşayabilelim. Bunu hissettiler galiba. Şu an bulunduğum makama da bu duygularımı yansıttım. Yani cumhurbaşkanı olduğumda farklı davranmadım.
Tamam, Almanların cumhurbaşkanı olmak istiyorum ama aynı zamanda bu ülkede yaşayan ve çalışan ve hatta Alman pasaportu taşımayan insanların da muhatabı, partneri olmak istiyorum. Onların da cumhurbaşkanı olmak istiyorum...”

* * *

“Rau baba olduğuna göre, siz de otomatikman Türklerin anası oluyorsunuz, öyle mi?” sorusuna eşi Christina Rau, “Bana da ‘Eyaletin Annesi’ deniyordu” yanıtını verirken, Johannes Rau araya girip, “Ama sen bir anneden ziyade, ablasın! Öyle değil mi canım?” demeyi de ihmal etmemişti.

Cumhurbaşkanı Rau, Almanya’daki Türk kadınları için, “Aile içerisindeki yerleri çok güçlü. Bir de çok çalışkanlar” saptamasında bulunmuştu.

Rau, “Yeni kuşak Türkler, Almanya´ya ilk gelenler gibi değil. Alman hayatının daha bir içindeler sanki. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Birinci, ikinci ve üçüncü kuşak gibi onlarla da uyum sorunu var mı?” sorusunu da şöyle yanıtlamıştı:

“Göçmen kuşaklar arasında büyük farklar görmüyorum ben. Ne yazık ki böyle. Demek istediğim, bazı temel sorunlar var ki, 4. kuşakta da sürüyor...Örneğin, halen Almanya’da yaşayan pek çok Türk kadın Almanca bilmiyor. Dil büyük sorun. Bunun esas sebebi de, genç Türklerin büyük çoğunluğunun eşlerini Türkiye’den seçmesi. Memleketlerinden getirdikleri kızlarla evleniyorlar. Yani hayatlarını paylaşacakları insanları bulmak için özel olarak Türkiye’ye gidiyorlar. Tanık olduğum aile tablosu da haliyle şu oluyor: Kadınlar evde kalıyor ve o evde sadece Türkçe konuşuluyor... Liseye devam eden çocukların oranı Almanya genelinde hala çok düşük.”

Bunun üzerine eşi Christina Rau, “Ama başka çocuklar da var. Bizimkilerin okul arkadaşlarını düşünsene” diyerek araya girince, Cumhurbaşkanı Rau, “İyi de azınlıkta onlar. Evet, harika Almanca konuşan ve çok başarılı olan genç Türkler var ama oranları halen çok düşük, bunu söylemek istiyorum” demişti.

Rau, “Çifte vatandaşlık meselesi yüzünden pek çok Türk, Türkiye´deki haklarını kaybediyor. Neden bir tercih yapmak zorunda bırakıyorsunuz bu insanları?” sorusunu da şöyle yanıtlamıştı: “Bu sorunun cevabını bilmiyorum. Kararı Alman Parlamentosu verdi. Benim de şu anda savunmam icap ediyor. Ama şunu söyleyebilirim ki, farklı bir karar çıkmasını isteyenlerin tarafındaydım ben... Bazı nedenlerden ötürü çifte vatandaşlığı olanların oranı yüzde 26’lara ulaştı, oylamaya gidildiğinde de farklı bir karara varılmadı. Bunu ben Cumhurbaşkanı olarak eleştiremem şimdi...”

Rau, “Almanya’da ve Avrupa’da ırkçılık yeniden yükseliyor mu?” sorusuna da, “Yok, yeniden yükselmeyeceğine eminim. Ama şunu da belirtmek isterim ki, bütün ülkelerde sağcı popülist partilerle ilgili gelişmeler yaşanıyor. Bu Fransa’da da öyle, Hollanda’da da, Almanya’da da. Ama biz Almanlar olarak, geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısında bunun nereye vardığını öğrendik! Bundan dolayı herkesten daha hassas olmamız gerekiyor” yanıtını vermişti.

* * *

Johannes Rau espri yapmayı seven bir devlet adamıydı.

O söyleşimizde, “ABD’nin Devlet Başkanı ile Almanya’nın Cumhurbaşkanı arasındaki fark nedir?” sorumuza da, o dönemdeki Amerikan Devlet Başkanı Bill Clinton’ı kast ederek, “Onun sevgilisi var, benim yok” yanıtını vererek hepimizi gülümsetmişti.

Tabii yanında oturan eşi Christina Rau’yu da...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!