"İki ülkede de darbe yedik"

Güncelleme Tarihi:

İki ülkede de darbe yedik
Oluşturulma Tarihi: Nisan 18, 2015 00:00

Serdar Somuncu İstanbul’da doğdu. Almanya’da büyüdü. Müzik eğitimi aldı. Çok yönlü bir sanatçı. Bir koltuğa iki değil dört karpuz sığdırıyor. Oyuncu, yazar, yönetmen ve müzisyen...

Haberin Devamı

İşçi çocuğu olarak geldiği Almanya onu 1996 yılında Adolf Hitler’in Kavgam kitabından bölümler okumasıyla tanıdı.

İki ülkede de darbe yedik
Bin 428 kez Kavgam’ı sahnede okudu. 250 bin dinleyiciye ulaştı.

Bu kitabı okuduğu için ölüm tehditleri aldı. Aldırmadı. çekinmedi, yılmadı. Aşırı sağcıların örgütlü olduğu küçük kasabalara kadar gitti. Okumayı sürdürdü. Kimi zaman kasabalara polis eşliğinde girdi. Korumalarla gezdi. Sahneye çelik yelekle çıktığı bile oldu. Sivil polisler, o sahnedeyken saldırı olmasın diye sahne kenarında nöbet tuttu.

O ise tüm bu sıkıntılı günlerde geri adım atmadı. Bir an tereddüt etmeden sanatını sürdürdü. İnatla, cesurca....

Serdar Somuncu, 1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başında yaptığı gösterilerle sürekli gündemdeydi.

Şimdi yeni bir turneye çıkıyor. 4 Mayıs’ta Nürnberg’te H2 Universe - Die Machtergreifung (H2 Evrensel – İktidarı Ele Geçirmek) programıyla Almanya genelinde sahne alacak. Somuncu ile turnesini, Almanya’daki gelişmeleri, sanatçı duyarlığını ve Almanya ile Türkleri konuştuk. Sözünü hiç esirgemedi. Sert tonla eleştirilerini yine yaptı.

İki ülkede de darbe yedik


Yeni programında neler var?

Seyirciyi programda nelerin beklediğini ben de bilmiyorum. Sahnede belli metinleri konuşmuyorum. Serbest konuşuyorum. Şimdiye kadar konuştuğum siyaset ve magazin konularını yine konuşacağım. Programlarım her zaman radikal ses tonunda geçiyor. Ne düşünüyorsam onu söyleyeceğim. Korkmadan yine anlatacağım. Almanya’da Türk olarak konuları konuşmak çok zor.

Size gençler büyük ilgi gösteriyor. Çok farklı kitlelerden dinleyicileriniz de var.

Gençler, yaşlılar, Türkler, Almanlar ve nereden geliyorsa yabancılar da dinlemeye geliyor. Kim gelirse gelsin. Benim için herkes iyi seyirci. Son zamanlarda benim programlarımı izlemeye gelen Türklerin sayısı azaldı. Bir zamanlar çok Türk geliyordu. Türkler de Almanya’da birbirlerinden ayrıldığı için çok aşırı düşünen Türkler var artık. Bir tarafta radikal dinci Türkler, diğer tarafta Kemalist Türkler. Liberal düşünceli Türklerin sayısı azaldı. Bu yüzden de benim programımı izlemeye gelen Türklerin sayısında çok düşüş var.

Şimdiye kadar programlarınızda sansürsüz konuştunuz. Yine böyle bir Serdar Somuncu mu seyircinin karşısına çıkacak?

Sanatçı olma sorumluluğu taşıyorum. Bunun gereği olarak da düşündüğümü ve doğru bulduğumu söylüyorum. Seyircinin hoşuna g
İki ülkede de darbe yedik
itsin diye program yapmıyorum. Kendim için program yapıyorum. Nasıl istiyorsam öyle de ifade ediyorum. Ressama hangi renkte resmini çizeceğini söyleyemezseniz. Onun içinden nasıl gelirse öyle resmini boyar. İster kırmızı, ister siyah renk kullanır. Beğenmeyebilirsiniz. Sanatçı özgür olmak ister. Yaptığım beğenilirse iyi, ilgi görmezse ne yapabilirim. Düşüncelerimi anlatırken korkmuyorum. Çeşitli kesimlerden bana tehditler geldi. Ama ben oralı olmuyorum. Benim sorumluluğum var. İnsan olarak fikrimi yürütme sorumluluğu taşıyorum.

Medya size nasıl bakıyor?

Türkler ve diğer azınlıkların Almanya’da her zaman ayrımcılığa uğrama hakkı var. Ayrımcılık onlar için artık bir hak! Yeni programı hazırlamadan önce aslında bıkmıştım. Sahneye ne zaman çıksam insanlar bana Türk olarak bakıyor. Ya da medya beni özellikle Türk olarak görüyor. Türk olarak değil, sanatçı olarak sahneye çıkıyorum. İnsansam sadece azınlık gibi düşünmem gerekmiyor.
Hala hem yabancı hem Alamancıyız. Burada yaşayan Türkler olarak bizler hem Alman, hem de Türk tarafından ayrımcılığa uğruyoruz. Konsolosluklara veya Türkiye’de resmi dairelere gidince de ayrımcılık yapıyorlar. Biz burada yabancı, Türkiye’de Alamancı olarak görülüyoruz. Her iki ülkeden de darbe yedik. Hala da yiyoruz. Türk toplumu kendi arasında da ayrımcılık yapmaya başladı. Nereden geldiğiniz hiç önemli değil. Kürt, Alevi, Türk veya farklı dinsel inancınız olabilir. Bu farkları yeni yeni kendi aramızda yapmaya başladık. Farklılıkları biz fark etmedik. Almanlar bize bunu gösterdi. ‘Siz bu musunuz? Ya da şu musunuz? diye sora sora bizi bu hale getirdiler.

Nasıl bir Almanya hayal ediyorsunuz?

Ben Aslında güzel bir Türkiye’de yaşamak isterim. Almanya’dan daha çok güzel bir Türkiye’de yaşamayı tercih ederim. Hayatımın büyük bölümü burada geçmesine rağmen hala Alman zihniyetine alışamadım, uyum sağlayamadım. Duygusal açıdan tam olarak içimden güzel bir Türkiye’de yaşamak geliyor. Güzel bir Türkiye ne diye sorarsanız benim için onun cevabı şu: İnsanların özgür olduğu, başkalarının özgür olmasını taktir ettiği, birbirine müdahale etmediği bir Türkiye. Kim neye inanıyorsa, hangi partiye oy veriyorsa saygı duyulduğu bir Türkiye. Türkiye bu konularda Almanya’daki gibi gelişmiş ve olgunlaşmamış. Hatta son zamanlarda geri gitmiş. Bunların olduğu bir Türkiye’de yaşamak isterim.
İki ayrı dünyada yaşıyorsunuz. İki dünyayı da tanıyorsunuz. İki dünya arasında tercih yapabilirsiniz. Almanya’nın düzeni ve zenginliği var. Başka bir şekilde fikir özgürlüğü var. Türkiye’de doğal güzellikler var. İnsanlar birbirine daha yakın. Türkiye’ye içten bir duyguyla bağlıyım. Yaşadığım ilk günden beri burada yabancıyım. İsmimden, görünümümden yabancı olduğum belli. Saçlarım siyah, yüzüm esmer. Alman yüzüzüne benzemiyor. Her zaman yabancı olduğumun hissini alıyorum. Türkiye’de yabancı değilim. Onlardan biri gibiyim. Yabancı olmamak güzel bir duygu ve insanın kendisini iyi hissetmesini sağlıyor.
Almanya’ya hala geçerli olan yalanlar var. Televizyonda konuşuluyor. Özellikle seçimlerden önce ‘Almanya’da yaşayan Türkler Alman toplumuna uyum sağlamak istemiyor’ diye.
Bu bir yalan. Ben burada yaşadığım ilk günden beri bunun tam tersini gördüm. Babam 1960’lada Almanya’ya geldi. Biz ilk günden beri Alman toplumuna uyum sağlamak istedik. Almanca
öğrenmek istedik. Alman okuluna gitmek istedik. Bizi bu toplumdan ayıran biz değil, Almanlardır. Ev arayınca Almanlar bize ‘Gidin o semtte Türklerle beraber yaşayın. Kendi dilinizi konuşursunuz, kendi caminize gidersiniz’ dedi. Bugün tam tersi söyleniyor. Paralel toplum, ya da Türkler Almanca öğrenmek istemiyor yalanı var. Bunların hepsi
gerçek değil.

Haberin Devamı

İki ülkede de darbe yedik


MESLEKTAŞLARINI ELEŞTİRDİ: İKİSİ DE KİŞİLİĞİNİ TAM BULAMAMIŞ

Almanya’daki diğer Türk sanatçıların toplumsal olaylar karşısındaki tutumunu kendinize has bir dille eleştirdiniz.

Almanya’da sanatçılar ayrımcılık ve ırkçılık konusunda çok duyarlı değil. Özellikle Almanya’daki Türk kökenli sanatçılar şu ana kadar yeteri kadar tavır almıyor. Almanya’da yaşayan Türk sanatçılar olarak daha kendi yolumuzu bulamadık. Bulmak isteyenler de yapmacık senaryolara kaçıyorlar. Biliyorsunuz Kaya Yanar, Bülent Ceylan var. Bunlar Türk konularına girmiyor. Yapmacık Almanya bakış açısıyla Türk konularını ele alıyorlar. Kendi kişiliklerini tam olarak bulmamışlar daha. Ben bu işe başladığımdan beri her zaman tarafsız bir açıdan baktım. Türk kültürü taşıdığım için benim düşüncelerimde Türklüğün etkisi var. Ama hiç kimsenin de avukatlığını yapmak istemiyorum. Tarafsız bakış açısını korumak istiyorum. Sanatçılar korktukları için bu konulara girmiyorlar. Benim gibi sahnede belli bir pozisyon alırsanız tehditler de gelir. Bazen de yaptığım açıklamaları basın yayınlamıyor. Ama cesaretli olmayı sürdüreceğim.

Seyirciyle ilk olarak Nürnberg’te buluşacak

Serdar Somuncu yeni programıyla seyirci karşısına ilk Nürnberg’de çıkacak. 4 Mayıs’ta Meistersingerhalle’den programa başlayacak olan Somuncu ardından 7 ve 8 Mayıs’ta Münih Circus Krone Bau’da, 13 Mayıs’ta Zürih ve 14 Mayıs’ta da Bazel’de seyirciyle buluşacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!