Bizim Berlin bizim Kreuzberg

Güncelleme Tarihi:

Bizim Berlin bizim Kreuzberg
Oluşturulma Tarihi: Ocak 21, 2015 09:09

Almanya genelinde nüfus her geçen yıl sistematik olarak düşerken, başkent Berlin’in nüfusu artmaktadır.

Haberin Devamı

Nitekim 2014 yılında Berlin’in nüfusu 40 bine yakın artışla 3 milyon 501 bine yükselmiş.
Özellikle iç ve dış göç yoluyla Berlin, iki Almanya’nın birleşmesinden bu yana hem büyümekte hem de gençleşmektedir.
Almanya genelinde yaş ortalaması 44.1 olduğu halde Berlin’de 42.9’dur.
Hertie Vakfı’nın yaptığı son araştırmaya göre yerlisiyle, yabancısıyla, göçmen kökenlisiyle Berlinlilerin yüzde 59’u bu kentte yaşamaktan çok memnun, yüzde 34’ü de memnundur.
Yani memnuniyet oranı yüzde 93’ü bulmaktadır.
Berlin’de yaşayanların yüzde 57’si kendilerini tam Berlinli, yüzde 16’sı daha çok Berlinli, yüzde 16’sı da yarı Berlinli hissetmektedir.
Berlin’de doğup büyüyen göçmen kökenliler arasında kendilerini Berlinli hissedenlerin oranı yüzde 90’ı bulmaktadır.
Türk kökenliler de öyle.
Yani Berlinli...

* * *

Berlin, çok renkli bir kenttir.
Her yönüyle.
Berlin çok dilli, çok uluslu, çok dinli, çok kültürlü bir başkenttir.
Bunu zaten sokaklarda yürürken de çok açık bir biçimde görmek mümkün.
Almanların Küçük İstanbul diye nitelediği Kreuzberg sokaklarında, Neukölln, Wedding caddelerinde de, diğer semtler de.
Kreuzberg, Neukölln ve Wedding caddelerinde yürürken Türklerin ve Türk kökenlilerin bu başkente bir zenginlik kattığını görüyorsunuz.
Dönercisinden simitçisine, köftecisinden kebapçısına, çiçekçisinden baharatçısına, kahvehanesinden lokantasına, kasabından manavına, elektronik mağazasından beyaz eşya mağazasına, küçücük köşe başı dükkanından dev marketine kadar her alanda hizmet veren Türkleri, Türk kökenlileri görüyorsunuz.
Berber, güzellik salonu, doktor, klinik, yaşlı bakım servisleri, daha doğrusu akla gelen her alanda varız.
Kreuzberg’in göbeğinde bir tarafında Türkçe Kreuzberg Merkezi, diğer tarafında Almanca Kreuzberg Zentrum yazan köprü binanın altından her geçişimde dikkatimi başka bir şey çekiyor.
Türk kütüphanesi ve Türk kitapçısı.
Evet, Gökkuşağı Kitabevi.
Dünya klasiklerinden çağdaş Türk romanına, tarihinden edebiyatına, denemelere, yemek kitabına kadar her türlü kitap var.
Çocuk kitapları da.
Ne zaman önünden geçsem, şayet müsteri yoksa elinden kitabı hiç düşürmeyen bir genç insan görüyorum.
Adı Sinan.

* * *

Erzurum’a bağlı Hınıs’da doğmuş.
Henüz 3 yaşındayken annesini kaybetmiş.
Babası onu ve kardeşlerini alıp İzmir’e göç etmiş.
Sinan, zamanla Aliağalı olmuş. Hem okuyup hem çalışmış. Tamirci çıraklığı yapmış, ama tutunamamış. Çay ocağında çalışmış. Kendi ifadesine göre dayağa dayanamayıp kuru temizlikçiye geçmiş. İnşaatlarda çalışmış.
Liseyi bitirdikten sonra babasını da kaybetmiş. Ama babası ona “Oku oğlum” dediği için üniversiteyi bitirmiş.
Akademik kariyer yapmak için Almanya’ya gelmiş.
Ancak yanına geldiği abisinin kansere yenik düşmesi üzerine durum değişmiş.
Sinan, “İşte tam bu noktada kitaplar devreye girdi. Kendimi kitaplara verdim” diyor.
Hınıslı, daha doğrusu Aliağalı Sinan, kitapları çocuklara, gençlere ve tabii diğer Berlinli Türklere, Türk kökenlilere de sevdirmek için çırpınıp duruyor.
“Kitapların içinde olmak en büyük şans. Ama elimden kitap düşmediği için evde bazen hanımdan fırça yemiyor değilim de” diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!