Paylaş
Ve kent/kentli yaşamını doğrudan etkileyen daha bir çok şeyi...
Aslında tartışamıyoruz bile; "oldu-bitti" ile geçti gitti 15 yıl.
Kapalı kapılar ardındaki "oldu-bitti" nedeniyle, değil katılımcı "seyirci" bile olamıyoruz çoğu kez, yerel yönetim sürecine.
"Nasıl geçti habersiz" misali, 15 yıl...
* * *
Başkent'te 15 yıldır süregelen "Ben ne dersem o olur" zihniyetinin son örneğini, "Çayyolu Meydanı"nda yaşıyoruz.
Çayyolu'nda kentli, lunapark/dönme dolap filan değil meydan istiyor.
Ama hak getire...
Oysa dünya başkentlerinde, özellikle Avrupa'da kentli hakları konusunda hummalı çalışmalar sürüyor.
Strazburg'da 29 Mayıs 2008'de "Avrupa Kentsel Şartı: 2" kabul edildi.
"Yeni Bir Kentlilik İçin Manifesto" başlığıyla...
"Manifesto", kentsel yaşama yeni bir yaklaşım sunmayı amaçlıyor.
Kentlerin, çağdaş kentsel sorunlarla baş etmesini sağlayacak, ortak ilkeleri/kavramları belirlemeyi...
* * *
Manifestoyu yeniden okurken, aklıma Ankara Büyükşehir'e verilen ve tartışma yaratan "Avrupa Ödülü" de geldi elbette.
Bu nedenle "Strazburg kararları"nı yarından itibaren "Ankara örneği"nde açmaya, örneklerle tartışmaya çalışacağım.
Anlatması da, anlaması da zor olmaz dilerim.
Çünkü "Avrupa Kentsel Şartı: 2"nin ana kabulü/ilkesi yerel demokrasi:
"Avrupa’nın kentleri, kentlilerine aittir; bu yerleşimler gelecek nesillere aktarılması gereken sosyal, ekonomik ve kültürel değerlerdir.
Kentteki vatandaşlar, kentsel politikaların merkezinde vazgeçilemez bir role sahiptir.
Avrupa’nın kentleri, özellikle katılım açısından, demokrasinin yeni taleplerini dikkate alan bir kentsel yönetişim modeli inşa etmek zorundadır.
Kentler, demokrasinin yeniden canlandırılması için birer değerdir."
Biraz "olmayana ergi metodu" ile de olsa, yarın "Ankara ve yerel demokrasi" üzerinden devam etmeye çalışacağım.
Paylaş