Auschwitz’le Srebrenitza arasında Avrupa fikri

Güncelleme Tarihi:

Auschwitz’le Srebrenitza arasında Avrupa fikri
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2009 17:52

‘Avrupa Avrupa duy sesimizi...’ diye bağıran arkadaşların bu coğrafyaya ve kültüre ilişkin bilgileri ne düzeydedir bilinmez ama genel olarak ‘Avrupa’ fikrine çok sıcak bakmadığımız söylenebilir.

Haberin Devamı

Auschwitz’den Srebrenitza’ya uzanan bir tarihin ara sokaklarında gezinen Hollandalı gazeteci Geert Mak, iki dünya savaşı, toplama ve esir kampları gibi badirelerden sonra oluşan ‘Avrupa’dan hâlâ umutlu.

ENİS Batur’un, ‘Amerika Büyük Bir Şaka Sevgili Frank, Ama Ona Ne Kadar Gülebiliriz’ kitabının ismini, dev bir mercekle Avrupa’ya yansıtmaya kalkışsak ne olur acaba? Yani, asıl ‘büyük şaka’ Amerika değil de, Avrupa olabilir mi? Bunu, bir coğrafyadan söz ederken değil, bir medeniyet kümesi olarak Avrupa fikrinden söz ederken getiriyoruz hatırımıza üstelik.

Bu tür tuhaf düşünceler arasında gezinmemize, tek başına Auschwitz’den Srebrenitza’ya uzanan o keskin çizgi yol açmıyor. Sadece bu ikisi bile böyle bir sorgulama için yeterli olurdu elbette ama Geert Mak’ın, “Avrupa’da Yirminci Yüzyıl Boyunca Seyahatler” isimli kitabı bu konuda  çarpıcı bilgilerle dolu. Binyılın biteceği günlerde NRC Handelsblad adına Avrupa’nın altını üstüne getiren Hollandalı gazeteci, sadece gördüklerini aktarmakla yetinmiyor, onların neden öyle göründüklerine dair tarihsel bilgilerle, olup biteni gözümüze gözümüze sokuyor.

Haberin Devamı

Auschwitz’le Srebrenitza arasında Avrupa fikri

İyi de ediyor doğrusu. Hele şu soru ve buna verdiği cevap, Auschwitz’den Srebrenitza’ya uzanan tarihin kısa bir özeti sanki: “Biz Avrupalıların ortak bir tarihi var mıdır? ‘Elbette’ der herkes ve sıralamaya başlar: Roma İmparatorluğu, Rönesans, Aydınlanma Çağı, 1914, 1945, 1989, Oysa Avrupalıların bireysel tarihi deneyimleri birbirlerinden çok farklıdır: Örneğin Polonyalı yaşlı şoför, hayatında dört kez yeni bir dil öğrenmek zorunda kalmış; dostluk kurduğum Alman karı koca, önce bombardımanları, sonra da Doğu Avrupa’da oradan oraya sürülmeyi yaşamış; ziyaret ettiğim Basklı aile İspanya iç savaşı yüzünden bir Noel akşamı kıyasıya bir kavganın içine düşmüş ve sonra da ömür boyu susmayı yeğlemişti (...) her biri kendi başına birer dünyadır ve üstelik bunların hepsi de Avrupa’dır.”
Bugün hepimize ‘muasır medeniyet’ olarak görünen Avrupa’nın tarihini, gezginlerin gözünden izlemek, iki dünya savaşını da, bu savaşlardan sonra yaşananları da diri tutuyor. Auschwitz ile Srebrenitza arasındaki asma köprüde sallanan Avrupa fikrinin hangi badireleri atlattığını görmek açısından da son derece çarpıcı bu.
Belki, oraya bakarak bu topraklara çevirebiliriz yüzümüzü. Ve hatta bir miktar çeki-düzen bile verebiliriz zihnimize. Düşünün ki, İspanya’da yaşanan iç savaştan hiç mi hiç söz etmedik üstelik...

Haberin Devamı

(Avrupa’da Yirminci Yüzyıl Boyunca Seyahatler, Geert Mak, Çeviren Mürset Topçu, Literatür Yayınları)

Auschwitz’le Srebrenitza arasında Avrupa fikri

 

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!