Ateşin düştüğü yürekleri anlattı

Güncelleme Tarihi:

Ateşin düştüğü yürekleri anlattı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 30, 2010 00:00

Yazar Mustafa Öztürk, engellilerin sorunlarını “Can Aynı Can” adlı kitabıyla okurlarına ulaştırıyor. Öztürk, “ateşin düştüğü yüreklere” yani engellilere adadığı kitabında, bu alandaki sorunları, kaygıları, acıları ve umutları engellilerin ve annelerinin dilinden anlatıyor.

TOPLUMDA engellilik konusunda bilinç oluşturulması için radyo ve TV programları yapan, hasta çocukların gelişimi ve eğitimi konusunda üniversitede ders veren yazar Mustafa Öztürk, lisans ve yüksek lisans eğitimini işletme üzerine yaptığını ancak yedi yıl önce belediye için bir proje hazırlarken engellilerin ihtiyaçlarını fark ettiğini ve o gün bugündür de başka bir konuda çalışmayı düşünmediğini söyledi.

Ailesinde de engelli kimse bulunmadığını anlatan Öztürk, “insani ve dini” nedenlerle engellilerin eğitim olanaklarının artırılması, sosyal hayata ve istihdama katılmaları, toplumda engellilik konusunda bilinç oluşturulması için elinden geleni yaptığını anlattı.

Yüzde 74’ü okuma bilmiyor

Engellerin aşılması konusunda en büyük çabayı, “ateşin düştüğü yüreklerin” yani engelli ebeveynlerinin özellikle de annelerin harcadığını belirten Öztürk, engellilerle empati kurulması ve onların fark edilmesi için son kitabında annelerin sözlerine, umutlarına ve hayal kırıklıklarına yer verdiğini kaydetti.
Türkiye’deki 8.5 milyon özürlünün yüzde 74’ünün okuma yazma bilmediğine, sadece yüzde 0,2’sinin üniversite mezunu olduğuna dikkati çeken Öztürk, eğitim, istihdam ve ulaşılabilirlik konusunda atılacak her adımın, “annelerin yanan yüreğine bir damla su” olacağını ifade etti.
Engelliliğin bir ceza olmadığını vurgulayan ve “engellilik, o kişilerin; hayatlarını kolaylaştırmak ise bizim imtihanımızdır” görüşünü dile getiren Öztürk, “Tekerlekli sandalye dağıtmak çözüm değil, özürlüleri gönüllü mahkum olmaktan kurtarmak, sosyal hayata katmak lazım” dedi.
Türkiye’de 2005’te kabul edilen Özürlüler Yasası’nın bu alanda önemli düzenlemeler ve haklar getirdiğine işaret eden Öztürk, yasanın, hükümetin engellilik alanındaki iyi niyetli çabalarının bir sonucu olduğunu söyledi.

Bürokratlar sabote ediyor

“AB ülkelerinde bile örneği az olan bu yasayı bürokratların çoğu bilmiyor” diyen Öztürk, iyi niyetli çabaların, “bürokratlarca sabote edildiğini” savundu.
Gerek Özürlüler Yasası gerek İmar ve Belediye yasalarının, engellilerin lehine düzenlemeler içerdiğini, bu konuda yönetmelikler de yayımlandığını belirtti.

Yüzme bilmeyen çocukla denizde

“YAŞADIĞIMIZ hayatı size özetleyerek bitirmek istiyorum mektubumu; kucağımızda yüzme bilmeyen bir çocukla denizin ortasındayız. Çocuğun yüzmeyi öğrenmesi imkansız. Bizim gücümüz çocukla birlikte yüzerek sahile çıkmaya yetmiyor, ancak onu suyun üzerinde tutabiliyoruz. Bu durumda karadaki insanlardan bize ip atlamalarını beklemek çok şey midir?” diye anlatıyor içindeki yangını bir engelli annesi.
Bir başka anne ise çocuğunu yetiştirirken gördüğü duyarsızlığı, “Toplumun bize bakışında bu çocukların özründen daha büyük bir sakatlık var ve bu bakışta insaf yok” satırlarıyla dile getiriyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!