Atatürk'e tekmil günü

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Bugün 10 Kasım... 59 yıl önce kaybettiğimiz Büyük Kurtarıcı'yı anmak ve saygıda bulunmak hem ödevimiz, hem görevimiz. Bugün Anıtkabir'e gideceğiz. Çünkü, bugün Atatürk'e tekmil günümüzdür.

Dün NTV'de canlı yayında, ‘‘Atatürk'ün bugünkü önemi ve değeri’’ konusunu işledik. Konuklarım, Atatürk Araştırma Enstitüsü Bilim Kurulu Üyesi, emekli Tümgeneral Ali İhsan Türkkan ile İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Ünsal Yavuz idi. Atatürk'ü bugüne öyle güzel taşıdılar ki, dinlerken duygulanmamak elde değildi. Türkkan, babasının son vasiyetini açıkladı:

‘‘Babam, ‘Mezar taşıma Atatürk inkılaplarının sembolü altı oku işleyin. Kabir ziyaretlerinde kurtarıcımıza da dua edersiniz' diye vasiyet etti. Silivri Mezarlığı'nda taşta bu vardır, her gidişte Atatürk'e dua ederiz.’’

Esaret görmüş tüm ailelerde, Atatürk’e böyle saygı, sevgi ve bağlılık vardır. 85 yaşındaki annem her duasına, ‘Allah, Muhammed’ diye başlar ve mutlaka Atatürk'ü de katar:

‘‘O olmasaydı, biz kitabımızı böyle serbest okuyamazdık. Yunan zabiti işgalde Kur'an okurken sırtıma dipçikle vurdu, iki gün nefes alamadım. Bizi esaretten O kurtardı. Ata'nızı sakın unutmayın, günaha girersiniz.’’

* * *

Ünsal Hoca, son dönem yöneticilerinden örnekler verip bamteline bastı:

‘‘Baldırı çıplak Bedevi çadırındaki esrarkeş, bu millete hakaret ederken gözlerini tavana dikenlere layık değiliz. Bu büyük ülkenin tarihini ve coğrafyasını bilmeden nutuk atanları yeniden sırtımızda taşıyamayız.’’

Millet uyandı... Bir yıl önce bu günlerde, halkın büyük çoğunluğu endişe ve korku içindeydi, kaygılıydı. 28 Şubat kararlarına destek veren asker, sivil aydınlar, TESK, Türk-İş, TİSK, DİSK, TOBB gibi sivil kitle örgütleri, üniversiteler, gençler, kadınlar bu kaygılardan kurtulmamızı sağladılar.

Şimdi her şey sütliman mı? Ünsal Hoca, ‘‘Yılanın başı ezilmedi, sindi. Ama zehiri dişlerinde duruyor. Devletin içlerine sızan binlerce kadrosuyla iri gövdesi hâlâ fırsat kolluyor’’ dedi. Haklıydı, olanı görüyoruz...

Bunları konuşurken yalnız değildik. İzmir'de Ege-Koop'un panel konusu da ‘‘Günümüzde Atatürk'ün değeri’’ idi. Benim programım canlı olmasaydı, değerli dostum Hüseyin Aslan'ın çağrısını kıramayıp paneli ben yönetecekim. Ama gidemedim. Gazeteci Yaşar Aksoy'un yönettiği panelde Prof. Toktamış Ateş, Prof. Ergün Aybars ve Prof. Türkan Saylan aynı ‘‘Tekmil’’ görevlerini yerine getirdiler. Atatürkçüler çığ gibi artıyor. Artık geriye dönüş yok!

* * *

Geçen cuma günü Hilton'da, Sezer Cumhur Önal'ın öğle yemeğinde, Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Kemal Baytaş ve bizim Bekir Coşkun'la bir araya geldik. Konu yine Atatürk ve laik cumhuriyetle ilgili kaygılardı. Sezen Cumhur, bizi gençlik günlerimize taşıdı. İdealizmin burcu kokularında buluştuk. Sözlerini yazıp Patricia Carli'ye okuttuğu Özlerim İstanbul'u, Bir gün sana döneceğim'i, Sacha Distel'in ‘‘Kime derler, sana derler’’ini, Mina'nın ‘‘Dön bana’’ ve ‘‘Neden yıldızlar’’ını dinledik. Rahmetli Ertan Anapa ile o günlere döndük. Son sürprizine ise bayıldım.

Türk müziğinin özgün parçalarını İspanyolca'ya çevirmiş... Dünya'nın ünlü topluluğu Las Paraguas'a okutmuş. Ülkeyi bundan iyi tanıtacak yol var mı? Her Atatürkçü, üzerine düşeni böyle yerine getirebilse, Atatürk'e vicdan huzuru ile tekmil verebilir.

Atam izindeyiz, hiç sapmadık. Bu da benim tekmilim...

Yazarın Tüm Yazıları