Ataköylüler, pistin uzatılması kararı karşısında ayaklandılar

ATAKÖY'ün 7,8, 9 ve 10. Kısım muhtarı Aylin Keserkaya dün telefonda "Yalçın Bey, Ataköy olarak isyanlardayız.

Haberin Devamı

Atatürk Havalimanının pisti üzerimize geliyor. Bugün bile gürültüden ve hava kirliliğinden çok rahatsızız. Bir çok kişi uyuyamıyor. Yeşilköy'ün etrafında yeni imar değişiklikleri yapılıyor. Bize soran yok" dedi.

Daha sonra olayı, TMMOB'nin geçen dönemki 2. Başkanı, harita mühendisi Celal Beşiktepe ile görüştük... Daha önce TMMOB'de görevli iken, havalimanının yeni pistinin yapımındaki usulsüzlükleri ve yolsuzlukları rapor etmişler. Yanında konuşurken bazı kaptan pilotlar, pistin Ataköy tarafına uzatılmasının uçuş emniyetini de ihlal edeceğini anlattılar.

Biz bu çerçevede sorduğumuz sorulara aldığımız ortak yanıtları derleyerek, isyanlarda olan Ataköylülerin tepkilerini sergiledik.

- Devlet Hava Meydanları ne yapmak istiyor?

- Önce Atatürk Havalimanı'nın durumunu anlamak lazım. Burada trafik hızla artıyor. Mevcut pistler artık yetmiyor. Yeşilköy'de üç adet pist var... Kuzey-Güney istikametindeki iki pist paralel... Bunlardan sonuncusu bilindiği gibi Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı döneminde müteahhit Sadri Şener'e verilmişti. 1990'ların ortasında o zamanki fiyatla 900 milyara verilen pistin maliyeti, 150 trilyon TL'ye çıkmıştı... Bu ihale verilirken, Trabzonspor eski Başkanlığında bulunan Sadri Şener'in ekonomik kriz içinde olduğu biliniyor. (Bilindiği gibi Sadri Şener, Atatürk Havalimanı terminallerini çalıştıran Sani Şener'in abisidir.)

Haberin Devamı

- Havalimanının pistlerine gelelim...

- Haaa...Üçüncü pist de yani 06-24, Ataköy'den Florya yönüne olan... Öbürleri 3000 metre iken burası 2300 metre. Daha çok lodos estiği zaman kullanılır.

Bu aynı zamanla sabıkalı bir pisttir. Eğimi sorunlu ve kısa olduğu için (2.300 metre) yağmurlu havalarda yılda bir-iki kez pistten çıkma vakası yaşanır. Büyük uçaklar bu pistten kalkamaz. DHMİ'nin projesine gelirken... Bu pist, Ataköy yönüne binaların içine doğru (7,8,9 ve 10 Kısım) 500 metre uzatılacak. Yani Ayamama deresine kadar gelecek. Bu durumda Ataköy konutlarına olan uzaklık 1.100 metreden 400 metreye kadar inecek.

Bir hesap yaparsak, pist 500 metre uzatıldığına göre, bunun 60 metre de emniyet sahası olacak, bir de 130 metre ILS emniyet payı olacak... Etti mi 690 metre, yani uçaklar konutların içine kadar girmiş olacak.

- Peki, Yeşilköy'e gelen havalimanı sahil yolu bağlantısı ne oluyor?

- Esas istenen imar planı değişikliği bu zaten... Pistin uzatılması için devasa bir dolgu işlemi gerekecek, 28 metre yüksekliğinde...Bu durumda Ataköy'deki konutlar da alçakta kalacak. Yol pistin etrafından dolaşacak.

Aslında akıllıca davranmak gerekiyor. Niye, bu bağlantı yolu yeraltına yapılacak bir tünelle sağlanmıyor?

- Yeşilköy'e kaç uçak iniyor?

Son rakamlara göre, günde 800 uçak inip kalkıyor. Yani saatte 43 uçağa geliyor. Bir başka hesapla, Atatürk Havaalanı’na 1.5 dakikada uçak kalkıyor, ancak Ataköy tarafına olan 06-24 pistinde bu süre 2.5 dakikaya kadar çıkıyor.

RUS UÇAKLARI

- Rus uçakları...

- En önemlisi bu uçaklar. Özellikle Avrupa'ya gürültü limitlerini aştıkları için eski nesil Rus uçakları, bavul ticareti uğruna Türkiye'ye gelmelerine izin veriliyor. Bunların çoğu Atatürk Havalimanı'na iniyor; hem de Ataköy'ün üzerinden... Bunların gürültüsünden başka çıkardıkları zehirli gaz oranları, yeni uçakların iki katı...

- Kaza riski artıyor mu?

- Hem de nasıl... Geçen hafta bir olay yaşandı. Avusturya Havayolları’na ait bir uçağın sol motoruna martı sürüsü girdi. Gece vakti, motordan alev çıktığını biz bile gördük, ne zaman düşecek diye endişeye kapıldık. Uçakla zorlukla geri dönüp inebildi. Semtimizde oturan bazı kaptan pilotlar, Ataköy'ün büyük bir facia atlattığını ve durumun ne kadar vahim olduğunu bizlere aktardılar.

- Gürültü..

Haberin Devamı

- Bizim tespitlerimize göre 110 desibel...Ancak son çıkan gürültü yönetmeliğine göre bu gündüz 63'ü, gece de 53 desibeli geçmemesi lazım. Gelin 24 saatinizi Ataköy'de özellikle 7,8, 9 ve 10 kısımları geçirin. Camların nasıl zangırdadığını, tabak çanakların nasıl yerinden oynadığını, daha da önemlisi otomobillerin alarmlarının nasıl öttüğünü görün...Evlerimiz kalkışlar sırasında 3.5 şiddetinde deprem sarsıntısı ile karşı karşıya kalıyor. Biz bunları kafadan atmıyoruz, hepsi ölçülmüş, biçilmiş değerler. Özellikle Rus uçaklarının çıkardığı sesler ve motorlarından çıkan gazlar, insan özellikle de çocukların sağlığını tehdit ediyor. Ruh sağlığında büyük tahribat yaptığını söylüyor doktorlar. Düşünün Bakırköy'de o pistlere yakın Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesi var.

- Avrupa'daki alanlarda gürültü ile nasıl bir mücadele yapılıyor?

- Hepsini inceledik, raporlarını aldık... Bir kere gece 23.00 ve sabah 06.00 arasında kesinlikle uçak trafiğine izin verilmiyor. Gece inişlerinde uçaklar en az gürültü çıkartacak şekilde inip kalkmak zorundalar. Pistin etrafında farklı mesafelerde mikrofonlar var. Uçak gürültüleri sürekli ölçülüyor.

Limiti geçenlere 10 bin Euro'ya kadar ceza kesiliyor. Örneğin,

Londra'da Heathrow Havalimanı ve Frankfurt, Münih, Köln havalimanları gece uçuşlarına kapılıdır. Halk Heathrow ve Frankfurt'ta yapılacak yeni pistlere karşı çıktı ve inşaatları durdurttu.

- Size, Karadeniz (Sefaköy) yönünden iniş hatlarındaki konutlar biraz yüksek olmadı mı?

- Hem de nasıl? Belediyeler zamanında buralara inceleme araştırma yapmadan imarlar verdiler. Küçükçekmece'de iniş hattı limitini zorlayan bir düğün salonu yaptılar.. Bunun gibi Basın Ekspres Yolu (Sabah gazetesinin eski binası) tarafında yoğun ve yüksek yapılaşma dikkati çekiyor. Küçükçekmece Belediyesi bu binalara ruhsat verirken, DHMİ'ye neden sormuyor. Sayın Başbakan Erdoğan'ın yakın adamıdır Belediye Başkanı Aziz Yeniay... Kendisine, Büyükşehir'de iken çok güveniyor, onu Küçükçekmece adayı yaptı. Çünkü burada imar rant çoktur. Yeniay acaba hangi binaları döneminde yıkmak istedi?

Neyse Küçükçekmece'nin hikayesi çoktur.

- 06-24 pistinin uzatılacağını ne zaman öğrendiniz?

- DHMİ'nin böyle bir niyetini duyuyorduk. Ancak yaptığımız araştırmada olayın bu boyutta olması bizi ürküttü. Uçaklarla artık iç içe yaşamaya başlayacakmışız! Ama biz yapılmaması için mücadele edeceğiz. Her türlü hukuki girişimde bulunacağız. Dayanak noktamız, Anayasa, Çevre Kanunu ve Çevre Gürültü Yönetmeliği ile uluslararası sivil havacılık konvansiyonuna aykırılık... Bu pistin uzatılması durumunda ilk önce İdare Mahkemesi'ne başvuracağız, bir sonuç alamazsak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar gideceğiz; can güvenliğimiz, sağlıklı yaşam hakkını engellendiği için... Hatta gerekirse Lufthansa, KLM, Air France, British Airways gibi geç inen havayolu şirketlerine, kendi ülkelerinde uçamadıkları saatlerde Türkiye'ye geldikleri ve gürültü yarattıkları için dava da açabiliriz. Bu konuda avukatlarımız vasıtasıyla uğraşacağız. AB'ye girmek isteyen Türkiye bunları yerine getirmek zorundadır.

- Atatürk Havalimanındaki DHMİ ne diyor?

- Bırakın DHMİ yetkililerini, Bakırköy Kaymakamı, Belediye Başkanı ile görüştük. Onların yapabilecekleri bir şey yok. AKP hükümeti zaten 'ben yaptım, oldu' zihniyetinde... Onlar böyle modern yerleşim yerleriyle ilgili değil, varoşlar onları ilgilendiriyor. DHMİ yetkililerine ne olacak dediğimizde "Bunlar bizim boyumuzu aşar" diyorlar. Bu havalimanı yapılırken zamanında Ayamama deresinin çevresi boş bırakılmış. Yeşilköy ve Bakırköy'ün suyu, Terkos bağlanmadan önce bu alandaki kuyulardan çekilirdi. Ne yazık ki, zaman içinde Ayamama deresi sanayi atıklarıyla kirletildi. Üzerine Dünya Ticaret Merkezi, CNR Fuarı, Maydanoz Showland ve serbest bölge oluşturuldu. Hala otel ve işmerkezi inşaatlarına ruhsat veriliyor. Siz yarın Bakırköy'ün ne olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Şimdiden Ataköy Marinası'nın oraya iki otel daha yapılıyor, Kazlıçeşme'ye yeni marina yapılıyor, Zeytinburnu sahilinde yapılan oteller açılıyor. Sümerbank'ın eski yerine de bir şeyler yapılacaktır muhakkak... Sahil yolunun halini düşünebiliyor musunuz gelecekte... Tam bir kent faciası olacak. Birkaç yıl sonra oluşacak trafik yoğunluğundan kimse uçaklarına yetişemeyecek... Bakırköy çevresinde 600 bin nüfus yaşıyor, ama yapılan alışveriş merkezlerinin sayısı 20'i aştı.

Kimse ağlamasın artık...

- Dilekçe kampanyası açılmış Ataköy'de...

Haberin Devamı

- Ataköy'de 40 bin kişi oturuyor. Şu ana kadar 2 bin imza toplandı, hedef 20 bin... Yeni öğreniyoruz ki, uzatılacak pistten ötürü Ataköy'ün içine çekilecek havalimanı yolunun yapılması için DHMİ'nin önerisi Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na gitmiş. Mutlaka kabul edilecektir... Bakırköy Belediyesi'ne soran yok. Burası itiraz etse bile Büyükşehir'in resen kabul edebilme durumu var. Bizler bu konudaki itiraz dilekçelerimizi DHMİ ve Büyükşehir Belediyesine gönderdik.

TAV MI ENGELLİYOR?

- Atatürk Havalimanı bu kadar yoğunlu taşıyabilir mi?

- Çok önemli bir soru... İstanbul gibi hava trafiği yoğun; Paris, Londra gibi... Ana havalimanındaki trafik her zaman meydanlara dağıtılır. Örneğin, Rus uçakları Çorlu'ya veya Sabiha Gökçen'e indirilebilir. Yıllardır bu konu hep gündemdedir... (Bunun için Çorlu'ya ve Sabiha Gökçen'e hızlı tren projeleri neden yapılmaz!) Neden hala gürültülü uçaklar tepemizden geçmeye devam ediyor. Niye sorun çözülemiyor. Atatürk Havaalanında bize anlatılan, terminalleri işleten TAV buradan hiç bir uçağın gitmesini istemiyormuş... Çünük her uçaktan, her yolcudan para kazanıyormuş.

Haberin Devamı

CHP'de Menemen sıkıntısı

İZMİR'den bir okurumuz önceki gün "Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç (Hem de Manisalı) Kubilay'ı anma törenlerine niye hiç katılmazlar? Bu sene kendilerini Menemen'de bekliyoruz" dedi.

Tabii gidemeyecekleri muhakkak...

Hemen bütün partiler 'kitlesel' katılımla törende bulunurken, AKP genellikle il ve ilçe başkanlığı düzeyinde temsili tercih ediyor.

76 yıl önce yobazlar tarafından Menemen'de katledilen şehit asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın 23 Aralık'ta yapılacak anma toplantısına kimlerin katılacağı şimdiden tartışma konusu oldu.

Deniz Baykal, önümüzdeki cumartesi günü İzmir'de olacak ancak Menemen'e gitmeyecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bazı temel atma törenlerinde bulunacak, bu arada kendisini asıl davet eden Ege Sanayici ve İşadamları Derneği'nin toplantısında sanayicilerle bir arada olacak.

Geçen yıl Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin, Mustafa Sarıgül'le 'Demokrasi ve Laiklik' yürüyüşüne öncülük etmeleri ve taraflar arasında kavga çıkması nedeniyle Baykal'ın bu yılki törene gelmeyeceği belirtiliyor.

CHP İzmir İl Başkanı Selçuk Ayhan "Bunun yerine parti genel başkan yardımcılarından birinin öncülüğündeki 10 milletvekiliyle üst düzeyde katılım sağlanacağını" DHA'ya açıkladı. CHP'den ihraç edilen ancak karara yargıda itiraz eden Belediye Başkanı Tahir Şahin ise "Partiden ihraç edilmiş olmama rağmen Baykal'a karşı duygusal bir tepkim ve provokasyonum söz konusu olamaz. Bu ülkeyi yönetmeye talip olanlar böyle şeylerle uğraşmamalı" diyor.

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün ise 'Yol arkadaşlarımla birlikte

o gün Menemen'de olacağız' diyor.

Kubilay'ı anma toplantısına Mehmet Ağar, Zeki Sezer ve Murat Karayalçın'ın katılacağının kesinleştiği belirtiliyor.

Koyun gütmedim

BEN ömrümde hiç koyun (iki tane bile) gütmedim. Bu milletvekili olamam demek mi? Tayyip Bey, kaç koyun gütmüş ki Kasımpaşa'da?..

Hadi kalın sağlıcakla!

Haberin Devamı

Dinçer H. GÜNDÜZ- (E) Fizik profesörü-PITTSBURGH,AMERİKA

Amasya'lı vekil CHP'li plakasını satıyor

BAĞIMSIZ Amasya Milletvekili Mustafa Sayar, 'Parti değiştirmek plaka değiştirmekten daha mı ucuz?' (12.12.2006) diye yazan okurumuz Malik Ejder Özdemir'e, kendisine 'haksız ithamda bulunması nedeni' ile bir açıklama gönderdi: Diyor ki:

"Partili olmak bir ilkeler manzumesine bağlı olmak ve bu ilkeleri iktidar yapmak için örgütlü çalışmak demekse biz partili oluruz.

40 yıldır gönül verdiğim 3 dönem il başkanlığını yapıp 20 yıldan fazla fiili olarak görev aldığım, 2002'de önseçim kazanarak milletvekili olduğum CHP'den ayrılmayı araba plakasından ayrılmakla kıyaslamak ancak sizin gibilerin değer yargılarıyla mümkün olabilir.

İstifama rağmen, demokratlıktan, solculuktan, Atatürkçülükten ödün vermeden çizgimi koruyarak mücadeleme devam ediyorum.

İlgi yayında belirtilen 06 CHP 50 plakalı aracımın satılık olduğunu belirtmeliyim. (Reklama girmiyorsa) Ama satarken de simgesi olan kuruma saygımdan seçici olacağımı belirtmek istiyorum. Halkımızın ve sayın plaka işlerinden sorumlu yönetim kurulu üyesi otelcizade Malik Ejder Özdemir'in bilgilerine sunarım."

Sayar, CHP'den seçildikten partisinden istifa ederek 29.3.2005'de SHP'ye geçmiş, 7.8.2006'da buradan da ayrılmıştı. Kızılay'da oteli bulunan Özdemir, son seçimlerde CHP Sivas 2. sıradan milletvekili adayıydı.

Biliyor musunuz

- AVRUPA ADD Genel Başkanı Dursun Atılgan'ın, "Kemalist Türkiye'nin birinci adamın'ı Anti Kemalist Parti iktidarı belirleyemez, belirleyememelidir" dediğini...

- ÇORLU Trakya Koleji'nden mezun olduktan sonra Yıldız Üniversitesi'ni bitiren ve mastırını Viyana Teknik Üniversitesi'nde sürdüren Aylin Dolapçıoğlu'nun, arkadaşı Okçun Gülez'le birlikte bir inşaat firmasının çimento konulu mimari yarışmasında birinci olduklarını ve 4.000 Euro ödül kazandıklarını..

Diyarbakır'daki lojmanı kim yaptı

DİYARBAKIR'da 7. Kolordu Komutanlığı'na ait Kurdoğlu Askeri lojmanlarındaki 10 daireli, beş katlı apartmanın inşaatını kim yaptı?

Diyarbakır'da 'mühendislik' çevrelerinde ilginç iddialar ortaya atılıyor.

1986'da yapılan bu lojmanların müteahhidi İntim İnşaat firması mıdır?

Bu firma kime aittir? Yaptığı lojmanlar 4.2'lik bir depreme dayanıklı mıdır?

Diyarbakır TMMOB bu konuda bir çalışması var mıdır? Kolorduya bağlı İnşaat Emlak'ta, bu binaların yetersiz malzeme ile yapıldığına ilişkin bir rapor bulunmakta mıdır?

Günün Sözü

"Üniversiteler ticarethane, öğrenciler müşteri, hocalarımız da tüccar değildir. Üniversite özgür düşüncenin ve bilimin merkezi olmalıdır. Öğrencilerimizi kurda kuşa yem etmeyeceğiz."

(DİSK Genel Sekreteri Musa Çam)

Kocaeli susuzluktan kavruluyor

BEN Kocaeli'de dört yıldır görev yapmaktayım. Bizim sorunumuz Kocaeli'ndeki su sorunu... Bunun biraz üzerinde durursanız sevinirim. Ben Yahyakaptan Mahallesi'nde oturuyorum. Belediye 16.00-24.00 arasında su vereceğini söylüyor ama veremiyor. Verse de basınçlı vermediği için üst katlara çıkmıyor. Ben bir doktorum ve susuzluktan, kötü sudan ne tür hastalıklara yakalanabileceğimizi biliyorum. İzmit Büyükşehir Belediyesi hep eski belediyelere suçu atıyor. Ama kendi bu durum olmasın diye hiçbir önlem almadığı için bu haldeyiz.

İSU'nun belediyelerin telefonları sürekli meşgul. Neden acaba? Günde 1-2 saat bile su verilmiyor? Çok çaresiz durumda kaldık. Kocaeli'nde her yere AKP Belediye Başkanı yazmış; 'Çalışınca oluyor' diye... Acaba ne yapmış ki bu susuzluk için nasıl çalışmış çok merak ediyorum.

Tebrik ederim bu kış günü bizi bir damla suya muhtaç bıraktığı için... Bu konuya yer verirseniz çok sevinirim.

Nil M.

TRT yapımcısı Banu Avar'a destek yağıyor

- CUMHURİYET Kadınlar Derneği'nden: Gazeteci Banu Avar'ın TRT'de hazırlayıp sunduğu 'Sınırlar Arası'nda (İsveç'in Nobeli) programı büyük bir emek ve cesaretle hazırlayan, yurdunu seven tüm samimi insanların öğrenip dersler çıkardığı bir programdır. Bundan dolayı Banu Avar'ı kutluyoruz.

- BANU Avar'ın 'İsveç'in Nobel'i programının TRT'de yeniden yayınlanmasını istiyoruz.

Turan KAYGUSUZ-İZMİR

- DEĞERLİ yapımcı ve sunucu Banu Avar Hanımefendiye yönelik başlatılan yaptırımları kınıyoruz. Nobel'i ve İsveç'i 'karaladığı' suçlaması ile programı yayından kaldırılması karşısında, her gün Türkiye'yi, Türkleri ve Türkçe’yi aşağılayan ifadeler kullanmaktan imtina etmeyenlerin her gün boy gösterdiği TRT'nin bu çifte standart taşıyan tavını anlamakta güçlük çekiyoruz. Tüm Rumeli ve Balkan camiasını,uğratılmaya çalışıldığı bu haksızlık karşısında sayın Banu Avar Hanımefendiye sahip çıkmaya davet ediyoruz.

Lütfü TÜRKKAN-Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı

Çipura-Levrek ve köpek balıkları

KÖPEK balıklarının bulunduğu bölgeler ve sayıları ile ilgili olarak çipura, levrek yetiştiriciliği yapılan kafesler arasında bir ilişki kurulması yanlıştır. Bugüne değin ne beslenme alışkanlığını ne de üreme alışkanlığı ya da herhangi bir başka neden ile köpek balıkları ile çipura, levrek kafesleri arasında ilişkiye dair bir olaya rastlanmamıştır ve rapor edilmemiştir. Ayrıca çipura, levrek ve yetiştiriciliği yapan Yunanistan, İtalya, Fransa gibi Akdeniz Ülkelerinde de böyle bir rapor bulunmamaktadır.

Eğer böyle bir şey sözkonusu olur ise bu kafes balıkçıları açısından çok risklidir. Çünkü köpek balıklarının kafeslere saldırması, kafes ağlarını parçalaması ve üretime zarar vermesi mümkün olacaktır.

Diğer bir konuda bir bölgede yoğun balık bulunması köpek balıkları için cezbedici bir neden değildir. Tıpkı yazın sahillerde insan yoğunluğunun artmasının köpek balıklarını sahile çekmesi için yeterli bir neden olmadığı gibi... Ayrıca Türkiye’de köpek balığı saldırısına bağlı bir olayda rapor edilmemiştir.

Türkiye’de kafeslerde balık yetiştiriciliği 1984-85 yıllarında başlamıştır. Bu tarihten itibaren sürdürülen yetiştiricilik çalışmaları boyunca çipura, levrek kafesleri civarında köpek balıklarının görüldüğü ya da yoğunlaştığı tarzında herhangi bir olaya rastlanılmamıştır. Köpek balıklarının yaşadığı su derinliği ve diğer birçok nedenler ile çipura, levrek kafeslerine bağlı olarak sayılarının artması mümkün değildir.

Köpek balıklarının görüldüğü söylenen Bodrum, Ören ve civarı köpek balıklarının sularımızda doğal olarak yaşadıkları bir bölgedir. Ülkemizde doğal olarak bulunan köpek balıkları içinde yakalandığı söylenen boz camgöz türü de bulunmaktadır. Genellikle tek tek yüzen bu köpek balıklarının zaman zaman 5-10 balık bir arada olacak şekilde sürü oluşturdukları bilinmektedir. Bu şekilde bir arada yüzmeleri ise tamamen üreme amaçlıdır.

Böyle bir periyot içinde iken köpek balıklarının balıkçı ağlarına takılması durumunda konu edildiği şekilde aynı anda birden fazla köpek balığının avlanması mümkündür. Bu şekilde fazla sayıda köpek balığı ile karşılaşılması da doğaldır. Alışılmış rakamların üzerinde köpek balığı ile karşılaşılmasının çipura, levrek kafesleri ile ilgili olduğu düşünülmemektedir.

Prof. Ahmet KOCATAŞ- Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı

Denizli'de aile hekimliği skandalı büyüyor

CHP Denizli Milletvekili Prof. Mehmet Neşşar, Sağlık Bakanı Prof. Recep Akdağ'a soruyor:

Denizli’de süren Aile Hekimliği pilot uygulaması için çıkartılan yönerge doğrultusunda, görevlendirmelerin hizmet puanına göre ve ilçede olmadığında öncelikle merkezden yapılması gerekirken tam tersinin yapıldığını biliyor musunuz?

İldeki hekimlerin %62’sinin aile hekimliğini reddetmiş olması ile 100 kadar hekimin kış ortasında usulsüzce oradan oraya sürülmesinin bağlantılı olduğunu düşünüyor musunuz?

Bunun sonucunda verem savaş dispanserinin, talassemi ve diyabet merkezlerinin çalışamaz duruma geldiğini biliyor musunuz? İlçelerdeki 3 verem savaş dispanserini kapattıktan sonra, merkezdeki tek dispanserde kalan tek hekimle 800,000 nüfusta verem savaşını nasıl yürütmeyi düşünüyorsunuz?

Tabip Odası Başkanlığının tüzel kişiliği ve İl Sağlık Müdürü'nün yetki alanı ortada iken, İl Sağlık Müdürünün Tabip Odası Başkanına, Oda Başkanlığı sıfatıyla soruşturma açmasını nasıl karşılıyorsunuz?

Hekimlere rağmen ve hekimleri hasım alarak sağlıkta dönüşümü nasıl gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz?

Prof. Mehmet NEŞŞAR- CHP Denizli Milletvekili

207 bin kişi özelleştirme mağduru oldu

TÜRK-İş 207.000 geçici işçiyi kadroya aldırmak için çaba göstermesine rağmen, biz özelleştirme nedeni ile 657/4C konumunda yerleştirildik. Bu Konfederasyona da 17-20 yıl bir fiil aidat ödedik. 2003 yılı sözleşmemizde de özelleşen kurumlardaki işçiler başka kamu kurum ve kuruluşlarına aynı özlük haklarıyla hiçbir kayıpsız yerleştirilirler, ibaresi olmasına rağmen bu ibareyi işletmediler. Bizimle ilgili ne hükümet, ne de kamuoyu karşısında bir açıklama yapmamıştır, yapmak da istememektedir.

Sizlerden bu konuyu biz 657/4C mağdurları adına Türk-İş'e sormanızı arz ediyoruz. 7 arkadaşımız çeşitli illerde intihar etti ve bu intihar olaylarından Türk-İş sanki memnun bir görüntü çizmeye de devam ediyor. 207.000 geçici işçi için kadroya alma konusunda bir çalışma olduğunu biliyoruz.

Bu konuyu Türk-İş Genel Başkanına bizzat ben sordum. "Neden bizi de bu kişilerin arasına sokmadınız" dediğimde aynen şu ifadeyi kullanmıştır:

"Bu işi çözelim ondan sonra sıra size gelecek."

Peki bu şekilde iş barışı olur mu? Kadrolunun elinden kadrosu alınacak, benim aidatımla geçinen sözde hak savunucuları susacak. Şimdi kadrosuzlara kadro verilirken, ilk önce bunu çözelim sonra siz diyecekler. Bu çok korkunç infial yaratır kanaatindeyim.

Türk-İş, kendi İnternet sitesinde yer alan 'özelleştirme mağdurları anketi'

yayınladı ama bu ankete kendi de sahip çıkmadı.

Biz özelleştirme mağdurları www.hakkimiariyorum.com sitesinden 'utanç tablosu'nu görüp dersler çıkarabilirler.

İsmail Hakkı DOĞAN

Alaattin Karaca kimdir

DAĞCILIK Federasyonu Başkanlığı'na yeniden seçilen Erzurumlu Alaattin Karaca her yıl Atatürk'ü anmak için dağların doruklarına çıkar. Her yıl Cumhuriyet'i anmak için tırmanışlar düzenler dağlara. Cumhurbaşkanları için Türkiye'nin değişik coğrafyalarındaki yüksek dağlara tırmanır.

Federasyonunun 40. yılında yaklaşık 20 bin genci, 40 doruğa götürdü. Dürüst, kaliteli, kariyerli bir insan. Torunları var ama o 32 yıldan bu yana sporcuları ile dağlarda olmaktan büyük mutluluk duyar. O rant nedir, sponsor nedir bilmez. 7 yıl önce Dağcılık Federasyonu Başkanı seçildi. 1997'den bu yana neler mi değişti? İşte Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü kayıtlarında yer alan rakamlar: Türkiye'de 23 dağcılık kulübü varken, bu sayı 500'e çıktı. 203 kulüp, aktif olarak dağcılık sporu ile uğraşıyor. Türkiye'nin sadece 25 ilinde dağcılık vardı. Şimdi ülke genelinde aktif olarak dağcılık sporu yapan il sayısı 72 oldu.

O dönemde kadın- erkek lisanslı dağcı sayısı 919'du. Şimdi 4 bin 798'i kadın 19 bin 276 lisanslı sporcu var. Karaca'nın başkanlığı döneminde eğitmen ve mihmandarlık yönetmeliklerini çıkarıldı. Dağ kayağı ile tırmanma branşlarını dağcılık sporuna ekledi. Dünya Dağcılar Birliği'ne ilk delege onun zamanında verildi. Dünya Dağcılar Birliği Başkanı ve üyeleri, Türkiye Dağcılık Federasyonu'nun etkinliklerini izlemek için geldi. Sporda bir köylü- şehirli ayırımı yapılmaya başlandı. İstanbul'da sadece TED var. Ama İzmir'de 14, Kayseri'de 8, Samsun, Konya'da 7'şer, Ankara'da 5, Trabzon'da 3, Antalya'da ise 2 dağcılık kulübü faaliyet gösteriyor.

Karaca şöyle konuşuyor:

"Bu kentlerin büyük bir bölümü büyük şehir... Sporu yaygınlaştırırken, şehirli, köylü diye ayırım yapamazsınız. Anadolu'yu koca bir köy sayamazsınız. Biz hem Türkiye'ye yaydık hem de Dünya Dağcılar Birliği'ne delege gönderdik. Birlik, Türkiye'deki etkinliklerimize katıldı. Türk dağcılığına saygınlık kazandırdık. Bu kadar emeği, bu kadar başarıyı nasıl yok sayarsınız? Biz onlar gibi düşünmüyoruz. Örneğin, federasyonunun bir yıllık bütçesiyle bir kaç kişiyi Everest'e göndermek yerine dağcılık sporunu ülke geneline yaymayı hedefledik."

TAYT KAVGASI

Karaca, seçimler öncesinde çıkan tayt kavgasına değiniyor:

"Dağcılık faaliyetlerinde hiç tayt kavgası olmadı. Biz prensip olarak hiç kimsenin özel hayatına müdahale etme hakkını kendimizde görmedik. Hiç kimseyi karşıma alıp da 'şu kıyafeti giy', ya da 'bu kıyafeti çıkar' diye konuşmadım. Basketbolde, voleybolda, futbolda olduğu gibi dağcılıkta da sporcuların ne giyeceği bellidir. Bunlar, yıpratmak ve çamur at izi kalsın çabalarıdır. Dağlarda tayt kavgası, kıyafet tartışması olsaydı, bayan sporcu sayısı 100'lerden 4 bin 798'e çıkmazdı. Özerlikle birlikte şimdi dağda tayt değil, rant kavgası var. Bunlar kirlettikleri bazı kuruluşları, Dağcılık Federasyonu bünyesinde temizlemek istiyorlar. 10 Aralık'ta yapılacak seçimlerde sonuçların ne olduğu ortaya çıktı."

Ve... Özerk olan Türkiye Dağcılık Federasyonu’nun (TDF) ilk genel kurulunda Atatürk Üniversitesi öğretim üyelerinden Alaattin Karaca, rakibi olan Nasuh Mahruki’ye fark attı. Karaca 127, Mahruki 45 ve üçüncü aday Seyhan Çamlıgüney ise 3 oy aldılar.

Karaca, 1997'den beri federasyon başkanlığını yürütüyor.

Karaca'nın yönetim kurulu üyeleri şöyle:

Prof. Dr. Okay Vural, Prof. Dr. M. Kemal Yalınkılıç, Ziraat Y.Müh. Ekrem Yüce, İlhami Altınok, Muzaffer Erol Gez, Ertuğrul Tugay, Nuri Dokuzoğlu, Tuncer Kırtıloğlu, Selahattin Çodur, Yrd. Doç. Dr. Ersan Başar, Ahmet Hamdi Esen, Öğr. görevlisi Murat Şen, Prof. Dr. Bekir Çoksevim, Ali Haydar Küçük.”

Türkiye ve Almanya'da dışgöç müzeleri kurulacak

TÜRKİYE Araştırmalar Merkezi Vakfı, Türkiye ve Almanya'da Türk dışgöçü müzelerinin kurulması için kolları sıvadı.

Almanya'nın Essen kentinde faaliyetlerini sürdüren TAM Vakfı, İstanbul ve Essen'in Avrupa'nın kültür başkentleri ilan edildikleri 2010'da İstanbul'da açılması öngörülen göç müzesi için kolları sıvadı. Diğer yandan Federal Almanya'ya göçün 50. yılını dolduracağı 2011'de de Almanya'da Türk nüfusun en yoğun olarak yaşadığı eski ağır sanayiinin merkezi niteliğindeki Ruhr bölgesinde bir Türk göç müzesi hayata geçirilecek.

Tematik düzenlemesi içerisinde köken ülke/bölgedeki koşullar, göç biçimleri, göç nedenleri, göç süreci (yolculuk, yeni ülkeye varış), hukuki durum, çoğunluk toplumunun yaklaşımı, günlük yaşam koşulları ve konutlar, kültürel toplumsal yaşam, din ve gelecek perspektifleri gibi başlıklar yer alacak müzede, fotoğraflar, ses ve görüntü kayıtları ve yazılı dokümanlar kullanılacak, müzede sanatsal sergiler, panel ve sempozyumlar, çocuk ve gençlere dönük etkinlikler için özel alanlar oluşturulacak, ayrıca göç konusunda kapsamlı bir kütüphaneye de yer verilecek.

Türkiye'nin Çin, Hint ve Musevi toplumlarından sonra ana ülke dışında en çok nüfusa sahip ülke olduğunu söyleyen TAM Direktörü Prof. Faruk Şen, "Türk dışgöçünün yaşayan hafızası olacak bir göç müzesinin henüz hayata geçmemiş olması büyük bir eksiklik, Avrupa'daki tüm Türk göçmen kuruluşları ile işbirliği içinde hayata geçirmeyi düşündüğümüz müzelerin bu eksikliği gidereceğine inanıyoruz" diyor.

Bu THY ancak deve keser

TÜRK Hava Yolları ile ilgili başıma gelen bir olayı sizinle paylaşmak istedim.

İstanbul-Yeni Delhi uçuşu ile seyahat edecek olan 3 misafirimin uçuş rekonfirmesini yapmak için THY'yi aradığımda yolcu kayıtlarına ulaşamadılar.

(THY ve Air India ortak uçuş gerçekleştiriyor) Görüştüğüm birkaç rezervasyon yetkilisi bu uçuşun 'codeshare' uçuş olduğu için sistemlerinde gözükmediğini ve bunun için Air India ile görüşmem gerektiğini belirtti bende bu görüşme için Air India telefonunu vermelerini istedim ve kendilerinde bu telefonun olmadığını belirttiler. İşte o an kulaklarıma inanamadım ortak uçuş olan ve uçuşun THY tarafından gerçekleştirildiği bir parkurda olan havayolunun telefonu mevcut değil... Tekrar tekrar yaptığım görüşmeler sırasında Aslıhan isimli bir personel bana bir şekilde yardımcı olmaya çalıştı ve trajikomik bir cevap ile geri döndü .

Bana Air India'nın telefonunu bulmak için 1 saat uğraştığını belirtti. Kendi bünyelerinde bir telefon numarasını bulmak için 1 saat uğraşıyorlar. Bu durumda söylenebilecek tek şey var galiba THY ancak deve kesebilir.

Tülay BOCKIN-tulaybockin@renktravel.com

Yazarın Tüm Yazıları