Ata’nın setine tesadüfen düştüm...

Önceki gün ıstiklal Caddesi’ne çıkacağım, Alman Hastanesi’nin karşısından girdim.

Haberin Devamı

Hayal Kahvesi’nin bulunduğu sokaktan geçip caddeye karışmak niyetim.

O da ne?

BKM’nin patronu Necati Akpınar, Saint Pulcherie’in yanında sokağa atılmış tahta bir masada tek başına çay içiyor.

“İyi misin, ne yapıyorsun burada tek başına” dedim.

“Film çekiyorum” dedi.

Etrafa baktım kimse yok. Bu yaz çok çalıştı garibim diye düşünüyordum, hatta tam “La Paix şişli’de, burası Saint Pulcherie Necati” esprisi yapmaya hazırlanıyordum ki çekim arabasını gördüm. Meğer Zarifi’de Ata Demirer’le Demet Akbağ’ın oynadığı “Eyyvah Eyvah” adlı filmin çekimlerini yapıyorlarmış.

“Şunlara bir merhaba diyeyim” dedim daldık içeriye...

Demet Akbağ’ı gördüm, gülmekten yerlere düşecektim.

Mini parlak şortu, üzerinde taşlı-pullu bir elbise, saçlar sapsarı..Ağzındaki takma dişler dudaklarını öne fırlatmış sahneye çıkmaya hazırlanıyor...

“Ata nerede” dedim, klarnet sesi gelen yeri gösterdi.

Odaya bir girdim Ata’nın elinde bir klarnet, karşısında memleketin önemli klarnetçilerinden Serkan Çağrı’dan ders alıyor.

İlk kez klarneti deniyormuş. Ama hemen çözmüş olayı, resmen çalıyor...

Meğer klarnet çalmak hep istediği şeymiş. Müzisyen Hüseyin karakterini de klarnet çalmayı öğrenmek için klarnetçi olarak yazmış senaryoda...

Ata’nın müziğe olan yeteneğine bir kez daha şaşırdım...

Masalar kurulmuş, filmin bir fasıl sahnesini çekmeye hazırlanıyordu ekip... Sahnede Ata klarnet çalacaktı, Demet’in canlandırdığı Firuzan söyleyecekti...

Tesadüfen düştüğüm film setinde fazla kalmadım, çıktım. “Eyyvah Eyvah”la ilgili ilk izlenimim de şu oldu: Çok komik bir film olacağa benziyor çünkü ekip acayip eğleniyordu...

Haberin Devamı

Spikerler 10 yıl geriden geliyor

Trabzon’un maçı başlayacak, Sabri Ugan ekranda yırtınıyor...

“Avrupa’da Karadeniz fırtınası başlıyor... Karadeniz’in fırtınası Avrupa’yı sallayacak...”

Ne oluyor Sabri?

Oynanan alt tarafı Avrupa Ligi play-off maçı!

Ayrıca Trabzon 3-1 yenildi, fırtına mırtına da yokmuş üstelik.

Daha bu maçta ortalığı böyle yıkarsan, Allah korusun Trabzon gruptan çıksa bir yerine bir şey olacak...

Senin yaptığın bu çığırtkanlık, 10 yıl öncesinde kaldı.

Suçu hakeme atan, seyirci gibi bağıran, abartılı taraf tutan, gaza getiren spiker modeli tarih oldu artık.

Bu numaralar, Avrupa’da başarıya aç olduğumuz dönemde belki seyircinin hoşuna gidiyordu ama şimdi kimsenin bu sahte gazlara ihtiyacı yok...

Takımlarımız Avrupa’da çok yol kat etti ama spikerlerimiz hâlâ 10 yıl öncesinde... Spikerler, Avrupa maçlarında çıkıp sadece maçı anlatmayı öğrenmeli artık.

Haberin Devamı

Yanlış hesap!

Fulden’in aşkı 3 günlük... Fulden Uras, sevgilisi için “Canımın içi değil içimin canı Tommiks” başlığıyla Hürriyet gazetesine ilan vermiş...

İlişkisinin başladığı günden bu yana geçen zamanı, “Tam 315 gün, 7560 saat, 45360 dakika, 272160 saniye olmuş” diye yazmış...

Ama ortada çok büyük bir hesap hatası var... 272.160 saniye Fulden’in dediği gibi 45.360 dakika değil, 4.536 dakika yapar...

4.536 dakika da 75,6 saat yapar.

75,6 saat de 3,15 gün yapar.

3 günlük sevgili için bu kadar ilan vermeye değer mi Fulden?..

Eğer dediğin gibi 315 günlük bir sevgiliyse bu Tommiks, geçirdiğin saniye 272.160 olmaz, 2.721.600 olur.

Bir imzayı çok görenler

Haberin Devamı

Sion-Fenerbahçe maçında bir gurbetçi, Aziz Yıldırım’dan imza istiyor. Ancak taraftarın üzerinde Galatasaray forması olduğu için Başkan imza vermiyor.
şu futbol dünyasında dostluk, şiddet karşıtlığı söylemler tam bir palavra. Bir başkan, rakip takımın taraftarına imza vermiyorsa dostluk adına ne söylerse söylesin boş.

Bu olay ıstanbul’daki bir derbi maçında yaşanmış olsa bir derece anlarım. Ama bir Avrupa deplasmanında Galatasaray taraftarına bunu yapmak hiç hoş değil.
Aziz Yıldırım imza verse, sonra da Galatasaray taraftarına dönüp “Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak” diye takılsa ne kaybederdi... Herkes gülüp geçerdi.
Futbolun gerilimini bu tür nüanslar azaltacak ama kimse farkında değil.

Yazarın Tüm Yazıları