At sırtında yüzlerce yıllık gelenek

Güncelleme Tarihi:

At sırtında yüzlerce yıllık gelenek
Oluşturulma Tarihi: Mart 31, 2017 13:25

Onlar yalnızca spor yapmıyor. Ankara’da “Yurt” adını verdikleri tarihi bir Türk çadırında atlı okçuluk yaparak, bir dönemi yaşıyorlar. Silahlarını o dönem nasıl yapılıyorsa öyle yapıyorlar. Okları günümüz okçuluğundaki gibi karbon değil, yayları boynuz, deri, ağaç ve hayvan tendonundan. At sırtında yay gerip ok atıyorlar ama bir yanlarında kılıçları bir yanda baltalarıyla, yüzlerce yıl önce Orta Asya’nın kurak bozkırlarında savaşan atalarını anıyorlar.

Haberin Devamı

Geleneksel Spor Dalları Federasyonu’na bağlı Atlı Okçuluk sporcuları, tarihteki Türk atlı okçuları gibi dörtnala giderken eyer üstünde yay gerip ok atıyor. Ama atlı okçulukla ilgilenenler için bu yalnızca bir spor değil.

At sırtında yüzlerce yıllık gelenek

Onlar at sırtında atalarının 300 yıl önce giydikleri kıyafetlerle boy gösteriyorlar. Erkekler şalvar, içlik gömlek, zıbın, zırh kuşanmayacaklarsa kaftan giyiyorlar. Zırh giyeceklerse altında altıba bağırdak adı verilen ve darbeyi engelleyici rolü olan yünlü kıyafet oluyor.

At sırtında yüzlerce yıllık gelenek

Haberin Devamı

Kadınlarsa şalvar, içlik gömlek ve kaftan giyiyor. Sporcular kafalarına miğfer, börk veya sarık adı verilen başlıkları takıyorlar. Kıyafetlerinin üzerine yay koymak için deriden elle yapılan sadak isimli geleneksel bir alet takıyorlar. Sadak, okçunun solunda taşınıyor. Oklarını ise tirkeş adını verdikleri yine kalın deriden ve elde yapılan bir kılıf kullanıyorlar. Tirkeşte oklar taşınıyor ve okçunun sağında bulunyor. Kollarına ise demirden yapılmış olan kolçak veya pazubant takıyorlar. 

YAY İÇİN HAYVAN TENDONU

Giydikleri kıyafetler, aksesuarları hatta okları ve yayları bile geleneksekl metodlarla elde yapılıyor. Yüzlerce yıl önce nasıl yapılıyorsa günümüzde de öyle yapıyorlar. Bu sporda el emeği çok fazla. Pek çok sporcu kendi zırhını kendisi yapıyor. Yarışmalarda günümüzün 300 yıl öncesinde geçiyor. İdmanlarını yaptıkları Ankara yakınındaki çiftlikte durdukları zaman veya tarihi canlandırma gösterileri yaptıkları zamanlarda “yurt” adı verilen çadırlarda kalıyorlar. Çadırın içinde tarihi Türk çalgıları çalınıp türküler söyleniyor. Yemekler tahta kaşıklarla tek kaptan yeniyor. Geleneksel şekilde yapılan bir yayın yapımı yaklaşık iki yıl sürüyor. Yaylar milimetrik hatalarda kırılıyor ve kullanılmıyor. Yay yapımında boynuz, hayvan tendonu (sinir) ve Mersin balığının damağında yapılan tutkal kullanılıyor. Yay yapan ustalar yay yapacakları ağaçları bile kendileri yetiştiriyor. Çünkü bir ağaçtan yay yapılabilmesi için ağacın su yollarının düz olması gerekiyor.

Haberin Devamı

At sırtında yüzlerce yıllık gelenek

Bir ustanın yetiştirdiği ağaçla ancak çırağı yay yapabiliyor. Ok yapımı da aynı şekilde su yolu düz olan ağaçtan yapılmak zorunda. Aksi takdirde oklar hedefe ulaşmadan kırılıyor. Okların yapımında da gerçek kuş tüyü kullanılıyor. Tercih edilen ise kaz tüyü ve hazır satılan tüyler kullanılmıyor. Ok yapımı ustalık işi. Tüylerin açıları ve boyları da önemli. Tüy az kısa ise ok yalpalanıyor, uzun gelirse ok gereksiz yere yavaşlıyor.

At sırtında yüzlerce yıllık gelenek

AT SIRTINDA DÖNEREK HEDEFİ VURUYOLAR

Türkiye de atlı okçuluk yarışması iki kulvarda yapılıyor. Birincisi, üç hedefli atış yarışması, ikincisi ise 8 metre uzunluğundaki direğin üzerindeki 60 santimetre çapındaki bir hedefe yapılan “kabak atşı”. Yer atıcılığı ise üçe ayrılıyor. Menzil atışı, puta atışı ve darp atışı. Atış şekline göre oklar ve yaylar değişiklikler gösteriyor. Türkler tarih boyunca at sırtında dönüp arkaya ok atarak hedefe tam isabet ettirme ustalıklarıyla tanınmışlar. Uluslararası literatürde “Part Atışı” olarak isimlendirilen at üzerinde geriye doğru yapılan ok atışının en başarılı ve en ünlü uygulayıcıları Türkler olmuş.

Haberin Devamı

BİR ŞAMPİYONUMUZ VAR

Atlı okçuluk alanında İngiltere’den Güney Koye’ye dünyanın dört bir yanında yarışmalar düzenleniyor. Bu yarışmalarda da Atlı Okçuluk Türk Milli takımı yarışıyor. Bu organizayonlara her ülke geleneksel kıyafetleri ile katılıyor. Güney Kore’de yapılan son Dünya Şampiyonası’nda ilk kez mücadele eden Türkiye Atlı Okçuluk Milli Takımı’nın genç yeteneklerinden Alperen Alkan, 22 ülkeden 74 sporcunun yer aldığı ikili atış dalından altın madalyayla döndü. Alkan, “Bu işte son nokta diye bir şey yok. Kendinize sürekli yeni hedefler koyabiliyorsunuz. Dünya şampiyonalarında 4 dalı da kazanırsanız, buna ‘üst kademe şampiyonluk’ deniyor. Bunu başarmak istiyorum. Avrupa üçüncülüğüm vardı, şimdi dünya şampiyonluğunu yakaladım. Hedefler bitmeyecek” dedi.

Haberin Devamı

AÇIK ARAZİDE ÇALIŞIYORLAR

Pek çok kentte yaygınlaşan klüplerle atlı okçuluk, her geçen gün daha da geniş kitlelere yayılıyor. Ankara Atlı Okçuluk Gençlik ve Spor Klübü (ANOK), başkentin yakınındaki Gölbaşı’nda özel bir çiftlikte yapıyor. Açık arazide at koşturan atlı okçular, haftanın 3 günü burada idman yapıyor.

At sırtında yüzlerce yıllık gelenek
O BİR ŞAMPİYON

Türkiye Atlı Okçuluk Milli Takımı sporcularından Alperen Alkan, Günay Kore’de yapılan son dünya şampiyonasında 22 ülkeden 74 sporcu arasında ikili atış dalından altın madalya kazandı.

ATALARININ İZİNDE YAŞIYORLAR

Ankara’da atlı okçuluk sporcuları Hayati Türkoğlu, İrfan Gürdal, Alperen Alkan, Kutay Azkur, Buğra Türkoğlu, Tuğba Koç, Ahmet Özil, İbrahim Keleş ve Bilal Hayri Doğan, tarihi çizgideki kıyafetleri ve geleneksel metodlarla yapılan silahları ile atalarının izinde yaşıyorlar.

BAKMADAN GEÇME!