At aklı yeter

KONUMUZ, döviz fiyatlarındaki artışların, ihracat yapanlara yarayıp, yaramadığı. Aslında böyle bir soruyu sormak bile abes.

Pek tabii, döviz fiyatlarının artması, ihracat faaliyetinin kárını artırır veya zararını azaltır. Çok zorlanırsa bunun istisnaları bulunabilir. Mesela, ihraç edilecek ürünlerin fiyatlarının TL ile kote edilmiş, girdileri için dövizle bağlantı yapılması gibi. Ancak böyle bir uygulama yoktur. Dolayısıyla kurların artması, ihracata yarar. Gelgelelim fikirlerine başvurulan, çoğu bankacı bazı kişiler, TV’lere çıkıp, kur artışlarının ihracatçılara yaramadığını, çünkü Türkiye’den ihraç edilen malların içinde yüksek miktarda ithal girdi bulunduğunu söylüyor. Her insanda mutlaka bulunan "horse wisdom" (at aklı) böyle konuşmasına engeldir. Demek ki, bazan at aklını bile devreden çıkabiliyor.

* * *

Eğer ihraç edilen malın maliyeti içinde ithal girdisi yüksekse, kur artışından dolayı bu malı ihraç eden firmanın kazancı az olur. Ama hiçbir zaman kur artışı, ihracatçıya zarar vermez. İhraç edilen malın fiyatı 100 dolar ve maliyeti teşkil eden (değişken ve sabit giderlerden) ithal girdilerin değeri 99 dolar bile olsa, yine de kur artışı ihracatçıya faydalıdır. İhracatçı, eline geçen 100 doların, 99 dolarını ithalata vermektedir. Bu bağlamda doların 1 YTL veya 2 YTL olmasının kárlılığa etkisi sıfırdır. Çünkü her iki halde de elde kalan sadece 1 dolardır. İhracatçının eline, kur düşükse az, yüksekse daha fazla TL geçer. Yüksek kur, ihracatçıya yarar. Bunun aksi nasıl söylenir? Söylenemez ama, söylenmektedir. Çünkü konuşan kişinin çıkarı "yüksek faiz-düşük kur" modeline mıhlanmıştır.

* * *

İzlenmesi gereken iktisadi politikalar hakkında, sadece iktisatçıların değil, iktisat adına konuşanların da aynı fikirde olması gerekmez. Bu konuşmacılar arasında, siyasiler, köşe yazarları, iş insanları, bankacılar, sendikacılar, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri bulunabilir. İktisat, bir tanıma göre "teşvikler" demektir. Her teşvik, bir tercihtir. Tercih, mutlaka bir ödünleşme (trade off) içerir. Neyi elde etmek için neden vazgeçilmesi gerekir kararı, karmaşık bir düşünce sürecinin ürünüdür. Kişilerin, farklı sosyal sınıfların ve ideolojik kampların tercihleri aynı değildir. Politika tercihinde farklılık doğaldır; ancak argümanın matematik hatası içermesi hoş görülemez.

* * *

Maliyet içinde ithal girdisini ölçmek kolay değildir. Esasen iktisatta ölçme sonunları her zaman çetrefildir. İşletme ekonomisinde, ihraç edilen malın içindeki ithal girdilerin payı, satınalma kaynağına göre hesaplanır. Buna "yerli muhteva" (local content) denir. Halbuki makro ekonomi açısından önemli olan, firma bazlı bir yerli muhteva hesabı değil, ulusal bazlı bir "ulusal muhteva" (national content) hesabıdır. Burada yerli ham maddenin, yarı mamülün ve enerjnin de ithal girdisi de hesaplanır. Son tahlilde döviz kurlarının ihracata yarayıp yaramadığının göstergesi dış ticaret dengesidir. Gerisi boş laftır.

Son Söz: Son tahlil, esastır.
Yazarın Tüm Yazıları