Asya gribi, siyasetçiler ve elitler

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

Bir aralar gerçekten de Asya gribi diye bir şey çıkmıştı.

Yanılmıyorsam, bulaşıcıydı.

‘‘Bana nasılsa bir şey olmaz’’ veya

‘‘Ne olacak, bir iki aksırık, bir iki öksürükle atlatırım’’ diyenleri fena çarpmıştı. Günlerce yatağa mıhlamıştı.

Bünyesi zayıf olanlarda komplikasyonlara neden olmuştu.

Önceden tedbir almaya çalışanlar arasında da gribe yakalananlar çoktu. Ama sanırız komplikasyonları nispeten kolay atlatmışlardı.

Zayıf bünyelerine rağmen.

SİYASİLER

Siyasiler de Türkiye'de bugünlerde benzer bir havada.

Her zamanki (doğal) siyasi çekişmelerini sürdürüyorlar. Komisyon başkanlıkları ile uğraşıyorlar. İlçe başkanlarından gelen dilekleri yerine getirmeye çalışıyorlar.

Muhalefet iktidarın peşinde, iktidar yerini koruma derdinde, RP'nin dikkati dağılmış. CHP sert tedbirlerin alınmasını bekliyor. ‘‘Siyasi konumum güçlenir’’ diye düşünüyor.

ANAP'lılar memnun.

Tansu Çiller ise her zamanki Tansu Çiller. Bambaşka bir dünyada.

Tek başına iktidar hesapları yapıyor.

Evet, siyasiler eski havalarında.

HABERSİZLER

Anlaşılan siyasetçiler arasında pek azı bugünlerde Financial Times'ı eline alıyor. Pek azı ‘‘Dünyada neler oluyor acaba’’ diye Wall Street Journal'a bir göz atıyor.

Bırakın Reuters'i, Bloomberg'i veya Telerate'i izlemeyi, siyasetçiler arasında uluslararası ekonomi basınındaki manşetleri olsun okuyanların sayısı galiba birkaç kişiden ibaret.

Bu nedenle yaklaşan grip tehlikesinden habersiz. Bir an önce alınması gereken tedbirlere neredeyse duyarsız.

ELİTLER

Siyasiler, Türkiye'de nispeten homojen bir grup oluşturur.

Elitler ise bir mozaiğe daha çok benzer. Aralarında Batı dünyasında karşılaşacağınız olgunluk ve derinlikte olanlar bulunduğu gibi, ‘‘başkaları’’ da vardır.

Bu nedenle elitlerin arasında bir bölümün yaklaşmakta olan tehlikelere daha duyarlı olduğunu görüyoruz. Çoğunluğun konuya ilgisi veya bu konuda okudukları ise siyasetçilerden pek az farklı.

Bu nedenle yükselmesi gereken sesler yeteri kadar güçlü değil.

SONUÇ

‘‘Biz farklıyız. Burası Türkiye’’ anlayışı elitler arasında halen de hâkim.

Siyasetçiler ise, zaten yapısal olarak dış dünyadan kopuk. Seçim bölgeleri ile Ankara arasında bir dünyada bulunuyorlar.

Oysa her iki grubun da bir örneği dikkate almasında yarar var.

Son yıllara kadar kendilerinden en emin, kendilerinin farklı olduğuna en çok inanmış olan toplum Japonlar'dı.

(Elbette Japonlar'ın başına gelenleri, bundan sonra neler gelebileceğini bilmek için de dünyayı izlemek gerekiyor.)

Yazarın Tüm Yazıları