Arzu’yu kim öldürdü?

HÜRRİYET’in “kadın platformu” için Emel Armutçu’dan gelen daveti tam okuyordum ki; Ümraniye’nin tam ortasında silah patladı.

Haberin Devamı

Mevlana Parkı’nın tam karşısında 8 kurşun sıktı.

Mandıra Caddesi’nde Arzu’yu delik deşik etti adam.

Herkesin gözü önünde..

Kovalaya kovalaya 8 kurşun sıktı adam.

Orada can verdi Arzu...

Biz o sırada Mısır’daki Tahrir Meydanı’yla uğraşıyorduk; televizyonlar Tahrir Meydanı’ndan canlı yayın yapıyordu ki, Ümraniye Meydanı’nda çaresiz bir kadın kurşun yağmuruna tutulmuştu. Cansız bir yayındı Arzu.

O sırada, bir kısmımız, Kıbrıs’tan bize çekilen “Has..tir”i sindirmeye çalışıyorduk.

Meclis’te milletvekilleri “Torba Yasa”yı çıkarıyorlardı.

Tam o saatlerde Arzu’yu siyah bir “torbaya” koyup götürdüler.

Polis, çantasında kurşunkalemle yazılmış bir dilekçe buldu...

Arzu’yu kim öldürdü

Haberin Devamı

Diyordu ki; “M.Ç.’den konuşarak ayrıldık. Ama tehdit ve şantaj alıyorum. Eğer bana ve aileme bir şey olursa sebebi odur.”

Arzu belki de dilekçesini biraz uzaktaki karakola götürüyordu. Ama başaramadı.

Biraz araştırdım. Gördüm ki; Arzu daha önce de şikâyet etmiş. Ama içindeki dilekçe kuyruğunu aşamamış.

M.Ç. cinayeti işledikten sonra kafasına kurşun sıkarak intihar etti.

Peki Arzu?

Ya da Arzu gibi olan binlerce kadın?

Eş, sevgili, baba baskısıyla bunalan, geceleri gizli gizli yorgan altlarında ağlayan küçük gelinler?

İmam nikâhlı işkenceler. Kumalar, mal gibi alıp satılan gencecik kızlar.

Ben hâlâ çalıştırıldığı tarlanın sahibi tecavüz ettiği için, annesi tarafından zehirli pide yedirerek öldürülen 13 yaşındaki A.Ç.’yi düşünürüm.

Ya da Mardin’de taşlanarak öldürülen o genç kadını. Hem tecavüze uğrayan hem öldürülen küçük kızları.

Bunları düşündükçe sorarım. Sordukça öfkelenirim.

Polis niye koruyamıyor Arzu’ları.

Siyasete “kadın kotası” diye sokulan göstermelik kural ne işe yarıyor?

Oysa hayatın pratiği çok basit.

Siyasetle sokak arasındaki fark belli.

Kadın kotası mı?

Kemer tokası mı?

Kadın kotasından habersiz, kocasının kemer tokasıyla yediği dayaktan komaya giren M.T. için yazıyorum bu kota ve toka meselesini.

Kim bilir?

Haberin Devamı

Acaba daha kaç kadın ruhundaki dilekçe kuyruğunu aşıp karakola gidemiyor?

Kaç kadın karakolda terslenip geri dönüyor?

Kaç kadın “Tamam dilekçeni yaz bırak” diyen erkek egemen bir zihniyet tarafından komisyona havale ediliyor.

Kaç karakolda, kadınları dinleyecek eğitimli kadın polisler var?

Kaç kadın savcı?

Kim bilir daha kaç kadın elinde kurşunkalem, beyaz bir kâğıdın karşısında, ruhundaki dilekçe kuyruğunu beklemektedir.

Sevgili Arzu...

Kadınlar senin resmini Mevlana Parkı’nda bir ağaca astılar.

Dilerim oradaki yerin Mevlana’nın yanı olur!

Yazarın Tüm Yazıları