Artık yerel kadar küresel para arzı da önemli

KÜRESEL düzeyde döviz kurlarından memnuniyetsizliğin ardında para arzının küreselleşmesi olgusu var.

Ulusal para politikaları giderek etkisizleşiyor gibi görünüyor.

Ulusal para politikalarının bir anlamdaki görünür aczi para otoritelerini de rahatsız ediyor. Daha da önemlisi, bu durum para politikasının oluşumu ve uygulanması konusunda hem siyasileri hem de ekonomik çevreleri başka arayışlara itiyor. Para politikasının becermesi beklenip de beceremediği işlerin başka yollarla, başka kurumlarca becerilebilmesinin önerileri ortaya atılıyor. Planları yapılıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Avrupa Merkez Bankası’nın kararlarında siyasi ağırlığın artması görüşünün arkasında biraz da bu arayışın etkisi var gibi görünüyor.

KÜRESEL PARA

Para otoritesinin para arzını sıkılaştırmaya çalışması artık eskiden olduğu kadar makro ekonomik dengeler üzerinde etkili olamayabiliyor
. Yurt içinde para arzı sıkılıyor, ama yurt dışından gelen para ile toplam para arzı aynı kalabiliyor. Hatta, para arzı artabiliyor. Uluslararası sermaye akımlarının artması ve derinleşmesi ulusal para arzının eski anlamının yitilmesine neden oluyor.

Japonya’da borçlanılan fonlar dünyanın başka ülkelerine bir başka para cinsinden akmaya başlıyor. "Carry trade" denilen bu finans akımı Japonya’daki para arzının başka ülkelerdeki para arzına dönüşmesine neden oluyor.

Sorun, bizim gibi para ikamesinin hatırı sayılır ölçülerde olduğu ekonomilerde, daha da önemli olabiliyor. Ekonominin zaten üçte birinden fazlası ulusal para cinsinden değil. Yalnızca yabancılar değil, yurtiçinde oturanlar da bir paradan diğerine geçiyorlar. Tasarruflarını farklı paralarda değerlendirebiliyorlar. Ulusal paradan çıkma arzusu arttığında, satıcılar yalnızca yabancılar değil, yurtiçinde oturanlar da olabiliyor.

Gelişmiş ülkelerde de durum sonuçları açısından çok farklı değil. Amerika’da para arzı sıkışlaştırılabilir. Ama, Avrupa’daki dolar arzı (eurodollar) Amerika’daki eğilimlerden çok farklı bir grafik çizebilir. Avrupa’daki dolarlar Amerika’ya gidebilir. Amerika’daki para otoritesinin böyle bir eğilim karşısında yapabileceği çok fazla bir şey yoktur.

Eskiden bir ülkedeki enflasyonun dış ticaret yoluyla diğer ülkelere sirayet edebileceğinin teorileri geliştirilirdi. "Enflasyon ithal etmek" ya da "enflasyon ihraç etmek" gibi kavramlar geliştirilirdi. Şimdi de aynı kavramlar geçerli. Ama, dış ticaretin yanında, ulusal para arzlarının küresel para arzlarına katkılarıyla da, enflasyon, ithal ya da ihraç edilebilir bir olgu haline geldi.

EKONOMİK KAYIP

Para politikasının özellikle fiyat istikrarı üzerindeki etkisinin zayıflıyor olması iyi bir haber değil
. Para politikasının fiyat istikrarı üzerine olan etkisinin aynı olduğunu varsayarak uygulamaya konabilecek para politikaları da iktisadi verim açısından iyi bir haber değil. Böyle bir durumda, fiyat istikrarı üzerindeki tehditler değişmeden, çok daha yüksek faizlerle yaşamak zorunda olunabiliyor. Ekonomide çarpıklıklara neden olunabiliyor. Ekonomik kayıplar oluşabiliyor.

Son yıllarda Avrupa ve Amerika’daki ekonomik görünüm bu yönde işaretler veriyor. Amerika’da faizler yüzde 1’den yüzde 5’in üzerine geldi. Avrupa’da kısa vadeli faizler yüzde 2’den yüzde 5’e yaklaştı. Ama, hala fiyat istikrarı üzerindeki tehditlerden söz ediliyor.

Şimdilik, kurlardaki memnuniyetsizlikle kendini gösteren sorunlar aslında para politikasının gücünü ve işlevini daha sık sorgulatmaya neden olabilecektir.
Yazarın Tüm Yazıları