Artık 41 ilde örgüt barajı ele alınmalı

YSK, 3 Kasım seçimlerine yönelik itirazları reddederken, sanıyorum siyasi partilerin 41 ilde teşkilat kurması ile ilgili konuyu tartışmak gerekiyor.

Seçim Kanunu, siyasi partilerin seçimlere katılabilmeleri için en az 41 ilde teşkilatının bulunmasını emrediyor. Bu zorunluluk nedeni ile de bilinen 50 partiden ancak 21 tanesi 3 Kasım seçimlerine katılabildi. Bunlardan DEHAP'ın da yeterli teşkilatı olmadığı 11 ay sonra anlaşılabildi.

Esasında dikkatli bir inceleme yapıldığı takdirde seçime katılan diğer partilerin de kurdukları teşkilatlarının çoğunun gerçek olmadığı anlaşılır. Ayrıca il merkezinde teşkilat kurmak yetmez, birkaç ilçe ve beldede teşkilatlarının bulunması gerekir. Bu teşkilatlar gerçek olsa bile, yasal süreler dahilinde kongrelerini yapıp yapmadıkları, adres ve telefonlarının mevcut olup olmadığı kuşkuludur. Mevcut teşkilatlardan istifalar olduğu halde bunlar yetkili idarelere bildirilmeyerek varmış gibi gösterilir.

DYP'nin TBMM'ye 66 milletvekili ile girebilmesi için bence önce DYP'nin şu anda yeterli ve tartışmasız teşkilatlarının mevcudiyeti araştırılmalıdır.

Bu konudaki önerim, yeni bir seçimden önce, Seçim Kanunu'nda bir değişiklik yapılarak teşkilatlanma barajının kaldırılmasıdır. Ayrıca, teşkilatların varlığının millet yararına hiçbir faydası olmadığı gibi, hem kaynak israfına yol açmakta hem de sürekli hukuki sorunlar yaratmaktadır. İsteyen parti illerde temsilci bulundurabilir. Ama biliyorum ki bu önerime, ‘‘o zaman yüzlerce parti seçime katılır, bu da sıkıntı yaratır’’ denilecektir.

Hatırladığım kadarı ile son İtalya genel seçimlerine 174 siyasi parti katıldı. Ne sakıncası olmuş, onlara bir soralım.

Yavuz KİTAPÇI

Bira ve peynir


ERTUĞRUL Özkök, biranın bir Türk içkisi olmadığını söylüyor. Doğru bira bir Türk içkisi değil; şarap ve rakı da öyle. Bildiğim tek Türk içkisi var; kımız... Onu da bugün Anadolu'da içecek kimse yok neredeyse... Ama bira var ya bira... Sapına kadar Anadolu içkisidir. Bilinen en az 4.000 yıldır Anadolu'da bira üretilir ve içilir. Hititliler bira yaparlarmış düşünün artık. Bizler Anadolu'nun evlatları, Hititler'in, Selçukluların çocuklarıyız. Bu toprakların sahip oldukları bizimdir, geçmişiyle ve geleceğiyle.

Tanyel YILMAZ-İSTANBUL

TÜRKİYE'
nin en iyi 10 peynirinde 7. sırada 'Mihalıç Peyniri' olarak tanıttığınız peynir, güzel yurdumun, güzel kasabası olan ilçemiz Karacabey'e mahsus bir peynir çeşidir. Kaldı ki Mihalıç, Karacabey'imizin Cumhuriyet öncesindeki ismidir. Seçkin jüri üyelerinin bu hatayı kabullenmelerine inanmıyorum. Bu tür yöresel yiyeceklerimizi başka bir ilçeye atfetmeniz, Karacabey'imiz adına üzücü bir olay.

Adnan AKKOÇ-KARACABEY

Akdağ’a zor soru


ERZURUM'dan telefonla arayan bir hemşerisi, Sağlık Bakanı Prof. Recep Akdağ'a diyor ki:

‘‘İzmir'de talihsiz Y.O.'nun diğer çocuklarla okula devam etmesinde sakınca olmadığını söyleyen sayın bakanımız, ‘‘Ben çocuğumu gönderirdim’’ demiş.

Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanı, başörtüsü nedeniyle kızını Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi eğitim kurumlarına göndermek yerine İngiltere'de bir internet sitesi üzerinden eğitim aldırıyor. Erkek çocuğunu ise okula gönderiyor.

Peki o zaman kendisine sorarız; buyurun kızınızı okula kaydedin ve Y.O.'nun okuluna gönderin.’’

Nasıl cevap ama...

Öz kız kardeş


BALKAN Savaşları'nın 90. yıldönümü nedeniyle Prof. Hüseyin Salman'ın, Balkanlar'da neler bıraktığımız yazısı üzerine bir anısını şöyle aktarıyor okurumuz Baki Cihan:

‘‘Bir süre önce gittiğim Saraybosna'da bir Boşnak bana şunları söyledi:

'Biz sizin öz kardeşinizdik. Yıllar önce bizi yalnız başımıza bırakıp gittiniz. Dört yanımız saldırganlarla çevrili, yapayalnız kaldık. Evet, biz sizin öz kardeşinizdik, hem de öz kız kardeşiniz...'

Ben ne kadar hangi şartlar altında bırakıp gitmek zorunda olduğumuzu anlatmaya çalıştıysam da, yılların birikimi, acılarıyla nasırlaşan yüreği, çaresizliğimizi bir türlü kabul etmek istemiyordu ve bir şeyler yapabileceğimize gerçekten inanıyordu.

Yaşadığımız koşullara bakarak bu küçük anekdot bir şeyler anlatıyor mu?’’

Duydunuz mu?


SİZ hiç birisinin, diş ağrısından kurtulmak için çenesine kurşun sıktığını ve beynini dağıttığını (Giresun)... Karanlıkta görmediği için yakıt deposunun, tam dolup dolmadığını çakmak yakarak kontrol ederken infilak sonucu havaya uçtuğunu (Kayseri)... Bankamatikten para çekerken elektrik çarpmasından öldüğünü (Bozcaada)... Arabası ile yolda giderken radyoda duyduğu göbek havasıyla coşup, göbek atmak için aracını kenara çeken ve otoyolda göbek atarken arkadan gelen aracın altında kalıp öldüğünü (Sapanca)...

Duydunuz mu?

Biliyor musunuz?


İNTERNETTEKİ özel www.sansursuz.com (1.10.2003) ve Dışişleri Bakanlığı'nın mfa.gov.tr (2.10.2003) sitelerinde, İtalya'da çıkan ayrılıkçı ve yabancı düşmanı 'La Padania' Gazetesi'nde yer alan bir habere yer verildiğini; yazıda ‘‘Türkiye'de ilk köktendinci üniversite; İslam, dünyadaki tek dine dönüşecek’’ denildiğini; üniversitenin çoğunlukla ABD'de yaşayan DPT eski uzmanı İskender Evrenosoğlu tarafından kurulduğunu, Türkiye'deki MİHR Vakfı'nın televizyonunun yayınının RTÜK tarafından durdurulduğunu... Biliyor musunuz?

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Seçimlerin demokrasi namusu olabilmesi için siyasetin haklı ve geçerli nedenlere dayalı ikna uğraşı olması gerekir.’’

(N.N.-ANKARA)
Yazarın Tüm Yazıları