Arjantin'e benzemek istemiyorsak...

Türkiye'nin Arjantine hiç benzemediği söyleniyor.Eğer,başta hükümet olmak üzere,sendikalar,muhalefet ve medya görevlerini unuturlarsa,Türkiye Arjantini aratacak duruma düşebilir.Sıkı duralım ve rahatlamayalım.Aksi halde,bu defa bizi ne Usame Bin ladin ne de Saddam kurtarabilir (!)

Son günlerin modası Türkiye'nin Arjantin'e neden benzemediğini ve benzemeyeceğini anlatmak.

Teknik analizler yapılıyor.

Türkiye'nin dalgalı kura geçerek durumunu nasıl kurtardığı,Arjantin'in ise sabit kurda direnmesinin başına neler açtığına dikkat çekiliyor.Borç yapısındaki farklılıklar gösteriliyor .Koalisyon hükümetinin IMF reformlarına nasıl cesurca uyduğu ve bu sayede destek aldığının altı çiziliyor.

Sosyolojik açıdan da inceleniyor.

Türk aile yapısının sağlamlığı, aile ilişkilerinin köklü olması ,köyden gelen yardımlardan dem vuruluyor.Bu sayede insanların dayanabildikleri sonucuna varılıyor.

Bu verilerin doğruluklarına karşı çıkılmaz.

Ancak bir de unutulanlar var.

Eğer Türk toplumu sokaklara dökülmediyse,bunda ekonomik krizin henüz çok başında bulunmamızın etkisi aranmalıdır.Arjantin'liler 4 yıl süreyle fakirleşe fakirleşe bu noktalara geldiler.Sabırları tükendiğinden dolayı ellerine geçirdikleri sopalarla yöneticileri kovalamaya başladılar.

Türkiye ise,ekonomik krizin daha ilk yılını yaşıyor.Daha da önemlisi,gidişi belirleyecek olan 2002 yılına yeni giriliyor.2002-2003 döneminde alınacak ek önlemlerle ilgili olarak siyasi kadroların takınacakları tavır hayati önemde...

Koalisyon ortakları,Arjantin'deki yere yöneticilerin yaptıkları gibi,gereken reformları sürdürmezler,popülist politikalara dönerler ve reformları uygulamaya geçiremezlerse,Allah korusun bizde günümüzü görürüz.

Yaz baştan yeniden ekstra önlemler gelir.

Bugüne kadar çektiklerimiz boşa gider.

Yeniden işten çıkarmalar,işsizler ordusunun büyümesi,fakirliğin yaygınlaşması sürer.Kısır döngüden kurtulmak için daha sert önlemler devreye girdikçe de gerilim artar.O zaman sokakları kimse durduramaz...



MUHALEFET , SENDİKALAR VE MEDYA'YA DÜŞEN GÖREV



Şu sıralarda sıcak evlerimizde Arjantindeki olayları izliyoruz.

Aslında hepimizin korkması gerekir.

Bırakın teknik analizleri bir yana.Boşverin sosyal ilişkileri veya aile içi dayanışmayı.Siz aslında bütün dikkatinizi,önce hükümetin ne yapması gerektiğine yönlendirin.

Hangi uygulamalar aksıyor,yine devlet kasasından yardım dağıtma sürecine giriliyor mu,bunlara bakın.Bir bakan çıkıp,şuraya veya buraya destek vermek için para istiyor ve bu da kabul ediliyorsa,panikleyin...

Hükümet devleti küçültmek için yine rehavete daldıysa,bakanlık sayısını indirmeye niyetlenmiyorsa,hala otomobil saltanatı sürüyor,devlete ait gereksiz inşaatlar durdurulmuyorsa,Eğitim ve Sağlık dışındaki tüm bütçelerdeki kısıtlamalar uygulanamıyorsa,eşyalarınızı toplamaya başlayın...

Muhalefet partileri,özellikle de Tansu Çiller meydanları kışkırtmaya,IMF kurallarının kırılması gerektiğini söylemeye başlıyor, ve halkı hakkını aramaya çağırıyorsa;sendikalar üyelerini sokağa dökmek için eylemler hazırlıyorsa ve nihayet medya da bütün bu olup bitenleri alkışlama sürecine giriyorsa,büyük kentleri bırakıp pılınızı pırtınızı alıp,ailece Anadoluya göçün...

Bugüne kadar insanlarımız büyük bir anlayışla hareket ettilerse, bunun temel nedeni,hükümetin reformlar konusunda kararlı olduğu izlenimi vermesi,muhalefetin ve sendikaların hiçbir kışkırtmaya girmemesi, medya'nın son derece sorumlu hareket etmesi ve nihayet Usame Bin Ladin'in imdadımıza yetişmesidir.

Bu toplum şimdi sabırla beklemektedir.

Ancak sabrın da sonu vardır.

Eğer 2002-2003 döneminde siyasiler,yöneticiler,sendikalar ve medya aynı kararlığı,aynı sorumluluğu gösterirlerse sorun olmaz.

Eğer hemen rahata girer ve herkes yine kendi oyununu oynamaya başlarsa işte kıyamet o zaman kopar.

Türk halkını sokağa dökmek kolay değildir.

Ancak bir defa çıktılar mı,bir daha evlerine geri sokmak çok daha zordur.

O zaman Türkiye'yi ne Usame Bin Ladin ne de Saddam Hüseyin kurtarabilir.Ne aile dayanışması kalır, ne de teknik analizler işe yarar...

Allahın bizi korumasını istiyorsak,o zaman işi sıkı tutmak zorundayız.

Başka çaresi yok...
Yazarın Tüm Yazıları