Ara Güler’le Kumkapı’yı dolaşın

ARA GÜLER’in İstanbul fotoğraflarını hâlâ görmediyseniz (ki bu imkânsız), bu kenti tanıyorum sözünü söyleyemezsiniz. O semtleri gezdim, diyebilirsiniz ama biliyorum diyemezsiniz.

Haberin Devamı

Çünkü fotoğraf bir kentin, bir semtin tanığıdır, belleğidir. Unutmayan, unutturmayan...
Ara Güler’in Kumkapı Ermeni Balıkçıları(*) albümünü seyrederken/okurken, kaç kez geçtiğimi sayamayacağım, Kumkapı’ya yeniden gitme arzusu duydum.
Kapaktaki tarih 1952.
Elbet göreceğiniz Kumkapı, onun fotoğraflarındaki Kumkapı değil (mi?). Böyle kesin bir yargıya varmamalıyım. Ne kadar değişirse değişsin o günlerden bir iz kalmıştır, o günleri anımsayan biri yaşıyordur.
* * *
KUMKAPI Ermeni Balıkçıları, bir röportaj kitabı aynı zamanda, fotoğrafların yanında, denizi, balıkçıyı, dönüşte kurulan masalardaki muhabbeti anlatan yazılar var.
Meşakkat ile muhabbet bir arada.
Öyle bir meslek ki evden çıkınca, evde kalan sizi unutamıyor, sizin doğayla boğuşmanızı, belki de dönemeyeceğinizi bir türlü aklından çıkaramıyor.
Denize açılan balıkçıların karıları, kapı önünde çene çalıyorlar, bir yandan ağ örüyorlar, bir yandan da kocalarının denizden dönmesi için Meryem Ana’nın önünde dua ediyorlar.
Ermeni balıkçıların mahallesine girdiğinizde ahşap evler, evin önünde dikili direkler görürsünüz, daha doğrusu, görürdünüz.
Denize çıkarken, denizden dönerken, balıkçı motorları, balıkçı portreleri.
Onların öyküsünü fotoğraflardan okuyabilirsiniz.
Kumkapı semti, bugün de İstanbul’un gezilmesi, görülmesi gereken, İstanbul kimliğini, kozmopolit güzelliğini kaybetmemiş bir semttir.
Fotoğraflara baktığınızda, yazıları okuduğunuzda, bunca yıl sonra bile, bazı özelliklerin kaldığını fark edersiniz.
Hâlâ çoğumuz sahildeki Kumkapı balıkçılarından balık alırız, onun ardındaki dünyayı, emekleri düşünür müyüz?
Akşam meyhane buluşmaları için verilen adres çoğunlukla, Kumkapı’ydı.
İşte bu fotoğraflar, yazılar, anıları çağrıştırıyor.
* * *
ARA GÜLER, Kumkapı Ermeni Balıkçıları’nın başındaki yazısında kitabın serüvenini anlatıyor:
“Hızla geçen zaman insanın hafızasından hiç unutmam sandığı şeyleri bile silebiliyor. İşte ben de tam 41 yıl önce Kumkapı balıkçılarıyla yapmış olduğum fotoröportajı neredeyse tamamen unutmuşum. Bir süre önce arşivimde başka şeyler ararken bu siyah-beyaz fotoğraflara rastlayınca birden o günleri anımsayıverdim: Yıl 1952, Kumkapı hâlâ ufak bir balıkçı köyüdür, İstanbul ise sularla çevrili bir kıyı şehri. Birkaç yıl sonra Sahil Yolu yapılınca bu şirin balıkçı limanı büsbütün başka bir biçim alacak. Ama o zaman bunun böyle olacağını kimse bilmiyor, tahmin edemiyordu; ne balıkçılar, ne balıkçı reisleri, ne Kumkapı halkı, ne de ben...”
Murat Belge, bakın Ara Güler için ne diyor:
“Ara, ‘sanatçı’ değilim derken haklı olabilir mi diye düşünüyor insan. Bu onda bir doğuştan yeti sanki. Zaman içinde olgunlaşmak, ustalaşmak diye bir derdi yok; almış eline aleti, basmış o düğmeye, Ara Güler oluvermiş. Herhalde bir tek Ara Güler, bu kadar kolay Ara Güler olabilir. Gene bir tek onun çektiği fotoğraflarla, o mahalle, o insanlar, karşımızda capcanlı duruyorlar.”
Kumkapı Ermeni Balıkçıları, üç dilde yayınlanmış: Türkçe, İngilizce, Ermenice.
* * *
BİR pazar önerisi. Kitabı alın, okuyun, fotoğraflarına bakın, sonra da Kumkapı’dan balığınızı alıp içerilere gidin, o semti görün, yaşayın.

Haberin Devamı

(*)Kumkapı Ermeni Balıkçıları, Ara Güler, 1952, Aras Yayınları.

Yazarın Tüm Yazıları