Apo havasız kaldı, PKK havalandı

“NEFES alamıyorum. Havasızlıktan durumum yarı baygın, yarı ölü gibidir. Buna ne kadar dayanırım, bilmem. Burada her an ölebilirim. Ölümüm sonrasında kanlı süreçler olur.”

Haberin Devamı

Ömür boyu hapse mahkum PKK ele başısı Apo, İmralı’da yeni hücresinden şikayet ediyor:

“Eskiden 12 metrekarelik bir yerdeydim, şimdi 6 metrekarelik yere getirdiler. Pencerem eskiden alçaktı, şimdi tavana yakın, bu yüzden havasız kalıyorum. Havasızlıktan beyin hücrelerim ölüyor gibi. Kafeste gibiyim. Burada daha da ağırlaşan koşullar var. Sorumlu Türkiye değil, sorumlu olan AİHM ve Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesidir.”

Apo’nun şikayetleri bu türde uzayıp gidiyor. Şikayetlerini avukatlarına bir yazı ile bildiriyor. O yazı bazı sitelerde yayınlanıyor.


Sonuç gecikmiyor. İstanbul, Adana, Mersin, Kars, Hakkari, Şırnak, Diyarbakır, Urfa ile çevresindeki il ve ilçelere yayılan PKK gösterileri altı gündür almış başını gidiyor. Polise ve karakollara saldırılar, araba yakmalar, cam çerçeve indirmeler birbirini izliyor.

Haberin Devamı

İKİ NEDEN VAR

Kürt açılımı derken, PKK açılımını yaşıyoruz. PKK’nın yeniden terör eylemlerine dönmesinde iki neden var.

İlki, PKK’nın kuruluş yıldönümünü kutlamak. İkincisi, Apo’nun şikayet ettiği koşulları protesto etmek. O koşulların değişmesini istemek. Yine de, eylemlerin asıl nedeni Apo’nun durumu. Yoksa, kuruluş yıldönümü şerefine eylemler bir günlük iş.


Bu arada traji komik çelişkiler dizisi yaşanıyor. Örneğin:


Kürt Açılımı Polis Akademisinde başlıyor. Apo’nun durumunu protesto için polis araçları yakılıyor.

AKP duvarlara “Ay yıldızın ışığı hepimize yeter” posterleri astırıyor. Güneydoğuda PKK bayraklarından geçilmiyor.

REÇETE VE TEHDİT

Avukatlarıyla görüşmesi sonrasında, Apo kamu oyuna her sefer Kürt sorunu ve çözümüne ilişkin reçeteler sunuyor.

O reçetelerdeki bazı maddeler, bir bakıyorsunuz, belli süre sonra ciddi kararlara dönüşüyor.


Avukatlarla son görüşmede reçete pek yok. Son görüşme, yukarda özetlediğim gibi, kendi durumundan şikayetlerle dolu. Ayrıca, tehdit kokan, “ölürsem, kanlı süreç başlar” gibi.


Bu tehditle birlikte patlayan eylemler arkasından, İmralı’da ne, nasıl değişecek, merak ediyorum.

 

Haberin Devamı

Morning Star’da röportaj

 

MASAL bu ya, haritalarda yeri bile zor bulunan bir ülke var, uzakta bir ülke.

Orada helalinden bir lider var. Liderin astığı astık, kestiği kestik. İş başına seçimle geliyor, ama demokrasiyi işine geldiği gibi yorumluyor. O nedenle, sapla saman sık sık birbirine karışıyor.


Liderin amansız bir hastalığı var. Eleştiri sevmiyor, eleştiriye zerre kadar tahammül edemiyor. Gelin görün ki, ülkesinde çok sayıda gazete, dergi ve TV var. Onlar eleştiriyor, lider küplere biniyor. Eleştirenler nasibini hemen alıyor. Ya günde otuz kırbaç, ya günde on bin dolar.


Yok artık, hepsi de eleştirmiyor. TV ve gazetelerin en az yarısında, lider baş tacı. Onu yere, göğe koyamıyorlar. O bu destekten çok memnun.

Haberin Devamı


Masal bu ya, onu destekleyenler arasında Morning Star gazetesi de var. Lider bir dış gezisinde, bir yabancı devlet adamı ile görüşme sırasında, kendisine destek arıyor. Desteğin kendi ülkesinde duyulmasını arzu ediyor. Bunu en iyi kim yapar? Morning Star. O gazeteyi tavsiye ediyor.


Günün birinde Morning Star’da o yabancı devlet adamı ile aniden bir röportaj yayınlanıyor. Aman da aman, o ülke meğerse ne kudretliymiş, o
lider meğerse ne muhteşemmiş, aman da aman...

Gökten üç elma düşüyor...

Yazarın Tüm Yazıları