Anoreksiya ve Bulimia’ya yakalanma yaşı 11’e indi

Güncelleme Tarihi:

Anoreksiya ve Bulimia’ya yakalanma yaşı 11’e indi
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 12, 2004 00:00

Hazır olun, dünya AIDS’ten sonra yeni bir patlamaya hazırlanıyor. O da kendini hastalarından bile gizleyen anoreksiya ve bulimia! Birinde yemekten baÅŸka bir ÅŸey düşünemiyor hasta.DiÄŸerindeyse yemek fikri dahi unutuluyor. Ama her ikisinde de sonuç aynı! Biri yiyip yiyip, diÄŸeri ufacık bir lokmayla bile kusuyor. Anoreksiya Nervoza ve Bulimia Nervoza denilen ‘Eating disorders’ yani yemek bozukluklarının sonu ölüme kadar gidebiliyor. Ãœstelik bu hastalıklara yakalanma yaşı 11’e kadar indi. Yine aileBugün okuyacaklarınızı sakın kulak arkası etmeyin. Bana göre uyuÅŸturucu kadar önemli. Fakat en büyük tehlike, ‘Ne olacak canım, her ÅŸey benim elimde, istersem vazgeçerim’ diyecek kadar basit olduÄŸuna inanıyorlar. Sonuç yine aile, yine sevgi, yine ilgi. Åžu bir gerçek ki, çocuklarımızın küçük yaÅŸlarda özgüven kazanması çok önemli. Onlara saygı duymak, onları önemsediÄŸimizi hissettirmek, onların fikirlerini sormak, onlarla sohbet etmek gerektiÄŸine inanıyorum. Her ÅŸey, çocukluktan baÅŸlıyor. Bunu hepimizin kabul etmesi gerekiyor. Özgüveni olmayan, dolayısıyla kendilerine zarar vererek, kendileriyle uÄŸraÅŸarak tatmin olmayı ‘baÅŸarı’ kabul eden her kiÅŸi, 10 kiÅŸi demektir. Muhakkak etrafına da zarar verecektir. Düşünsenize yediklerini kusarak tüketen hastalar, ya da yemeyerek kendini ölüme hazırlayan hastalar ve aileleri, tüm sevdikleri, arkasında üzülen kaç kiÅŸi, iÅŸte bu yüzden sadece kendi çocuÄŸumuzu deÄŸil, bütün çocukları kendi çocuÄŸumuz gibi düşünelim. Dr.Ceren TOKDEMÄ°R (BoÄŸaziçi Ãœniversitesi Klinik Psikoloji Bölümü) Yeme bozukluklarında iki hastalık var: Biri Anoreksiya Nervoza, diÄŸeri Bulimia Nervoza. Yemek yeme davranışı ruh saÄŸlığını etkilemeye baÅŸlayınca biz buna ‘yeme bozukluÄŸu’ diyoruz. Anoreksiyada algılama deÄŸiÅŸiyor. Bir kız geliyor, 1.60 boyunda ve 39 kilo. Ama hala ‘Göbek bölgemi eritmem lazım’ diyor. Tedaviye de gelmek istemiyor, ‘Siz ÅŸimdi bana kilo aldırırsınız’ diye. Bulimik hastalar ise çok ağır rejim yapıyorlar ve bir süre sonra gözleri doymamaya baÅŸlıyor. Nerede olurlarsa olsunlar, isterlerse iÅŸte olsunlar, gerekirse izin alıp, eve giderler ve tıkanırcasına ‘yeme episodu’ dediÄŸimiz episoda girerler. Sosyal hayatlarını sürdüremez hale gelirler. AkÅŸama kadar rejim yapacağım diye aç kalıp, akÅŸam 10 bin, 15 bin kalorilik beslenebiliyorlar. Sonra da kusuyorlar. Yeme bozukluklarına yakalanan hastaların bunu itiraf etmesi çok önemli. Kızlar birbirlerinden duyuyorlar bu yöntemi. Her yıl bin kadın anoreksiyadan ölüyor. Bulimiada da çok ciddi saÄŸlık problemleri ortaya çıkıyor. Aydilge SARP(‘Bulimia Sokağı’ kitabı yazarı): Hep ‘Yanlış diyet yaptı anoreksik oldu, yanlış diyet yaptı bulimik oldu’ deniliyor. Bu aslında sadece bir sonuç. 80’lerle birlikte, tüketim toplumuna dönüşünce, kadınlar kısa yoldan, sadece fiziksel özelliklerle kendini ispatlama yoluna girdiler. Bir ÅŸeyler yapmak, üretmek, kendini geliÅŸtirmek zor geldi, kolay olan dış görüntüyle bir yere gelmek oldu. Bir baÅŸka neden, bulimianın da anoreksiyanın da altında yatan yalnızlık ve sevgisizlik hissi. Bir insan niye aşırı derecede güzelleÅŸmek ister? BeÄŸenilme ve sevilme arzusu. Bu psikolojik bir sorundur. Öyle bir bombardıman yapılıyor ki bizlere, ‘EÄŸer sen ÅŸu kiÅŸiye benzemiyorsan, çirkinsindir ve mutsuz olman gerekir. ‘ Reklama baktığınızda diyor ki ‘Şu ürünü alırsan güzel olacaksın. Yani sen çirkinsin. Onun gibi olmak için o ürünü almalısın. ‘ Özgüven eksikliÄŸi olan insanlar buna baÅŸvuruyor. Çocukluktan itibaren gelen yetiÅŸtirme tarzı, arkadaÅŸ iliÅŸkileri, ailedeki konumunuz da çok önemli. Kadınların baskı altında olmaları da, kendilerini yemek yiyerek ispatlamalarına neden oluyor. 20 bin kaloriye kadar yiyerek, sonra da kusarak kadın kendine ÅŸunu söylüyor. ‘Ne yiyeceÄŸime ne kadar yiyeceÄŸime ben karar veriyorum. Ben özgürüm.’ Tüm kuralları yıktığını düşünüyor, ama bir süre sonra bir uyuÅŸturucu bağımlılığı gibi yeme bağımlılığına dönüşüyor bu. Tecavüz kurbanı, aile içi ÅŸiddete uÄŸrayanlar da yiyip yiyip kusabiliyorlar. Cinsellikle de birebir baÄŸlantısı var. Aşırı yemek yerken cinsel bir doyum aldığının bilincinde deÄŸil tabii. Ağızdan alınan gıda ve endorfin hormonu salgılamasıyla, cinsel tatmin duygusu çok ilintilidir. Cinsel doyumla yemek doyumu birebir hormonlar salgılatır. Ergenlik çağında cinsel anlamda uyanış dönemidir. O dönemde cinsel dürtülerin çok kontrol altında tutulması bir neden. Orta yaÅŸta bulimiaya yakalanma nedeni ise cinsel açıdan durgun bir döneme girmek olabiliyor. Elvan ODABAÅžI(Eski anoreksik-Yeni diyetisyen): Ben anoreksiktim. Yemeyi tamamen kestim. Çok kilo almıştım ve arkadaÅŸlarım ‘Sen bu halinle nasıl diyetisyen olacaksın’ deyince, alınmaya baÅŸladım. Her ergenin bilinçsiz davranışı gibi gazete ve dergilerdeki ÅŸok diyetlerle diyete baÅŸladım. O dönem babamın da iÅŸ sıkıntılarının olduÄŸu bir dönemdi. Sanıyorum bunun da etkisiyle kilolarımı takıntı haline getirdim. Hem rejime devam ediyor hem de ağır egzersiz yapıyordum. Sonunda sadece suyla beslendim. 49 kiloyken depresyona girmiÅŸtim. Annem beni ruh ve sinir hastalıkları hastanesine götürdü. Ama orada gördüğüm anoreksik bir kız bana ‘hasta’ olduÄŸumu farkettirdi. O an farkettim ki ben ince olmak ama mutlu olmak istiyordum. Oysa ince ama mutsuzdum. Karar verdim. Evde ayakta tedavim baÅŸladı. Bir yıl anti depresan kullandım. Bir psikolog, bir çok diyetisyen hocalarım ve mükemmel bir aile desteÄŸi ile anoreksiyadan kurtuldum. Tedavi süreci ne olmalıDr.Ceren TOKDEMÄ°R: Yeme bozuklukları kendini tekrarlayabiliyor, sonuçta bir bağımlılık. Dönem dönem ruhsal çöküşlerle, psikolojik olarak zayıf düştüğü anda alkol bağımlılığı gibi tekrar baÅŸlanıyor. Özellikle bulimiklerde bu var. Ailenin zorla tedaviye getirmesi önemli deÄŸil. Hasta kendisi isteyerek gelmeli. Biz zaten tedaviyi aileyle birlikte yapmak zorundayız. Zorla yemek yedirmeye çalışan bir anne hiçbir iÅŸe yaramaz, inada biner ki en tehlikelisi. En büyük korkuları kilo almak oluyor. Mevcut sorunu çözmek, gerçek sebebi bulmak lazım. Normal hayatlarında saÄŸlayamadıkları kontrolü elindeki tek söz geçirebildiÄŸi ÅŸeye vücuduna geçirdiÄŸini düşünüyor. Eskiden bu hastalıklar 17 yaşında baÅŸlardı. Åžimdi yaşın 11’e kadar düştüğünü görüyoruz. Bir lahana yaprağını dörde bölen hastalarım oldu. Sabah, öğlen ve akÅŸam o parçaları yiyip, hala kendilerini suçlu hissediyorlardı. Aydilge SARP: Tüketim toplumuyuz bunu deÄŸiÅŸtiremeyiz.. Sonuçta birey bazında deÄŸiÅŸtirmek lazım. Biz televizyon programlarının da tüketicisiyiz, kendimize gıda alırken sorduÄŸumuz soruları tv programlarına da sormalıyız. En önemli etken tatminsizlik duygusunu kapatmak. KiÅŸi hangi yöne eÄŸilimi varsa ona odaklanmalı. Odak noktasının yemekten uzaklaÅŸtırılması lazım. Ben anne babadan çok kültürün empoze ettiÄŸi bir ÅŸey olduÄŸu için kiÅŸi kendine sahip çıkmalı diye düşünüyorum. Elvan ODABAÅžI: Tedavi ancak dört koldan yürütülürse baÅŸarıya ulaşılabilir. Aile, iç hastalıkları uzmanı, psikolog ve diyetisyen. Uzun süreceÄŸi kabullenilmeli. Evde anne babanın davranışı çocuÄŸa birebir yansır. Annem güzelleÅŸmek için diyet yapıyor diye gördükçe kendini arkadaÅŸlarıyla kıyaslar ve o da diyete yönelir. Anneye kalmadan televizyonda da bu var zaten. Her ünlü kendi diyetinden hem de saÄŸlıklı olmayan diyetlerden söz ediyor, mankenler diyet kitapları yazıyor. Bu da insanları yanıltıyor. Hüseyin ODABAÅžI: (Elvan’ın babası) Ne kadar ideal ebeveyn olursan ol, çocukların psikolojileri farklı farklı. Elvan’ın yaÅŸadıklarını görünce, yaptığım ÅŸey ‘Ona hak vererek yaklaÅŸmak’ oldu. Elvan’ın hasta olduÄŸunu öğrendiÄŸim zaman gurbetteydim. Annesi söyledi bana, iÅŸi gücü bırakıp geldim. Ãœstüne gitmemeye karar verdik. Bizim gibi bir ailede bile olabiliyormuÅŸ demek ki diye düşünüp, doktorla iÅŸbirliÄŸine gittik. Onların sözünü dinledik. Sevgi, güvendiÄŸimizi hissettirmek galiba baÅŸarımızın sırrı. Bir lokma yerdi biz rahmetli annesiyle gözgöze bakıp aÄŸlardık. Aydilge SARP Ä°mparatorların kusturucuları varmışMankenlere bakın, göz çukurlarındaki morluklar, sarı renkli surat, bu hastalıklı görüntüleri makyajla görünmüyor belki. Oysa olmaları gereken kilonun en az yüzde 25 altındalar. Sadece mankenlerde de deÄŸil. Eski çaÄŸlarda Roma’da aşırı derecede güzel yemekler yüzünden imparatorların gözü doymazmış. Yemek sırasında dinlenmeye çekilir, özel kusturucularını çağırırlarmış. Onları midelerinde zıplatıp, kusarlarmış. Ve imparator tekrar yemek yemeye devam edermiÅŸ. Göz doymazmış yani. http://aydilge.sitemynet.com Aman küçük kızlara dikkat Bulimia ve anoreksiyanın yaşı 11’e kadar indi. Bunda da küçük kızların hayran oldukları mankenlerin ya da sanatçıların durmadan zayıf ve güzel olmaktan bahsetmelerinin ve evde sürekli diyet yapan anne- abla faktörünün etkisi büyük. Bu nedenle aman dikkat! - ÇocuÄŸun sosyal hayatına özel önem gösterilmeli. Asla kilolu olduÄŸu yüzüne söylenmemeli. - Çocuklar büyüme geliÅŸme dönemini tamamlayana kadar diyet yapmamalı. - Anne- babalar çocuk beslenmesi konusunda eÄŸitilmeli. - Sebze yemesi çok önemli, yemiyorsa salatasına, domatesine sıvı yaÄŸ dökerek, yediklerini sebze grubu altında toplaması saÄŸlanmalı. - ÇocuÄŸu kandırabilmek için onun zaaflarını kullanabilirsiniz. Uzun boya çok önem verdikleri için, ‘Bak süt içersen, peynir, yoÄŸurt yersen boyun uzar’ deyin. Hastaneden korkarlar. Suyu kilo aldırır sanıyorlar. Bu yüzden de, ‘Su içmezsen böbreklerin çalışamaz duruma gelir, hastaneye yatırabiliriz’ deyin. - ÇocuÄŸunuz anoreksikse tedavi aÅŸamasında aldığı kiloyu sakın ona söylemeyin, yemek yemeyi kesebilir. - Aile pedagogla iÅŸbirliÄŸi içinde olmalı. - Yemek yemesi için asla ısrar etmeyin. Ä°nada bindirip tamamen yemek yemeyi kesebilir. Sadece ailece sofraya oturun. Onun da önüne yemek koyun. Ne kadar yerse. Anoreksiya hastasını neler bekliyorBulimia süründürür, anoreksiya öldürür. Her anoreksik mutlaka depresyona girer. Kilosuyla ilgili algılama sorunu yaÅŸar ve kendini ne kadar zayıflarsa zayıflasın ÅŸiÅŸman bulur. Bulimia hastasını neler bekliyorSosyal hayat bitiyor. Tüm hayat, eve gitsem de yemek yesem üzerine kuruluyor. Topluluk içinde yemek yerken elleri titriyor, kontrol ve konsantrasyon kaybı meydana geliyor. Beyin kanamalarına kadar giden bir sorun. Mide kanaması, gırtlak kanseri, bağırsak kanseri, tansiyon problemleri oluÅŸuyor. Yeme bağımlılığı, her an baÅŸka bir bağımlılığa dönüşebilir. Kusmadan dolayı vücutta elektrolit kaybı oluyor. Bu da ağız kokusuna neden oluyor. Boyunda ve yüzde ödem oluÅŸuyor. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!