Ankara'da neler oluyor?

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

İstanbul'dan bankacı, gazeteci arkadaşlar arayıp, soruyorlar:

- Ankara'da neler oluyor?

Neler olmuyor ki? Bir sürü şey oluyor, ama yapılanların belli bir amacı var mı, ne için oluyor, ileride ne sonuçlar doğuracak?...

Siyasi bir kargaşadır, sürüp gidiyor. Bizce oyunda rol alan aktörler, hatta başrol oyuncuları bile, bu soruların yanıtlarını bilemiyor.

Bir tepişmedir gidiyor. Kimsenin şüphesi olmasın ki olan yine halka olacak. Sonuçta yine halkın ekmeği ve özgürlüğü kısıtlanacağa benziyor.

Ankara'nın ekonomi ayağında neler oluyor derseniz, durum şu:

- Ekonomiden sorumlu bakanlar kendi hallerinde. Birisi, yanına arkadaşı işadamlarını ve bürokratlarını alıp gezmeye devam ediyor. Diğeri herşeyi bırakmış, enflasyonu Merkez Bankası'na endeksleyip topu başka yerlere atma çabasında. Kendi Hükümetinin, Başbakana bağlılığı bile çok görüp bir bakana bağladığı Merkez Bankası, sanki tamamen özerkmiş gibi Hükümet'le enflasyon protokolü imzalayacakmış...

- Bürokrasiye gelince... Öyle farklı tavırlar var ki; bazıları hâlâ iyi niyetli yapılabilecekleri araştırıp, bunları üstlerine anlatmaya devam ediyorlar.

Bazıları; ‘‘hâlâ yapılacak bir şeyler var, her şey bitmedi’’ demeye devam ediyorlar. Ne zamana kadar bu cümleyi tekrarlayacaklar, bilinmiyor.

Bazıları; bu dönemde yapılabileceklerin bu kadar olduğunu kabullendi, ‘‘bu kadarmış, durumu idare ediyoruz’’ diyerek, daha namuslu davranıyorlar.

Bazıları; özellikle bu Hükümetin görevden aldıkları, bir ara rejim olur da göreve getirirler mi diye, askerle yakınlaşmanın yollarını arıyorlar.

Bazıları; bakanlarına ‘‘Birşeyler yapılıyormuş gibi görünsün’’ diye, Merkez Bankası'nı enflasyondan sorumlu tutalım gibi öneriler getiriyorlar.

BANKALAR NE YAPIYOR?

Bu arada Ankara'da, ekonomide belki de şu andaki en somut gelişmeyi ise bankacılık kesimine dönük hazırlanan önlemler oluşturuyor.

Bankalar önce Hazine'nin hazırladığı Mali Sektör Reform Taslağına köpürdüler. Mevcut yasa aynen kalsın daha iyi dediler. Sonra ne olduysa birdenbire yumuşadılar. Belki de ‘‘Hazine ile takışmak tehlikeli’’ deyip, tartışmaya başladılar.

Mali Sektör Reformu, biliyorsunuz; bu Hükümetin kurulduğu ilk aylarda ortaya atılmıştı. Ama bu şekliyle değil... Taslağı reform yapan asıl unsur ‘‘Kuralları belirleyip, hayati kararları alacak bağımsız ve özerk bir Mali Sektör Üst Kurulu'nun oluşturulması’’ idi.

Ancak ilgili Bakan, ‘‘Ben niye yetkilerimi bırakayım’’ deyince, özerklik reformdan çıktı. Bu haliyle hala taslağa nasıl reform diyorlar anlamıyoruz. Hadi diyelim ki bakan ve bürokratlar, geleneksel tepkilerini gösterip yetkilerini bırakmak istemediler. Peki bankalar ne yaptı dersiniz?

Bir-iki banka, cılız bir sesle, ‘‘Hani özerk olacaktı’’ dediler ama gerisini getirmediler. Bankalar Birliği, böyle bir öneri getirmedi, bile.

Yani bankalar, bağımsız bir kurul tarafından kuralların belirlenmesini ve herkesle eşit, rasyonel kurallara göre yönetilmeyi istemiyorlar...

Bu da ortaya çıkarıyor ki; bankalar, siyasi iktidarla, bakanlarla, Başbakanla birebir ilişki içinde, duruma göre özel imtiyazlar alarak, bu arada rakiplerin imtiyazlarına göz yumarak işi götürmeyi tercih ediyorlar.

Bürokrasinin en yıpranmış isimlerini, aynen ANAP gibi, transfer eden bankalardan da, zaten daha fazla bir şey beklenebilir mi, bilmiyoruz.

Öyle gözüküyor ki; bankalar, layık oldukları yönetimlere sahipler. İyi de bunun faturasını yüklenen halkın suçu ne?













Yazarın Tüm Yazıları