Ankara’lı marka olmak çok zor

Güncelleme Tarihi:

Ankara’lı marka olmak çok zor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 2007 00:00

Ankaralı marka olmanın zorluklarına değinen Şençam Köftecisi sahipleri Cahit ve Hıfzı Kuruşa kardeşler, Patron Patrona’nın sorularını yanıtladı.

PATRON Patrona’nın bu haftaki konukları Şençam Köftecisi ve Fast-Food işletmelerinin sahipleri ve yöneticileri iki genç işadamı Cahit ve Hıfzı Kuruşa kardeşler.

VELİ SARITOPRAK: Kaç şubeniz var? Yeni şubeler açmayı planlıyor musunuz? Özellikle Ankara’da faaliyetine başlayıp markalaşmış bir işletme olarak Ankara dışına da çıkmayı planlıyor musunuz?

CAHİT KURUŞA: Ankara’da faaliyet gösteren üç şubemiz ve 22 Ekim günü açılışını yapacağımız bir merkez ofisimiz var. Ayrıca yeni açılacak olan alışveriş merkezleri ve outlet centerlar ile görüşmelerimiz devam ediyor. 2007 yılının son aylarında bir şube daha açmayı planlıyoruz. Büyüme hedefimizi ağır ancak sağlam adımlarla ilerleme stratejisi üzerine kuruyoruz. 2010 yılına kadar şube sayımızı 20’ye çıkartmayı hedefliyoruz. Lokasyon olarak bize yakın olan illerde kurulan AVM ve outlet centerlar ile görüşmelerimiz de devam ediyor.

Ankara’da marka olmanın zorlukları var mı?

Çok hassas bir konuya temas ettiniz. Ankaralı marka olmak çok zor. Sadece Ankara’da değil Anadolu’da marka olmak çok zor. Ben ve ailem Ankara’da kazandıklarımızı yine Ankara’da yatırıma dönüştürüyoruz. En son kurmuş olduğumuz üretim tesisimiz bunun en somut göstergesidir. Ailem 1949-1950 yıllarında Türkiye’ye geldikleri zaman tüm mal ve servetlerini Kosova’da bırakarak gelmişler. Bugün sahip olduğumuz her şeyimizi Ankara’da kazandık. Ankaralılara borcumuz var, daha fazla yatırım, daha fazla katma değer, daha fazla istihdam ile borcumuzu ödemek istiyoruz. Markalaşma ve kurumsallaşma yolunda çok ciddi yatırımlarımız var. Çalışan personelimizi kurslara ve seminerlere gönderiyoruz, yetişmiş eleman bulmaya çalışıyoruz. Ankara’nın marka değeri arttıkça bizim de markalarımızın değerinin artacağı inancını taşıyorum. Burada asıl görev yerel yönetimlere, sanayi ve ticaret odalarına, sivil toplum örgütlerine düşmektedir. Bizim gibi yüzde 100 yerli sermaye ile kurulup sektörde mücadele eden firmalara manevi olarak destek vermeleri, sahip çıkmaları gerekir diye düşünüyorum.

Sen Ankara’nın önemli sivil toplum örgütlerinden olan Genç Girişim ve Yönetişim Birliği’nin Genel Başkan Yardımcısısın, dernekçiliğin ne zaman başladı?

2001 yılında Ankara’daki girişimci derneklerden birisine üye olmuştum, sonra buradaki arkadaşlarımız ile 19 Mayıs 2003 tarihinde derneğimizi kurduk, 2005-2006 yıllarında Genel Sekreterlik görevini yürüttüm, 2006’da ise Genel Başkan Yardımcısı oldum. Türkiye’de yapılanmasını devam ettiren bir derneğiz. Ankara, Adana, Gaziantep, Bingöl, Bursa, KKTC ve İstanbul’da 100’e yakın üyemiz var. Amacımız girişimci üyelerimizin ürettiği mal ve hizmetlerin yurtiçinde ve yurtdışında pazarlanması noktasında yaşadıkları sorunlara çözümler bulabilmek, kent sorunlarının çözümüne katkı sağlamak, girişim sektörünü ilgilendiren her türlü mevzuat hakkında üyelerimizi bilgilendirmek, konusunda uzman kişilerle dernek merkezinde bilgi toplantıları düzenlemek. Ankara merkezli bir dernek olmamız nedeni ile Ankara’nın marka değerinin arttırılması noktasında çalışmalar yürütmektir. Sosyal sorumluluklarımız kapsamında ise hedef kitlemiz olarak yaşlılarımız ve çocuklarımız var. Her yıl düzenli olarak hedef yönelik sosyal çalışmalarımız da devam ediyor.

Bayilik için sistemlerin oturması şart

Yatırımlarınızın geri dönüşümü noktasında daha yaygın bir Şençam ağı kurmak için bayilik vermeyi planlıyor musunuz?

2008 Haziran’ına kadar franchisee vermeyi planlamıyorduk, ancak son zamanlarda özellikle yeni açılan alışveriş merkezleri için oldukça fazla talep var. Yönetim Kurulumuzda bu konuyu değerlendiriyoruz, ön görüşmelere başladık, talepler toplanıyor ancak henüz kimse ile sözleşme imzalamadık. Bu konuda oldukça seçici davranıyoruz. Bize gelen taleplerde dikkat ettiğim çok önemli bir konu var, kimse üretim ile ilgilenmiyor, direkt isim hakkı konusunda pazarlık etmek istiyor. Nedense firmanın alt yapısını merak etmiyorlar, bu işlerde ciddi rakamlardan bahsediliyor ve kayıp olan her kuruşun milli servet olduğunu düşünüyoruz. Yatırımcılardan özellikle bu konulara dikkat etmesini istiyoruz. Herhangi bir kuruluşun franchisee verebilmesi için altyapısını, üretimini, pazarlamasını, insan kaynaklarını ve muhasebe sistemini oturtmuş olması gerektiğini düşünüyorum. Hatta bu konuda bir üst kurulun olmasını, bu kurul vasıtası ile kriterlerin oluşturulmasını ve bunlarında ilgili oda ya da kuruluşlar tarafından kontrol edilmesi gerektiğine inanıyorum.

Eğitimli eleman açığı fazla

Sektörünüzde ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz?

Hizmet sektöründe yetişmiş, eğitimli eleman açığı oldukça fazla. Ülkemizde maalesef ki işsizlik istediğimiz hızda azalmıyor, azalmadığı gibi iş arayanların yüzde 70’i mesleki bilgi ve yeterliliğe sahip değiller. Bütün bunlara rağmen mesleki eğitime ilgi giderek azalıyor. Meslek liselerinden mezun olanların maaşlarından yapılan vergi kesintilerinin sembolik olması, 4-5 yıla karşılık 1 yıllık yıpranma payı verilmesi gibi konularda özendirilmesi gerekmektedir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!