Kadınların gizemli dünyasına yolculuk

Güncelleme Tarihi:

Kadınların gizemli dünyasına yolculuk
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2010 00:00

TÜBINGEN’de Neckar Irmağı’na bakan, Ugge Bartle’nın küçük müze evinde buluşmuştuk Alman eleştirmen Barbara Lips Kant’la. Ortak yazacağımız bir kitabın ön çalışmasını yapıyorduk. Ugge Bartle’nin evinin her yanı, ondan kalan tüm yapıtların tutanağı gibiydi. Ömrünün yarısından fazlasını sanatına adamış bir sanatçının aynı izlekten yola çıkarak ürettiği resimler, gravürler ve yontular; varsıl, büyülü bir düş evreni oluşturmuştu.

Ankara’ya döndüğümde, sanatçı Hayati Misman Bilkent Üniversitesi’ndeki atölyesine çağırdı beni. Onun son yapıtlarını izlediğimde de aynı heyacanı duydum. O da kendi düş evrenini olabildiğince genişletmiş, yıllardır sürdürdüğü “Kadın” izleğinde, beni çok şaşırtan değişik yapıtlarla buluşturmuştu.
Yıllarca, ”figüratif ve soyut motiflerle” özgün baskılar yaparak kendi alanında yetkin bir sanatçı duruşu sergileyen Misman, gravür tekniğini varsıllaştıran yüzlerce resim yapmıştı.
Resminin teknik olanaklarını,baskının rastlantısal olanaklarıyla bütünleştirerek deneysel estetik tadlar sunmuştu. O; ”Ben resimlerimde objelerin optik görüntüsünü değil,oradan hareketle kendi formumu yaratma çabasındayım.” diyordu hep. Son yapıtlarını izlediğimde o çaba,değişik boyutlar ve çeşitliliği olan yeni yaratılara dönüşmüştü.

‘Yaşantım yapıtlarımdır’

Tuval resimleri, gravürler, tunçtan yontular ve bugüne kadar yaptığı gravürlerin metallerinden oluşan dekupaj ve kaplamalarla bezenmiş rölyef tadında yapıtlarla buluşturmuştu beni. Gravür ve litografinin olanaklarıyla yakaladığı yetkin tavrı; tuval resimlerinde, yontularında ve rölyeflerinde de yansıtıyordu. Her bir yapıtı, görsel bir düşünürün yeni manifestoları gibiydi.
Son yıllarda, büyük bir ilgiyle, yakından izledim yapıtlarını. Çoğu zaman saatlerce söyleştik bu yapıtlar üzerine. Doludizgin üreterek sürdürdüğü sanat dolu yaşamına tanık oldum hep. ”Yaşantım yapıtlarımdır” diyen bir anlayışla sanatına adadı ömrünü. Esinini hep görselleştirerek sunan Misman, son dönem yapıtlarının önemli bir bölümünü retrospektif bir tavırla sergiliyor Arete Sanat Galerisi’nde. Yaratıcılığının vazgeçilmez tutkusu olan “Kadın” izleğinde yıllarca,inatla sürdürdüğü tavrın sanatsal yansılarını görsel bir şölene dönüştürmüş.

‘Uçurumları sevenin kanatları olmalı...’

Yıllar önce onun resimlerini okuduğumda, ”Çıkışsız Bir Labirentin İçinden” başlıklı bir yazı yazmıştım ve Batıbirlik Sanat Galerisi’nin sergi katoloğunda yayınlanmıştı. O yazıyı anımsadım; ”Dilsiz kadınlar ağıtının partisyonları geçiyor bu resimlerin içinden.Sessizce geçip gidiyorlar ve düşleri bulaşıyor düşlerimize. Bir sis perdesinin ardında çoğu; bölünmüş,parçalanmış,kuşatılmış,’kimliksiz’ kadınlar. Benlerinin kabuğuna çekilmiş her biri. İçsel boşlukları puslu,kocaman bir uçurum. Her biri kaygılı ve mutsuz. ’Uçurumları sevenin kanatları olmalı’ der ya Nietzsche, kanatları uçurumlara düşmüş Misman’ın kadınlarının...”
Yaratıcılığını çarpıcı bir biçemle sunan yetkin bir sanatçı,kendi düş evrenine çağırıyor izleyicilerini Arete Sanat Galerisi’ne; kadınların gizemli dünyasına yolculuğa...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!