Ankara’da deniz yok ama dalgıç çok

Güncelleme Tarihi:

Ankara’da deniz yok ama dalgıç çok
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2007 00:00

Bilkent Üniversitesi Elektrik Elektronik Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Orhan Aytür, ülkemizi bambaşka bir alanda temsil etmeye hazırlanıyor. Bir süre önce hobi olarak başladığı sualtı fotoğrafçılığı, tutkuya dönüşen Aytür, 9-14 Mayıs’ta Mauritius’ta yapılacak Dünya Sualtı Fotoğraf Şampiyonası’nda Türkiye için yarışacak.

BİLKENT Üniversitesi’nin genç profesörlerinden Prof. Dr. Orhan Aytür’ün, dokuz yıl önce hobi olarak başladığı sualtı fotoğrafçılığı macerası şimdi onu Türkiye’yi yurtdışında temsil etme noktasına getirdi. Sualtı fotoğrafçısı olarak çok sayıda ödül kazanan Ankaralı dalgıç, şimdi dalgıç arkadaşı Asım Dumlu ile Mauritius’taki dünya şampiyonasında Türkiye adına yarışacak.

Miyop gözleri nedeniyle sualtı sevdası çocuk yaşlarda sekteye uğrayan Aytür, teknolojinin gelişmesi ve numaralı maskelerin çıkmasıyla kendini suyun altında bulmuş. 1998 yılında ilk kez dalmaya başlayan Aytür, bu uğraşını uzun yıllardır yaptığı fotoğrafçılıkla birleştirince Türkiye, kendisini yurtdışında başarıyla temsil edebilecek bir sualtı fotoğrafçısı kazanmış. Prof. Dr. Orhan Aytür, Ankara’nın denizden uzak olmasına rağmen çok sayıda dalgıca ev sahipliği yaptığını söylüyor:

ANKARALILAR AVANTAJLI Bizim için sezon İstanbullulara göre çok daha uzun. İstanbulluların kolayca dalabildikleri yerler Yassıada ya da Kuzey Ege’de Saroz körfezi buralar da genellikle çok soğuk. İstanbullu dalgıçlar örneğin Bodrum’a gitmeye kalktıklarında ise çok uzun bir araba ya da otobüs yolculuğu gerekiyor. Oysa bizim için bu mesafeler çok daha kısa. Ankara, güzel dalış noktalarına İstanbul’dan çok daha yakın. Uçak alternatifi de çok gerçekçi değil çünkü dalış kuralları gereği dalıştan sonra uçağa binebilmek için 24 saat geçmesi gerekir basınç değişikliği nedeniyle. Ayrıca belki de Ankara denizsiz bir kent olduğu için içimizdeki deniz ve sualtı özlemi nedeniyle bu kadar çok dalgıç var.

MİYOP GÖZLERİ ENGELLEMİŞ Aytür, kendi dalgıçlık hikayesini ise şöyle anlatıyor: 1965 Ankara doğumluyum, kısa bir dönem dışında üniversiteyi bitirene kadar hep Ankara’daydım. TED Ankara Koleji’nden mezun oldum. Ardından ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünü 1986’da bitirdim ve master-doktora için ABD’ye gittim. 1993 yılında Türkiye’ye dönünce Bilkent Üniversitesi’ne öğretim üyesi olarak çalışmaya başladım. Benim çocukluktan beri sualtına ilgim vardı; ancak küçük yaşlardan beri miyobum ve gözlük kullanıyorum. Şnorkelle daldığım çocukluk yıllarında bir süre sonra çok iyi görememeye başladım. O zamanlar da numaralı maskeler yoktu. 1998 yılında bir arkadaşımın da ön ayak olmasıyla aletli dalışa başladım, artık işler değişmişti ve numaralı maskeler vardı. Sualtını daha net görmek mümkündü. 2000 yılında ise dalgıçlıkla uzun yıllardır uğraştığım fotoğrafçılığı birleştirmeye karar verdim.

TÜRKİYE’Yİ TEMSİL EDECEKLER

Aytür, sualtında fotoğraf çekmeye başladıktan kısa süre sonra yarışmalara katılmaya başlamış ve kendisini bile şaşırtan ardı ardına ödüller kazanmaya başlamış. İlk olarak 2000 yılındaki Türkiye Şampiyonası’nda üç kategoriden ikisinde birincilik kazanan Aytür, sonraki yıllarda da bu başarısını devam ettirmiş. Aytür, şimdilerde 9-14 Mayıs’ta Mauritius’da yapılacak 11. Dünya Sualtı Fotoğraf Şampiyonası’na hazırlanıyor. Yarışmaya Türkiye’deki yarışmalarda en yüksek puanları alan Aytür ve Asım Dumlu, birlikte katılacak. Onlara yardımcı olarak Yeşim Kurtaiş ve Fikret Altay eşlik edecek. Aytür, Türkiye’nin uluslararası yarışmalara henüz 2005 yılında katılmaya başladığını bunda Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu’nun bakış açısının değişmesinin ve sponsor desteklerinin etkili olduğunu söyledi. Aytür özellikle Tepe Nautilus Alış-Veriş Merkezi’nin hem 2005’te hem de bu yıl sponsor olduğunu ayrıca 2005’teki şampiyonada çekilen fotoğrafları alış-veriş merkezinde yayınlayarak büyük ilgi uyandırdığını belirtti. n Olcay PINAR

DALGIÇLAR ŞEHRİ ANKARA

ANKARA, bir kaynaktan aldığım bilgiye göre, en çok kaptanlık ehliyeti bulunan kent. Aynı şekilde belki de en çok dalgıcın yaşadığı kent de olabilir. Ankara’da denize gönül vermiş pek çok insan var. Hiç unutmuyorum bundan birkaç yıl önce bir tatil zamanında dalış kulüplerinden biriyle tura katılmıştım. Giderken Ankara’nın dışında bir benzinlikte ihtiyaçları almak için durduk. O sırada üst üste dört otobüs aynı benzinliğe geldi. Şaşırtıcı olan otobüslerin tıka basa dalgıçla dolu olmasıydı. Hepsi bizim gibi kısa bir tatili dalarak değerlendirmek istemişti. Üstelik bunlar sadece tesadüfen bir hafta sonu bir araya gelmişti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!